1 Mart 2015 Pazar

Demirtaş Gaz Kontrolü Yaptı, Ahmet Hakan Kullanıldı


Niye, anayasa değişimi, yeniden anayasa yazımı diye yırtınıyorlar anlaşılmıştır. Verilen sözler var bir yerlere. Söz verildiğini nerden çıkartıyoruz? Anlamsız ve gereksiz bir zamanda, ‘çözüm sürecinin milli’ olduğunun, Başbakan ve Cumhurbaşkanı tarafından söylenilmesinden. Hırsızın da sıklıkla dürüstlükten bahsetmesi gibi…

Ahmet Hakan, 25 Şubat tarihli röportajında, çözülme sürecinin azgın savunucusu Hüseyin Yayman ile konuşuyor, orada İmralı mahkûmu Bebek Katili ile hükumetin vardığı anlaşmanın ‘birkaç hafta içinde Hükumet ve HDP ortak açıklama yapacağını’ güya ifşa ediyor, aynı günün akşamı Televizyondaki programına Selahattin Demirtaş’ı çıkartarak, anlaşılan 10 maddeyi açıklattırıyor. Şu acemi istihbarat oyununa bakar mısınız! Ahmet Hakan kullanılmıştır.

Ahmet Hakan Siyaset Bilimi Hocası demiş ona:

Sıradan bir Siyaset Bilimi Hocası değil, çözülme sürecinin yılmaz savunucusu, AKP yalakalığının baş elemanı, bozuk Türkçesinin ardında gizli olan yükselme basamaklarındaki durdurulamaz azmi, Gazi Üniversitesi etiketli, Hakan Fidan hoparlörü…  Halk Tv’de bir konuşmacı açıklamıştı onun MİT’te daire başkanı olduğunu, demek ki, çözülme sürecini idare eden dairenin başkanı.

Şimdi, AKP’den Vekil adayı, doğrusu yakışır da!. Bu kadar kesinlikle yapılan açıklamayı ancak, işin başındaki bir hoparlör yapabilir. Üniversiteyi de perde olarak kullanıyorlar. Bunlar yıkım projesinin baş aktörleri. Asla unutmayacağız.

Eş Başkanı Tayyip Erdoğan olan, Büyük Ortadoğu Projesi’nin planlandığı gibi uygulanması, Arap Baharı saçmalamasıyla başlasa da, evvela Türkiye’nin hizaya getirilmesi ön planda durmaktadır. Bunun için, PKK silahı yeterince kanlı bir şekilde kullanılmış, ilaveten Suriye’de çıkartılan kargaşaya eş olmak üzere IŞİD belası İslam ülkeleri üzerine salınmıştır.

Musul Konsolosluğu baskını, IŞİD adının Türkiye’de duyurulması ve lazım olan korkunun verilmesi için kullanıldı. Musul’u boşaltan Irak Ordusu’nun yerine, IŞİD militanları yerleştirildi.

Konsolosluk baskını sırasında aslında, tarih bize Musul’un alınması için önemli bir fırsat sunmuştu. Boş Musul sokaklarında, sayısı sınırlı (hatta belirli) militanlara karşılık, ileri sürülecek Türk askeri bir-kaç saat içinde Konsolosluğu kurtarabileceği gibi, aynı zamanda Musul’u da rahatlıkla alabilecekti. Böyle olması halinde, Suriye politikasında radikal bir değişim gerekeceğinden, es geçilmiş bu harekâttan sonra IŞİD’çiler Suriye üzerine ve özellikle Türkiye sınırı yakınına akınlarını geliştirdiler. Yaklaşık üç ay sonra rehin alınan Konsolosluk elemanları serbest bırakılırken, Ayn-el Arab mevkiinde yaşayan alevi Kürtlerin bölgeden çıkartılması da sağlanmıştı ve Türkiye’ye 230 Bin Alevi Kürt göç ettirildi. Böylece, daha sonra Kobane adıyla anılacak olan bölgede, IŞİD militanlarının gösteri yapması sağlanmış oldu. Kurtarıcı olarak, Kuzey Irak güçlerinden Barzani’ye bağlı Peşmergeler Türkiye üzerinden Kobani’ye geçirildiler. Geçiş sırasında karşılıklı sıraya sokulmuş Kürtlerin “Serok Obama” bağırışları unutulmayacak türdendi.

Tüm bu karışıklıkların asıl sebebi, Irak’ın Kuzeyi, Suriye’nin Kuzeyi ve Türkiye’nin Güneyinde kurulması planlanan Kürt bölgelerinin özerk bir yapı haline getirilmesidir. İleride düzenlenecek bir operasyonla, rahatlıkla üçünün birleştirilmesi ile bir devlet haline getirilmesi kolaylaşacaktır. Bop’un temel amacı budur. Söz konusu devletin başında da, İsrail’in güvendiği, Yahudi kökenli Barzani ailesi bulunacaktır.

Nitekim Demirtaş’ın açıkladığı on maddenin tahlili, ülkemizin Güney-Doğu’sunda kurulacak bir devletin alt yapısının oluşturulma çalışmasından başka bir şey olmadığını açıkça anlatmaktadır. Demokratik siyaset, ulusal ve yerel boyutlar, özgür vatandaş (ne demekse?), ekonomi, sosyoloji, otonomi ve özerk güç gibi başlıkların tartışılması ve çözüm getirilmesi planlamalarının sonunda, mutlak surette yeni bir anayasa. Yani yeni anayasa talebi, çözülme sürecinin tarafları arasında varılan bir mutabakattır. Burada en önemli nokta, yapılacak anayasada T.C’nin, Türk ve Kürt milletinin ortak bir devleti olduğunun altını çizilmesidir. Bu sebeple, öteden beri Türk’ü dağdan taştan silme çalışmalarını yapıyorlar, andımızı kaldırıyorlar, ne mutlu Türküm diyene vecizesini yasaklıyorlar, vatanseverlik şiirlerini okul kitaplarından çıkarıyorlar…

Milletvekili genel seçimlerinin yaklaşmasıyla hükumet tarafı, çalışmalarını ağır aksak götürme eğiliminde. HDP ise, İmralı ve Kandil’den aldığı talimatlar doğrultusunda, devamlı gündemde tutmak niyetinde.

AKP’ye o kadar güveniyorlar ki, seçimlere baraj altında kalma riskleri kuvvetli olduğu halde, parti adı altında gireceklerini söylüyorlar. Yine Demirtaş, barajı aşacaklarından emin olarak, seçimler sonunda AKP ile koalisyon kurmaya hazır olduklarını bile deklare etmiş durumda. CHP’nin küskünleri, romantik komünistler birlikte HDP ile hareket ederek, AKP ortaklığı ile vatan kuşatmasını tamamlamak üzereler.

Kesinlikle olagelen bu olaylar ve dillendirilen söylemler, kendilerinin buldukları çözüm ve planlar olamaz. Temelini BOP politikalarının oluşturduğu ve dış kaynaklı dayatmalarla verilen emirlerin uygulanması olarak görmekteyiz.

Kuşatmanın kırılabilmesi, vatanseverlerin kendi görüş ve düşüncelerini bir kenara bırakıp, belirlenecek hedef doğrultusunda birleşerek, aynı amaç etrafında kenetlenmekten geçmektedir.

Unutulmaması gereken bir nokta daha var:

7 Haziran seçimleri, son seçim olabilir.

Zincirlerinden başka kaybedecek şeyleri olmayanlar: Birleşiniz.

NOT: Bu yazı 28 Şubat 2015 tarihinde haberiniz.com.tr de yayınlanmıştır)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...