“Laiklik Dinsizlik midir” başlıklı yazımıza, zahmet
etmişler Sabri ÖĞE bey yorum yazmışlar. Bizce memnunluk vericidir, cevaben
teşekkür ettik. Kısa bir araştırmayla, kendilerinin yandaş tesmiye edilen bir
internet sitesinde yazar olduğunu öğrendik. Yazdıkları, hepsini inceleyememekle
birlikte iktidar yanlısı, yöneticileri öven yazılardır (burası
bizi ilgilendirmez, sadece tanıtmak amacıyla not edilmiştir).
Yazıya yaptığı yorumdan da
anlaşılacağı üzere, dinci kesimle içli dışlı olduğu, eğitimini tamamen
muhafazakâr dinci tabakalardan aldığı, laikliğe karşı olduğu, şeriat istediği,
laiklik konusunun çok nazik bir konu olduğu, gelişigüzel konuşulamayacağı;
Hususlarını açıklamış ve
kısaca üzerinde duracağımız şu görüşlerini de belirtmiştir:
“Efendimiz, din konusunda tartışmayı yasaklamıştır. Geçmişteki birçok
toplumun bu yüzden helak olduğunu bildirmiştir.
“İmam-ı Azam Hazretleri, bir din âlimi olan oğlu Hammad’ı tartışırken
görmüş ve onu tartışmadan men etmiştir.”
Ve, bu konuları Prof.
Hayrettin Karaman’dan sorup öğrenmemizi salık vermiştir. Eksik olmasınlar.
Koyu harflerle yazılmış
cümleleri bir daha okuyunuz lütfen. Öz olarak, ‘tartışma’, ‘sorgulama’, ‘fikir
beyan etme’, ‘başkasının fikrini dinlememe’ hususlarının gizlice zerk
edildiğini göreceksiniz. Muhafazakâr kesimin tabanını ve çocuklarını yetiştirme
yöntemi böyle olsa gerektir. Asla sormayacaksın, asla sorgulamayacaksın. Eli
sopalı sakallı hoca ne demişse inanacak, iman edeceksin ki, o ne demişse
doğrudur. Zaten, gelişmeye ve değişmeye de gerek yok. Nasıl bulmuşsan dünyayı
ve dünyanı öylece kabul et ve devam et taa ki, ölene dek.
Birçok yazılarında ve
sohbetlerinde ezbere söyledikleri bir söz vardır. “Taklidi değil, tahkiki iman”. Ne demek olduğunu,
ne anlatmak istediğini bile bilmedikleri, yukarıya yazmış oldukları cümlelerden
anlaşılmaktadır. Ezberleyip, iman ediyorlar. Ezberleriyle baş başa kalıp,
dünyalarını berbat ediyorlar. ‘Tahkik’ araştırmadır, incelemedir, sorgulamadır
bir kere. Sormadan, okumadan, araştırmadan ‘kim’e iman edeceksin? Neye
inanacaksın? Eskizler çoğalmadan, planlayamazsın. Planladım desen de, eksik
kalır, ileride değiştirilecek pek çok noktasını tespit edersin. En iyisi,
baştan günlerce, yıllarca eskiz çalışmasına devam etmek en iyisi.
Mesela, yorumcu yazarın
bizlere tavsiye ettiği hoca, bir fıkıh hocasıdır. Fıkıh nedir? Sorgulamanın en
ileri ucu. Sormadan, düşünmeden, sorgulamadan fıkıh hükümlerini nasıl ortaya
çıkaracaksın? Bunu bile düşünmeyi yasaklamak hangi akla hizmettir?
İslam Ansiklopedisi’ne
tartışma anlamındaki ‘cedel’ maddesini yazan, Yusuf Şevki Yavuz aşağıdaki
bilgileri vermektedir.
“Cedel: Sözlükte ‘ipi sağlamca bükmek; birini sert bir yere düşürmek;
düşmanlık veya tartışmada çetin olmak, cephe almak’ gibi anlamlara gelmektedir.
