Genel Kurmay Başkanı’nın “sürecin yol haritasından haberimiz yok”
yakınmasını hatırlıyoruz. Sadece onun değil, müzakereleri yürüten heyet ve yeni
hükumette görevi üzerine alan Başbakan dışında kimsenin bilgisi yok. Bırakın
milleti kendi vekillerinden bile ve hatta Bakanlarından bile saklanan müzakere
konuları hakkında, hükumet ve özellikle Cumhurbaşkanı’nın gizlenmesi talimatı
verdiği hükmüne kolaylıkla ulaşıyoruz. Beynimizi kemiren soru şudur, gizlilik
neden? Neden öncelikle hazmettirme ve karatma yolu deneniyor? Açıklanması
halinde milletin tavrı, bırakalım milleti, kendi milletvekillerinin tavrı ne
olacaktır? Korkuları bundan mıdır?
Hesap edilemeyen ve asla
konuşulması bile istenmeyen konular masaya getirilmiş ve kabul edilmek zorunda
mı kalınmıştır? PKK heyeti ne kadar da rahat. Bebek katili liderlerinden
aldıkları talimatları, sözde devletlerinin başkentlerinde açıklıyorlar. “Başbakan olacağız”
diyorlar. “Kendi devletimizi kendimiz
yöneteceğiz” diyorlar. Karşılığında, ‘bunların
bir hayal’ olduğunu filan söyleyen yok. PKK yandaşlarının ortaya
saldıkları bilgileri karatmanın yolu her zaman olduğu gibi, gündeme yuvarlanan
ve kimseyi ilgilendirmeyen konuların tartışılmasından ibaret.
İki önemli konunun
karartılması hayatidir hükumet çevreleri için. 1. Hırsızlık, 2. PKK’ya verilen
tavizler.
2013 yılı sonuna doğru
ortaya salınan hırsızlık resimlerinin karartılmasını teminen, muhalefet
partilerin ‘Yolsuzluk Haftası’
adını verdikleri haftanın kutlanması!, hatırlatılması, unutturulmaması
çalışmalarına mani olunmak üzere, hazırlanan afişlerin reklam panolarına
astırılmaması, kiralanan Belediye salonlarının kapatılması, gösteri yapmak
isteyenlerin polis baskısına maruz bırakılması yolları deneniyor ve
başarıyorlar. PKK müzakerelerinde varılan sonucun devletimiz ve milletimiz
aleyhinde sonuçlar doğuracağının kesin olması taraflarınca anlaşılmış olmalı
ki, müzakere mutabakat metninin açıklanmasının hükumet çevrelerince
yasaklanması yoluna gidilmektedir. Ve asla hükumet yetkilileri, yaptıkları
kongre konuşmalarında, tesis açılış nutuklarında, Cumhurbaşkanı’nın sıradan bir
parti başkanı edasıyla o toplantı senin, bu toplantı benim hesabıyla ve can
havliyle soluk soluğa yaptığı konuşmalarda bu konular üzerinde asla
durmamaktadırlar. Tam tersi, hırsızlık ve müzakereleri unutturmanın yollarını
bularak, özellikle ‘paralel devlet’
yapılanması üzerine giderek (ya da gidermiş gibi yaparak)
milleti kandırmaktadırlar. Aslında orada da büyük bir yanıltmanın olduğunu
düşünmekteyiz. Küçük bir sorun üzerinde durarak, asıl paralel yapılanma es
geçilmektedir. Aynı cemaatin içindeki, bir sebepten dolayı olan parçalanma ve
tartışmaları milletin gündemine sokarak, memleketin parçalanmasını
unutturmaktadırlar. Bize ne, Fethullah grubuyla, Kürtçü Tahşiyeciler grubunun
aralarındaki yorum tartışmalarından. Çıkarttınız işte televizyona ve uzun uzun
konuşturdunuz. Ortaçağ bile değil, taş devri yaşayan bir grubun düşüncelerini
millete uzun uzun anlattırdınız ve öğrendik. Öğrendik ne kadar zavallı
fikirlerinizin olduğunu, ne kadar gerici düşüncelere sahip olduğunuzu. Bizi
bunlar ilgilendirmiyor. Ne yapıyorsunuz PKK ile. Aralık 2013 yolsuzluklarıyla
ilgili neler yapıyorsunuz bize onları anlatın.
Sahi, ülke güvenliğinden
birinci dereceden sorumlu Genel Kurmay Başkanlığı bu süreç dediğiniz çalışmalar
içinde neden yok? Yoksa onların ‘Kurmaylık’ öngörülerine mi güvenmiyorsunuz?
Yoksa kendi kurmaylarınızın daha etkili ve yetenekli olduğunu filan mı
düşünüyorsunuz?
Bir yandan “tehditlere pabuç bırakmayız” diyeceksiniz,
öte yandan, tehdit edenlerin talepleri bir bir yerine getirilecek. Meydanlara
çıkarak, anayasanın verdiği bir hakkı kullanmak isteyen ve aleni olarak,
haklarını talep eden, hükumet çalışmaları hakkında bilgi talep eden masum kalabalıkları,
polis faşizmiyle susturacaksınız. Bu mudur adaletiniz, bu mudur ‘yaratılanı’ sevmeniz?
Haydi, Kandil Canisinin
taleplerine cevap veriniz: “Mart ayının ortalarına kadar müzakereler
bitmezse, politik oyalama, bir aldatma olarak değerlendireceğiz ve bunu aynı
zamanda savaş hazırlığı olarak değerlendireceğiz. Bu artık son şanstır. Bundan
ötesi olmaz. Eğer bu taslağı da kabul etmezlerse artık bizim sunacağımız
herhangi bir taslak yoktur”. Evet, hainlerin bu sözleri
bir cevap bekliyor, hem de öyle gizli odaların karanlık kuytularında değil.
Açık açık, çıkıp milletin huzurunda açık açık ne cevap vereceğinizi merakla ve
sabırla bekliyoruz. Pabucunuzun savaş tehditleri arasında çalınmasını da
istemeyiz.
Anlaşılan odur ki, müzakere
safhasını bitirdiniz ve mütareke safhasına geçtiniz. Bu arada PKK’nın
silahlandırılması ve eğitilmesi aşamaları da geride kaldı ve dünyanın en önemli
ve en güçlü ordusuna, Türk Ordusuna meydan okumasını da sayenizde görmüş
oluyoruz.
Şimdi, İmralı’ya giden PKK
heyeti sözcüsü, taslak üzerinde anlaşıldığını ve açıklayamayacaklarını çünkü
hükumetin açıklanmasını istemediğini bildiriyor. Bu ne demektir? Neyi
saklıyorsunuz, anlaştığınız taslağın açıklanmasının size bir zararı mı olacak?
Milletin öğrenmesi en doğal hakkıdır.
Bekliyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder