Bilim Bakanı’ymış soyha!
Üstelik Bilim Bakanı!
Koca Ragıp Paşa’yı
dualarımızla analım. Vaktiyle söylediği muhteşem beyit ete kemiğe bürünüp,
Bilim Bakanı’nın dilinden dökülmüş:
“Merd-i kıptî şecaat arz ederken sirkatin söyler”
Be hey Koca Ragıp kimi
gördün de söyledin, be hey, be hey!
Bilim Bakanı nasıl söylemiş
ona da bakalım:
“Varsa ufak tefek hırsızlıkları falan filan onu da büyütüp şey yapmaya
çalışıyor”. Vay, vay. Tam da Bilim Bakanı’na yakışır
netlikle anlatılmış. Fetvacı başı ‘hırsızlık değil’ demişti, başka ne kelime
kullanabileceğimi bilmiyorum. İzninizle bendeniz yine ‘hırsızlık’ kavramını
kullanmak zorundayım. Küçük hırsızlıklar göz ardı edilecek manasını nasıl da
güzel vurgulamış Bakan Bey. Gerçi ‘ufak-tefek’ dediği, sabahlara kadar
taşındığı halde bitirilemeyen milyar avrolar, dolarlar ya, küçük dedikleri bu. Allah
muhafaza ya büyük olsaydı nasıl tarif edecekti bilinmez.
Fırsatı değerlendirmek diye
bir tanımımız var. Yıllar geçer büyük bir aşkla saldırır kamu hazinesine. Yetkilendirilmesi
ise yıllar yıllar sonradır. Kısa bir süreliğine geldiği görev başında ise, bu
süre içinde ne yaparsa kar olacaktır. Bunun bilincinde olarak biraz da acele
etmeyi düşünür. Ve acelesi öylesine başına vurur ki, an gelir ne yaptığının
farkında bile olamaz. Bir daha bu göreve getirilmesi belki de bir yüz yıl
alacaktır. Öyleyse asırlık iaşeyi fırsat bu fırsat halletmek gerekecektir.
Oysa “ayağa dolaşmak”
diye de bir tabirimiz vardır. onu hiç akıl etmezler. Etmeye de zamanları
yoktur. Ne yaparlarsa fırsatı değerlendirmiş olacaklardır.
“Tîz reftâr olanın pâyine
dâmen dolaşır
Erişir menzil-i maksuduna âheste
giden”
(Hâtemî)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder