26 Aralık 2014 Cuma

Bir Yobaz Atatürk Düşmanına Cevabımızdır;


İlahiyat Profesörü Osman Eskicioğlu Face Book’ta aşağıdaki mesajı yayınladı:

“Ziya Hurşit, Almanya’da öğrenim görmüş yurda döndüğünde öğretmenlik yapmış, yaşı müsait olmadığı halde Büyük Millet Meclisi’ne Lazistan Milletvekili olmuştu.

Düşündüklerini söylemekten çekinmezdi. Ölümden bile korkmayacak kadar gözü pek ve ataktı. Milletvekili iken gönüllü olarak cepheye gitmiş ve düşmanla cephe savaşı yapmıştı.

Atatürk Sakarya Savaşı’nı kazanıp Ankara’ya döndüğünde büyük bir törenle karşılanınca Meclis’teki kara tahtaya;

”Bir millet kendi putlarını kendi yapar, kendi tapar.” diye yazmıştı.
Mustafa Kemal Paşa’ya suikast girişiminde bulunduğu gerekçesiyle idam edilmiştir.

Allah gani gani rahmet eylesin kabri pür-nur, makamı cennet olsun inşallah
Onu idam eden ve ettiren ve de sebep olan zalimler için yaşasın cehennem

AMİN”

Bu mesajdan anladığımız nedir? Atatürk düşmanlığı, hem de öyle böyle değil, kin, intikam duygusu, haset, edebi aşan ifade… nasıl adlandırırsanız adlandırın. Karşımızda büyük bir Atatürk düşmanı ve düşmanlığı var. Atatürk düşmanlığının varacağı yer de Türk düşmanlığıdır. ‘Zalimler’ ifadesinin hemen peşine taktığı ‘yaşasın cehennem’ dileği ise, yıllardır içinde biriktirdiği kini su yüzüne çıkartıyor. Atatürk’ün kurduğu mekteplerde tedris ederek, Prof.luk makamına kadar ulaşmış bu bahtsız, niteliğini de bir çırpıda ortaya koyuveriyor. Nasıl okumuş, kimler bunu yüksek âlim katlarına çıkartmış bilmiyoruz. Ama özenle yetiştirildiği ve bugünlerde de gerekli verimin alındığı kesin.

Tarihimiz, iyisiyle - kötüsüyle, doğrusuyla - yanlışıyla bizim tarihimizdir. Doğruları göğsümüzü kabartırken, yanlışlarını da gördüğümüzde hüzünlenir, sitemlerimizi bildiririz. Lakin düşmanlık yapmadan, yanlışları anlayıp bugünlere ders çıkartmak üzere. Zaten düşmanlık yapılsa da, kimin umurunda. Ancak hatalı yorumlarla anlatılan tarihi veriler, özellikle genç okuyuculara karanlık kapılar açar, girdikleri dehlizlerden de çıkılamaz virajlara saparlar. Bu durumun ne yararı vardır? niye böylesi yorumlara girerler? Tarih okuması, yıllar sonra edinilen kültür ve inançların tesiriyle bulunulan zamana göre yapılırsa ne gibi tehlikelere girilir hiç düşünmezler. Salla gitsin, al sana tarih!

Şimdi hoca eskisi muhteremin verdiği bilgileri değerlendirelim:

“Ziya Hurşit Almanya’da öğrenim görmüş” (gemi inşaatı ve telsiz): Çamlıhemşin’den çık ve Almanya’ya ulaş ve orada yıllar süren bir eğitim devresi geçir!. Devletin yardımı, milletin bursu olmadan mümkün mü?

Öğrenimden döner dönmez, Eskişehir’de Almanca Öğretmenliği görevi ile görevlendirilir. Hemen görevlendirilir!

Erzurum Kongresi’ne Trabzon delegesi olarak katılır!

Bu kongrede tanıyan Mustafa Kemal I. Meclis için ‘Lazistan mebusu’ aday olarak gösterir! Aynı zamanda da ağabeyi Faik Bey’i Sivas’a vali olarak ataması yapılır!.

‘Gözüne dizine dursun’ diye bir sözümüz vardır. Bu yapılanları göz ardı ederek, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin muhalefeti durumundaki ikinci Grup’ta yerini alır. Milletvekilliği döneminin sonunda da ikinci meclis için aday gösterilmez ve siyasi hayatı son bulur. Önüne büyük imkânlar serilmiş, önüne bir milletin kaderinin tespit edilebileceği derecede fırsatlar sunulmuş bu genç adam, olsa olsa eğitimini aldığı Almanya da öğretilen bazı yanlışların peşine düşmüştür. Bu kesine yakın bir düşüncemizdir. Çünkü devlet o günlerde zafiyet içinde, ekonomisi perişan, millet fakir, yollar çamurlu, tarlalar bomboş, üretim sıfır derecesinde, okur-yazarlık bile nüfusun ancak %5’i civarında. Bu şartlar içinde Ziya Hurşit parlak bir eğitimden geçirilmiş ve kendisinden milletin istifade etmesi zamanları. Peki, kendisi ne yapıyor? “Müdafa-i Hukuk” fikirlerine muhalefet! Muhalefetine kimsenin diyeceği bir şey yok, şimdi söyleyeceğim lafa bazıları gülecek biliyorum ama söyleyeceğim. “Atatürk için muhalefet olmazsa olmazıdır siyasetin”. Şu anektodu da aktaralım: Meclis’te her şeye, her karara karşı çıkan ve çok sert eleştiriler yönelten bir milletvekilinin, milletvekilliğine son verilmesini talep ederler, çok manidar bir cevabı vardır Mustafa Kemal’in: “-Evet çok sert, çok dik muhalefet ediyor, ama namuslu adam!. Onun yerine ondan daha namuslusunu getiremezsiniz. Bırakın işini yapsın.” Demek ki neymiş, M. Kemal namuslu adamları asla ötelememiş, asla onlardan ayrılmamıştır. Namus fukaraları bu misalden bir şey anlamayacaklar ve bildiklerini okumaya devam edeceklerdir.

