18 Aralık 2014 Perşembe

Sormak, Sorgulamak Yasaktır; Bu Nasıl Dünyadır? -II


Geçenlerde bir haber vardı basında. “Avrupa Uzay Ajansı tarafından, hayatın oluşumuna dair bilgi toplamak için 67P numarasıyla adlandırılan kuyruklu yıldıza 10 yıl evvel gönderilen uzay aracı hedefine varmış ve kuyruklu yıldıza inişini gerçekleştirmiş.” Biz sorgulamanın yasaklanmasını tartışırken, elin oğlu uzayı fethediyor, iğne ile kuyu kazar gibi, 10 yıldır gönderdikleri aracı izliyorlar ve hedefine sorunsuz oturması için geceli gündüzlü çalışıyorlar. Şu bilgiyi de verelim. Daha düne kadar sömürge hayatı yaşayan Hindistan, Mars’ın yörüngesine uydu yerleştiriyor ve bütün dünyada saygıyla anılıyor. Biz soru sormanın yasak olduğu zamanların garip çocuklarıyız. İrili ufaklı dünya devletleri ve milletler durmaksızın ilmi ilerlemelere yetişmek amacıyla çalışmakta ve büyük başarılar elde etmektedirler. İşte bugünlerde bizim bir televizyonumuzda yapılan din içerikli programa bir seyircinin sorusu: “Hocam tavuklarım 15 gündür yumurtlamıyorlar, hangi duaları okumalıyım!”. İnsanımızı bu duruma düşürenler utansın!

Siyaseten de soru sormak, yapılanları sorgulamak adeta yasaklanmıştır, bu kafaya sahip toplum içinde. İleride tartışmalara neden olabilecek işlere girişilmezden evvel, küçük küçük topluluklarda o işe atıflar yapılarak, hakkında hikâyeler yaratılarak insanların beyinleri uyuşturulmakta, böylece o alan için özel bir ‘inanç’ sistemi geliştirilmektedir. Öyle ki, yapılacak işlerdeki çelişkiler veya yanlışlıklar üzerinde sorgulama ve hatta üzerinde düşünme bile yasaklanmakla adeta yeni bir dogma yaratılmaktadır. Mesela, Erdoğan hakkında ‘ne yaparsa bir hikmeti vardır’ dogması gibi. Söz konusu dogmaların iğdiş ettiği taraftar beyinlerin birlikteliğinde, muhafazakâr tek parti rejiminde “İslamcılığın marjinal radikalizminin bulaştığı kir, havsalanın alamayacağı boyuttadır” (Kenan Çamurcu, tiwit mesajı-21.06.2012) ki, bu mesajdan yaklaşık bir buçuk yıl sonra kirli çamaşırlar halk oyuna sunuldu. Sonrasındaki, polis ve savcılar hakkındaki gelişmeler ise, kirliliğin kabulü gibiydi. Aslında, sorgulamanın yasaklanması tek parti rejiminin sorgulanmasının önüne geçmek içindir. Hepimizin robot olmasını sağlamaya çalışmaktır. Bizler inanırız ki, Müslüman sorgulamaktan asla vazgeçmez ve hiçbir güç onu robotlaştıramaz.

Robotlaştıramaz, çünkü Müslüman aklını kullanır, akıllıdır ve aklı başındadır. Midesinde değildir ki, yalnızca işi yemek-içmek olsun, cinsel organında değildir ki, yalnızca işi seks olsun, kalbinde, bağırsağında değildir ki, hülyalara dalsın aklı başındadır ve beynindeki verileri işlemeye, ayıklamaya, olgunlaştırmaya meyletmiş ve imanı ile aklı, olagelen oluşumları anlamaya koyulmuştur. Verileri değerlendirme de ancak sorgulama ve çözümlemeyle mümkün olacaktır.

Hz. Muhammed (sav)’in bildirdiklerine, ya hiç düşünmeden iman edilecektir, ya da bildirdiklerini anlamak için derin tefekküre girip anlamaya çalışılacaktır. Sormak-sorgulamak yolu asıl ibadeti anlatır. Ki, tahkiki imanın doğumu böylece olacaktır. Anlayarak. Anlamadan, atalarının bildirdiği kadarıyla dini vecibeleri devam ettirmek, İstanbul’a seyahat ederken, Bolu’da mola vermeye ve orada kalakalmaya benzer, otobüsü kaçıranın hali gibi. Resulullah’ın bildirdiği manaları anlamaya çalışmamanın yolu olarak, ‘bu mana bizi aşar’, ‘bu manayı olduğu gibi kabul edelim’, ‘bu mana müteşabih’ diyerek anlama yoluna girmemenin nasıl bir mazereti olacaktır? Akıl ve gönül birlikteliğinin çözemeyeceği, kavrayamayacağı hangi mana vardır? ki, “tefekkür ibadetlerin en büyüğü” olarak uluların kelamlarında ve kitaplarındaki saygın yerini, ilmin gelişmişliğine nazaran hala korumaktadır.

“Tefekkür” ise, sorgulamanın en derinidir.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...