Uzaktan bir röportaj
denemesi yapalım dedik ve aşağıdaki metin çıktı ortaya, sunulur:
Farz-ı muhal,
Seçimi kazandınız, hükumet
kurmayı sağlayan çoğunluğa ulaştınız veya koalisyon hükumetinde ortak olmayı
sağlayacak koltuğa ulaştınız.
Diyelim ki, böyle oldu.
Cumhurbaşkanı tarafından
görev kime verilir?
Görev verilmediği halde,
mutabakat ile bir hükumet kurulsa ve Cumhurbaşkanı’na gidilerek, biz çoğunluğu
sağladık, bize görev veriniz dense, cumhurbaşkanı yine de görevi başkasına
verse…
Olmaz ya, diyelim ki oldu.
Ne yapacaksınız?
Şuna inanırım ki, bunlar
asla bulundukları koltukları boşaltmak istemeyeceklerdir.
Sonunda savaş bile çıksa…
Ne yaparsınız, ne
yapacaksınız? Hazırlığınız nedir?
Düşüncelerime göre vaziyet
buraya doğru gidiyor…
Sorumuz buydu, cevap verenler ve cevapları aşağıdadır:
- Ahmet Rasim Sağ:
“Böyle bir durumda erken seçime gidilir ve 2007’de olanı bu kez onlar
yaşar.”
- Mahmut Emin:
Üstadım, bendeniz
seçimlerin bile iptal edilebileceğini düşünüyorum. Bunun içinde mesela,
Suriye’ye savaş tamtamları çalarlar olur biter. Bu durum onlara en az iki yıl
kazandırır.
- Ahmet Rasim Sağ:
“Haklarının çoğunu kullandılar. Siyaset felsefesi açısından riskli
bölgedeler. Nasıl kullanılacağını çok iyi gösterdikleri bir “mağduriyet” konu
elleriyle muhalefete teslim etmezler. Hele ki, bu koz muhalefet için bir
bulunmaz Hint kumaşı ise.
Suriye’ye savaş açabileceklerini hiç zannetmiyorum. Tabii savaş sahada
değil de bizim medyada var olabilir…
ABD konjontürü savaşa izin verecek gibi görünmüyor.”
- İsmail Tanoğlu:
“Bir zamanlar Evren’i, bir başka zaman Özal’ı, 28 Şubat’çıları
gitmeyecek sanmıştık. Merak etmeyin herkes zamanı gelince şöyle veya böyle
gidecek. Yeter ki, halk yanlışta ısrar etmesin.”
- Ahmet Rasim Sağ:
“ABD uzun süredir bölgedeki Kürtlere yatırım yapıyor. Ayrıca 1 Mart
tezkeresi olayı hala sıcak ABD bölgede Kürt varlığı iki ayağının üstünde
duracak hale gelmeden bölgede savaşa vesaire girmez. Zira savaşa girmesi için
bölgede “toprağı olan” bir unsurla (ki, legal bir devlet olmalı bu unsur)
işbirliği yapması menfaatleri için uygun. Ve ABD araplarla ve Türklerle böyle
bir işbirliğine girecek gibi görünmüyor. Girse de elinin altında sağlam bir
Kürt alternatifi bulundurmadan girmeyeceği muhakkak. Yani bu durumda AKP istese
de konjontür henüz müsait değil. Ayrıca bölgedeki IŞİD varlığı hem kısa süre
öncesine kadar Esad aleyhine yapılmış kötü propagandaları boşa çıkardı (ki, ABD
dünya ölçeğinde propaganda yapmadan Esad’a saldırmaz) hem de bölgede Kürtleri haklı
ve makul bir devlet sahibi olma pozisyonuna doğru hızlıca götürdü. Bu
konjonktürde bölgede IŞİD ile savaşan Kürtler dışında hiçbir unsur yok. Haliyle
de Kürtler bölgenin doğal sahibi görünümüne kavuştular. Bu durumda bölgesel
devletlerinin tam teşekküllü hale gelmesi ve diğer bölgesel aktörlerin bunu tam
olarak kanıksaması zamana bağlı bir süreç haline geldi sadece.”
- Hikmet Yücel:
“Özerklik verildi… Sadece malumun ilamı için bekleniyor. Siz bana
Başkanlık yolunu garanti edin ben de eyalet sistemini…”
- Abdullah Mehrican:
“Bakalım, farz-ı muhalı bir yakalayalım sonrası ne olur. Bölge her şeye
gebe, seçim olmayabilir.”
- Cengiz Çubukçuoğlu:
“Farz-ı muhalı bırakalım. Yeter ki, iş oraya gelsin.”
- Mehmet Ali Öztürk:
“Üstâd’ın sorusu; ne yaparsınız, ne yapacaksınız, hazırlığınız nedir?
