1 Şubat 2015 Pazar

‘Eşit Vatandaşlık’ ve Küresel Cinayet


Amaçlarında Anayasa’nın değiştirilmesi, hayallerindeki düzenin oturtulması var ya, ayak yapıyorlar, ayar veriyorlar. Tanımlarının hiçbirisinde ‘eşit’ kelimesi geçmeyen ‘demokrasi’ anlatımında, ‘eşit vatandaşlık’ ucubesini sık tekrarlamaya başladılar. Hedeflerinde değiştirilecek Anayasa varken, onun zaaflarından bahis anlamında, vatandaşlar arasındaki bir eşitsizliğin var olduğunu vurgulamaya çalışıyorlar. Vurgulayan kim? Okuduğu mekteplerde ilk öğretilen konunun ‘demokrasi’ tanımı olan, Uluslararası İlişkiler alanında Profesörlük makamına ulaşmış Başbakan’ımız. Ne ince atış, ne güzel anlatım, ne belagat!.. bu ne cehalet?

Vatandaş kavramının içinde zaten, eşitlik denen hal kendiliğinden var. Niye böylesi, azınlıkların dini temsilcileriyle yapılan bir oturumda ‘eşitlik’ öne çıkartılır? Onların bugüne kadar ‘eşit’ olmadıklarını vurgulamak için midir? Bazıları da, ‘anayasal vatandaşlık’ saptırmasını öne çıkartarak nutuklarını irad ediyor. Cumhurbaşkanı’mızın vaktiyle (ve hala)Türkiyelilik’ vurgusunu yaptığı gibi. İşi gücü bırakmışlar, vatandaşlar arasındaki ayırımı nasıl yapacaklarını mı düşünüyorlar geceli - gündüzlü? İnce bir nokta yakaladıklarında da, devamlı tekrar ediyorlar. Beyinlere iyice yerleştirmek, zihinleri bulandırmak için. Çünkü kavramları çarpıtamazsanız, ellerinden topraklarını alamazsınız ve egemenliği paylaştıramazsınız. Bu kadar basit. Sahip olduğu ideolojisinden, kırıntılar da olsa, zihinlere şırınga edilen “her yeni olgu bizi şimdiden koparıp geçmiş ve gelecek arasında askıda bırakan deneyimsel ve zihinsel bir ‘yarıktır’.” (Zeynep Gambeti, İ. Ü. SBF Dergisi, Mart 2009)

Çatışmayı öncelikle, halkın beyinlerinde meydana getireceksiniz ve onların birbirleriyle kavgasını seyredeceksiniz. Sonrası, Anayasa mı değiştireceksiniz, kanunlar mı yapacaksınız, saraylar mı kuracaksınız, yetkisiz ellere hükumet idaresini mi devredeceksiniz… Her şey serbest. Yaptıkları da bundan ibaret.

Küreselleşmeye eklemlenmek isteyen iktidar güçlerinin (ki, aslında küresel güçlerin bir parçası olarak kendini göstermektedir) en önemli politik aracının çatışma, düzensizlik, bozulan adalet sistemi, terörist taktikler, kutuplaştırma, hakaret, küçümseme.. olduğu bilinen (yaşanan) gerçeklerdendir. Eşkıya kandan ve başkalarına ait mallardan beslenir. Bunlara, doğru bilginin ulaşmaması maddesini de eklerseniz ve başarılı olursanız, önünüzde duracak dağlar kalmaz. Örneklendirmek gerekirse, önümüze konan ‘çözüm’ safsatasına devam edebilmek ve halkı inandırmak için, diğer yandan PKK’nın eylemlerine devam etmesi elzemdir. Eylemsizlik halinde ‘çözüm’ gibi adlandırılan bir sürecin işletilmesine de gerek kalmayacaktır. Enteresan! Zihnimize kazınan çözüm masalı ne diyor, terör (küreselleşme) mantığı neler yapıyor!