Ziya Hurşit, milletvekilliği sona erdikten sonra ticarete atılır, fakat beceremez ve zarar eder. Tanıdıkları bir Müsteşar vasıtasıyla devlette bir iş edinmek ister fakat İnönü tarafından reddedilir. Tam da yabancı ajanların aradığı bir halet içinde olduğunu fark edebildiniz mi? Bir karışıklık var, adeta bir başkaldırı var ve hatta bir suikast girişimi bile var düşüncelerde mi, yoksa hayata geçirilmiş mi müphem bir konu. Tarihçi Fahrettin Öztoprak bu suikast girişiminin düzmece olduğu kanaatine varır. (http://fztoprak2.blogspot.com.tr/2013/04/izmir-suikasti.html) lakin tartışmalar sürmektedir.

Prof. Dr. Yücel Özkaya, Atatürk araştırma Merkezi Dergisi, 22. Sayısındaki makalesinde şu bilgileri vermektedir: “Suikastçı Ziya Hurşit kaldığı otelde tutuklanmıştı. Yatağının altından silah ve bombalar çıkarıldı. Ayrıca, yanında üç bin lira kadar vardı.” Ziya Hurşit yakalandıktan sonra Mustafa Kemal ile görüşmüş ve şu konuşma geçmiştir aralarında: “Gazi, kendisine uzun zaman beraber çalıştıklarını, bu harekete niye giriştiğini sormuş, Ziya Hurşit de ‘-Paşam, ne yapayım ki bugün huzurunuzda bu vaziyetteyim’ demiştir. İkinci kez görüşme kabul edilince, sığınıcı sözler söylemiş, Gazi de adliyeyi kastedip ‘- Ben intikamcı bir adam değilim. Fakat, iş artık mahkemeye intikal etmiştir, neticeyi beklemekten başka çare yok, müdahale edemem’ demişti”. (Yücel Özkaya aynı makale)

Konuyu öğrenmek isteyenlere bolca kaynak var kütüphanelerde. Bizim amacımız Atatürk’e suikastın tarihini yazmak değil. Bulabildikleri her fırsatta Atatürk düşmanlığını gösterenlere, bizim de bir tarafımızın olduğunu bildirmek.

Bu insanlar niye düşmandırlar Atatürk’e? 1. Zaten bitmiş parçalanmış olan Osmanlı İmparatorluğu’na, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarak son vermek. 2. Hilafeti kaldırmak. 3. Tekke ve zaviyeleri kapatmak. 4. Osmanlı harflerini değiştirerek Latin (çok eski Türk harfleri olduğuna dair tartışmalar da vardır) harflerine geçmek. 3. Laiklik ilkesini uygulamak ve yasalara geçirmek. 4. Kıyafet devrimlerini yapmak. 5. Gericiliğe prim vermemek. 6. Türkiye kalkınması ve uygarlık sınırlarını aşması için modern eğitime önem vermek, tedrisatı birleştirmek (tekleştirmek). 7. En hakiki Mürşit’in İlim olduğunu söylemiş olmak. Böylece menfaat kapıları kapandı. 8. Namussuzları devlet idarelerinden uzaklaştırmak, Mason localarını kapatmak, İngilizlerle irtibatı kesmek, daha doğrusu dünyanın emperyalist ülkelerine karşılık, özellikle İslam ülkeleriyle paktlar kurmak. 9. Uzun çalışma gecelerinde, sofrasında bir bardak rakı bulundurmak. 10. Gerçek bir Türk olmak. Gerçek bir Türk Milliyetçisi olmak.

Sanırım, Türk düşmanları için Atatürk’ün bu yaptıkları, Atatürk düşmanlığı göstermeleri hususunda kâfi sebeptir.


Ey, yalan – yanlış tarih bilgisi ile bir tarafı (Türk’ü) karalayan, ey iftira atmayı hüner sayan, ey yobazlığın zirvesinde hayatını çürüten cahil. Senin bedduan dönüp dolaşır yine seni vurur bilesin. Beddua ettiğin o yüce ruhun bastığı topraklara kurban olasın. Onun kesip attığı tırnağı kadar bile değilsin.

3 yorum:

  1. İlhan Yalçın :
    "Atatürk'e saldırmanın dayanılmaz hafifliği"ni yaşayan yaşayana. Zira, ikballerini bu sayede aldılar, devam ettiriyorlar.
    Be danglalar; Oğlunu, babasını, kardeşini, emmisini öldürmek Osmanlıda olunca "devlet için büyük fedakarlık" oluyor da mahkeme kararı ile suçluların cezalandırılması (velev ki masum olsunlar fark etmez zira siyasi davada hak, adalet ne zaman gözetilmiş?), neden büyük zulüm, suç oluyor?
    Sizin ilim anlayışınıza da vicdanınıza da İslam anlayışınıza da yazıklar olsun...!

    YanıtlaSil
  2. Mehmet Kınacı :
    Adam RUM kanı taşıyorsa, ATATÜRK'e düşman olmasın da ne yapsın???Zavallıcık. İşte sayın PROF, sövdüğün Türk senin gibi Rum’u da okutup ADAM ediyor...Ama sen ADAM DEĞİLİM diye feryad ediyorsun!!!! Belki, bir gün ADAM olduğunu da görürüz!!!!!

    YanıtlaSil
  3. Alparslan Basbug :
    Güzel bir cevap olmuş, sadece o ilahiyat profesörüne değil, bu düşüncede ki herkese.

    YanıtlaSil

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...