Sorunun muhatabı muhalefet ise; bugüne kadar yaptıkları yapacaklarının
açık beyânı…
Aynı ile; Cumhurbaşkanı’nın geçmişi, hâli de geleceğin açık beyânı…
Ülkücü diyalektiğe ise bu soru; dün Azerbaycan/Nahcivan’da kaçan fırsat
bugün Kerkük ve Suriye’de kaçmak üzere. Dışarıda malum bölgelerde; defacto bir
süreci dayatıp, içeride ve dünyada zamana yayayarak meşruiyet kazandırmak
lâzım(-dı). Türk Cumhuriyetleri, Kafkaslar, Balkanlar ve tarihi
hinterlandımızda sürece destek ve kaynak bulabilir ve aktarabilirdik.
Adı bizin olan, lâkin her türlü yapılanma ve uygulama erkleri on
yıllardır manipüle edilen, hatta ihanet derecesinde işgal edilen (ben olmaktan
çıkmış), teatral bir orta oyununa dönmüş ülkem ve siyasetinden ben bir şey
beklemiyorum. Buyurun bakın; ilçe/il kongrelerine, vekillik kıstaslarına ve
hebâ olan yollara/ömürlere/ kişi ve kişiliklere..
Dönmek üzere, bir kısmımızın hicret vakti gelmiştir, derim…
Hassaten; ülkücü diyalektik ile parti diyalektiğini bir tutmadığımı,
bilakis parti mü’mini olmadığımı belirteyim..
(NOT: Sayfalarca yazabilirim bu konuda, lâkin başı/girizgâhı bu, sonu
azîm ve Takdîr-i ilâhi…)”
****
Katılımcı arkadaşlara
teşekkürler ederim.
Beğenilirse, devamı gelir.
Aslında yorumlarla bu konunun genişletilmesi, karar alıcılar için faydalı
olacaktır.
Tuncay Altunezen :
YanıtlaSilRTE, bu muhalefet yapısı ile, bu elindeki ve arkasındaki güçler ile istediğini elde eder.
Ta ki muhalefet değişşnceye (olmaz ya) ya da TSK'da milli bir kanat oluşuncaya kadar....
Abdülhamit Karaca:
YanıtlaSilMahmut bey, Ülkücü harekete karşı dışarıdan (ABD+AKP+PKK+ vs.) üflenen, desteklenen ve hain emelleri için kullanılan '' fason muhalif ''lerin fitne -fesat muhalefetine destek mahiyetinde bir yazı çalışması olarak görünen bu beyinleri, ümitleri, hevesleri, birliği-dirliği, dinamizmi ve netice itibariyle de kutlu Davamızı köstekleyebilecek niyetlerden süratle kaçınmanı , bu gafillerin şerrine ortak olmamanı hassaten istirham ediyorum. TTK
Abdülhamit Karaca Bey, “fitne -fesat muhalefetine destek mahiyetinde bir yazı çalışması “ cümlenize bir mana veremedim. Bu yazıdaki fesadı, fitneyi örneklendirirseniz, belki daha dikkatli çalışmalar yapılabilir.
SilHepi-topu bir soru sorulmuş ve bir-kaç arkadaş cevap vermiştir. Verilen cevaplar içinde de fitne tabir edilebilecek bir cümle yoktur.
Aslında, sizin talebinize ve sorunuza diğer arkadaşlarca cevap verilmesini isterdim. Lakin aramızda böyle bir kültür yerleşmediğinden ve insanımız fikrini açıklamaktan çoğu zaman kaçındığından cevap veren olmuyor.
Lütfen, rahat olunuz ve eleştiriyi tam zamanında ve yerinde yaparsanız sadece bizim için değil, tüm okurlar için ufuk açıcı olacaktır.
Teşekkürler.
Abdülhamit Karaca :
SilMahmut Emin bey, lütfen yazdığım yorumu bir daha oku ve yazında konuşturduğun bazi arkadaşların üstü kapalı olarak Ülkücüharekete yaptığı buhtanı ve yazına ilk yorum yazan ve bügüne kadar bahsettiğim '' fason muhaliflerin'' cephesinde yer alan kişinin yazdığı yorumu görmemezlikten gelme.Fitne-Fesat yüklemi bu zevat içindir.Senin has niyetine olan inancım hala tamdır, yalnız benim yorumda bahsettiğim ikinci önemli nokta; birlik ve beraberliğin en hayati olduğu bu zamanda, ümitleri ve azmimizi pasifize edecek beyan ve icraatlara kesinlikle müsamaha edilmemesi konusunda kendim içinde geçerli olan tavizsiz inancımdır.60 yuaşına merdiven dayayan bir Ülküdaşınız olarak benim bu samimi tavsiyelerimi gözardi etme Bozkurtum.TTK
Her ne şart altında, her ne konuda olursa olsun, fikrini, hür-bağımsız bir üslupla açıklayabilenlerden fitne değil, ufuk açıcı gelişmeler doğar.
SilEğer 50 yıllık mücadeleyi istenen seviyede göremiyorsak, bunun sebebini fikirlerin bağlanmasında, özgürlüğün kısıtlanmasında aramak lazımdır.
Korkmamak gerek; danışmaya, kurultaya, kısaca konuşanlara kulak vermek, çözümsüz problemlerin kısa zamanda hal yoluna konulması demektir. Herkes konuşsun, herkes sözünü şimdi açıklasın ki, uğraş zamanında alınan karar ayniyle uygulansın Abdülhamit Bey Saygılar…