Son örneğini, Dolmabahçe Sarayı’nın önünde gördük. Haberler şöyle geçildi: “El bombalarıyla eylem yapan terörist, uzun namlulu silahıyla yakalandı!..” sonra, acemi polisler tarafından kelepçelenen ve başı önde koşuşturarak götürülen eylemci resimleri.. Sonradan anlaşılıyor ki, atılan el bombaları (iki adet) patlamamış, yakalanan silah ise paslıymış! Buyurun, bir enteresan daha! 15-20 gün evvel tiwitter hesabından eylemin yapılacağı ve eylemi yapacak olan kişi ismiyle duyurulmuş. Haydi bir enteresan daha!. Üstelik geçmişi iyi bilinen, işlerinde usta, planlamalarında tecrübeli bir örgüt eylemi üstlenmiş. Elemanına, patlamayacak el bombaları, ateşlemeyecek silah veriyor, adresi belli alanda acemi polislerin bulunduğu bir zamanda eylemi gerçekleştiriyor. Dakikalar ilerliyor, usta, tecrübeli polisler alana gelemiyorlar, trafik bile durdurulmuyor… Olanlar, sanki siyah beyaz filim seyrettirme niyetindeki acemi rejisör karalaması gibi.

Sonrası? Sonrası önemli değil, maksada ulaşılmış, ahali telaşa kaptırılmış, zihinlerde terör belasının canlanması sağlanmıştır. İşi ve işlemi gerçekleştirenler başarılıdır. Tam bir gladyo çıkartması, eylemi yapan ile yapılmasına müsaade edenler gerçekten başarılı bir iş sahneye koymuşlar. Yakalanan terörist ise, bomba bulundurmaktan tutuklanıyor! İsterseniz bir enteresan da buraya diyebilirsiniz.

İktidar partisinin binasına lav silahıyla saldırı yapılmış ve bina yara almıştı. Sonradan eylemcinin yakalandığı haberlerini okumuştuk. Daha sonra bir haber alamadık yakalanan hakkında, ne oldu, ne ceza verildi, hangi hapishanede eyleşiyor bilmiyoruz! Ya da ben kaçırdım.

“Böcek araştırması, soruşturması” da bu kabil işlerden olsa gerek. Bir böcektir aylardır beyinlerimizi işgal ediyor, yok casusmuş, yok paralelmiş.. Tecrübeli emekli polis şunları söylüyor: “Bulunan böcek yerinden çıkartılmaz, bir haber salınır ve sonucu beklenirdi. Madem çıkartıldı, parmak izi aranır ve DNA araştırması yapılırdı.” Bunlar yapılmamış. Haberleri izliyoruz, aralıksız böcek soruşturması, böcek duruşması lafları gezeleniyor. Amaç ne? Haydi, gelin de zihinleri bulandırmak demeyin.

İşte, ‘eşit vatandaşlık’, ‘anayasal vatandaşlık’, ‘Türkiyelilik’ lafları da aynı yere varır. Bulandır, karıştır, kavgaya geçsinler, sen seyret ve istediğini gerçekleştir.

Ama yemezler.


Dev artık doydu.

5 yorum:

  1. İlhan Yalçın:
    Keşke Hocam, keşke yemese... Hala, bildiği halde yiyecek gibi duruyor...!

    YanıtlaSil
  2. Sevgi Poyraz Damla :
    Herkes baş tacı edilirken Türk düşmanlığı niye aga

    YanıtlaSil
  3. Selen Demir :
    yürekleri yetmez

    YanıtlaSil
  4. Ege Bey :
    Aile tablosu fotoğrafı bakınca insanın gözlerini yaşartıyor...Türk milletinin dikkatle bakaması gereken utanc verici bir tablo.....Devlat Erkanının vatan haini bölücülerle ne işi olabilir ?

    YanıtlaSil
  5. Hayrullah Arslanoğlu.

    Yerler efendim bal gibi yerler. Zaten yıllardır yenmiyor mu? "Eşit Vatandaşlık" ne demek? Eşit olmadığına dair bir yasal düzenleme mi var? Yok "Anayasal Vatandaşlık" yok efendim "Türkiyelilik"miş, ne olacakmış bu ifadelerle? Ne değişecekmiş? Herkes kardeş mi Olacakmış?

    YanıtlaSil

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...