3 Aralık 2014 Çarşamba

‘Yüz Yüze’ Siyaset


Bir önceki yazımızın sekiz yerinde ‘muhalefetin sessizliğini’ vurgulamışız.

“Salı günleri konuşuyorlar ya”, “Mecliste basın toplantısı yapıyorlar ya”, “ara sıra da olsa televizyonlara çıkıp tartışıyorlar ya” gibi eleştiriler-uyarılar aldık.

Söylenilenler doğruydu. Muhalefet temsilcilerinin sesleri belirtilen mecralarda duyuluyordu.

Uyarı yapan dostlara teşekkürler ederek, bu mudur muhalefet, bu mudur siyaset? Sorusunu sormamız icap eder.

Siyaset, kurtarıcı, savunmacı ve hücumcu oyunların bir arada oynandığı ve oyun sahasının meydanlar olduğu, siyasetin anlatılacağı anların daimi olmasının gerektiği ve dinleyicilerinin de basın muhabirleri değil, halkın bizatihi kendisi olduğunu vurgulamak isteriz. Bunun ötesinde yapılanların, kendini avutmak kabilinden, olsa da olur olmasa da, yapılsa da olur yapılmasa da anlamındaki kaçak güreşmekten başka bir mana ifade etmediğini de ilave etmek isteriz.

Erbab-ı siyaset mesajlarını millete verecektir. Eğer siz; ben basına anlatırım, basın da kamuoyuna yazılarıyla, televizyonlarıyla duyurur, ben de görevimi yapmışların rahatlığıyla uykuya varırım diyorsanız, baştan kaybetmişliğin ezikliği altında bükülür gidersiniz.

Görsel medya da kısa cümlelerle, direkt verilen mesajlar etkili olsa da, rakip daha pahalı ve daha geniş medya ortamlarında, profesyonel destekçileri sayesinde sizin mesajlarınızı karartmayı ve kendi istediği mesajların öne çıkmasını çok kolayca sağlayacaktır. Bu durumda, sizin uğraşlarınızın da heba olup gideceği bir gerçektir.

Yazılı basında ise, uzun uzun anlatılan projelerin, politikaların okuyucularının sayısı sıfırdır. Taraftarlarına bir kısa hikâyeciği okutamayan siyaset, bir-kaç sayfa tutan basın bültenini asla ne taraftarına ne de diğer kesimlere okutamayacaktır. Dünya edebiyat ve kültür literatüründe önemli yerlere sahip yazarlarımızın okunma sayılarına bakarsanız ne demek istediğimiz net olarak anlaşılacaktır.

Bu açıklamaların ışığında, artık ‘yüz yüze’ siyaseti sahneye sürmenin vaktidir. Kapı-kapı dolaşılarak memleketin vaziyeti, ekonominin zor durumu, sosyal siyasetin tıkanmışlığı anlatılmalıdır. Makul örnekler, seviyeli ve esprili dillerle aktarılırsa, milletin anlayacağından emin olabilirsiniz.

Basın toplantıları veya kimsenin kulak asmadığı anlamsız yorumlarla siyasetin yaya kaldığı, artık uçmanın zamanının geldiği idrak edilmelidir. İş işten geçmeden, teşkilatlar ve adaylarla dağları, yaylaları, kahvehaneleri, toplantı salonlarını, kısaca meydanları doldurmanın vaktidir.

Yolunuz açık, nefesiniz tesirli olsun.


Ne Mutlu Türküm Diyene.

2 yorum:

  1. Abdullah Enis Mehricihan :•
    Mahmut Emin ağabeyim uzun zamandır hiç bir şeye bakmıyorum neden biliyor musun iyi olsun diye uğraş verdikçe kötüye gidiyor ... Ellerine sağlık yazı çok güzelde bunu bir yönetici okusa ne kadar aktifleştirmek ister?
    ALLAH'A emanet .
    artık uçmanın zamanının geldiği idrak edilmelidir. İş işten geçmeden, teşkilatlar ve adaylarla dağları, yaylaları, kahvehaneleri, toplantı salonlarını, kısaca meydanları doldurmanın vaktidir.

    YanıtlaSil
  2. İlhan Yalçın :
    Hocam, özelde MHP yine uyarınızdan bir pay almayacak. Başta belirttiğiniz şekildeki muhalefetine devam edecek. Siz ve sizin gibiler, benim gibi alaylılar dahi onlardan fazla emek harcıyoruz kanaatindeyim.
    PKK temsilcisi BDP kadar olamadılar.

    YanıtlaSil

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...