Kur’an’da gerçek bilgiye ve kesin delile dayanmayan, yanlışı doğru, doğruyu
yanlış göstermek suretiyle hakikati reddetme ve batılı savunma amacına yönelik
tartışma yasaklanmış, buna karşılık kesin delil ve gerçek bilgiden hareketle
yanlış fikirleri çürütme ve gerçeği ispat edip savunma maksadıyla yapılan
tartışmalar câiz görülmüş, hatta bu anlamda Hz. Peygamber’e muhalifleriyle
cedel yapması emredilmiştir (bk. En-Nahl 16/125) hadis mecmualarında
cedeli yasaklayan bazı hadisler mevcutsa da bunları Kur’an’ın hoş karşılamadığı
türden tartışmalar şeklinde anlamak gerekir. Birçok ayette, İslâm daveti
karşısında direnen müşrikleri susturmak veya ikna etmek için tartışmalara
girişildiği görülür.” (İslam ansiklopedisi, C. 7, Sh. 209)
aynı konunun devamında yazar; “Selef
âlimlerinin dini konularda tartışmayı reddetmelerine karşılık kelâm ve usûl-i
fıkıh âlimleri tartışma kurallarını konu edinen çeşitli eserler yazmışlardır”.
Demektedir.
(Kısmetse, devam edecek)
İlhan Yalçın :
YanıtlaSilPeygamberini daha, "Senin sözün mü Allah'ın sözü mü?" diye sorgulayan yapıdan, şişirilen kimselere biat etmemizi isteyen , aklın firar ettiği yapıya adım adım geldik. Allah yardımcımız olsun.
Hocam en zoruma giden de, bu hali "dinin, dindarlığın" gereği diye dayatmaları oluyor.
Onların dayatmaları normaldir de, bize, bizlere ne oluyor. Dayatılan hatalı, yanlış, eksik bilgilere ne diye 'DİN' diye sarılıyorlar. Beni de bu üzüyor. Selamlar
SilMurat Alparslan Tekoğlu :
YanıtlaSilVatandaş demek istiyor ki sen düşünme, araştırma, soruşturma, analiz yapma, aklını çalıştırma, git falancaya sor öğren. Çünkü vatandaşa göre din alanı sadece birilerinin anlayıp, otorite olabileceği, diğerlerinin onlara tabi olup taklit edeceği bir alan. Zaten Kuran da sadece birilerinin anlayabileceği bir kitap. Biz neden okuyalım o halde. O anlayanlara tabi olalım yeterli !
Bu vatandaşın yandaş olması, otorite gördüğü kişinin yandaş ilahiyatçı olması tali bir mesele. Esas mesele insanın aklının birilerine kiraya verilmesi, aklın üzerine ipotek konma meselesidir.
Enam suresi 74-82. ayetlerde İbrahim peygamberin yıldız, ay ve güneş ile ilgili yaptığı analizler, sorgulamalar sonucu doğruyu bulması kıssa olarak anlatılır. Bu kıssa genelinde tüm Müslümanlara şu mesaj verilir : Körü körüne inanma, araştır, sorgula, analiz yap ve sonuç olarak iman et.
Laikliğin ne manaya geldiğini sorsanız bilemeyecek olan zat bize adres olarak ismi meşhur ama bana göre içi boş bir ilahiyatçıyı adres göstermiş. İşin tuhafı o adres gösterdiği kişi de laikliğin tarifini doğru yapmıyor.
Başta Yaşar Nuri hoca olmak üzere bu konuyu derinliğine bilen ilahiyatçılarımız maalesef çok az sayıda. Sıkıntı burada...
Kutlu Altay Kocaova •:
YanıtlaSilDîn, her zaman satar. Çünkü dîn ile sorgulama yapamazsın. Dînin içerisinde sorgu, sâdece "nass" ile ortaya konmamış hükümler için geçerlidir. Nass'ın bulunduğu konularda sorgulama küfürdür. Dolayısıyla nass ile vurursan, her istediğini yaptırabilirsin.
Seks, her zaman satar. Çünkü seks, bütün hayvanların ortak zevki olduğu gibi zevk için seks yapan sâdece insan ve bonobolardır (insana yakın bir şempanze türü, hominid, insansı). Zevk üzerinden hareket edersen de, istediklerini yaptırabilirsin.
Yâni insana, korku ve ummayı verirsen, onu köleleştirebilirsin...