MİT elemanı olduğunu Yalçın
Küçük açıklamıştı, yandaş Yenişafak gazetesinin Ankara Temsilcisi Abdülkadir
Selvi’nin.
Bu yandaşın laflarına
bakalım ne diyor:
“Darbeciler her zaman iki kesimi tehdit
olarak gördü.
1-İrtica bahanesiyle dindarları
2-Bölücülük maskesi altında Kürtleri.”
Yuf be sana devletin
elemanı.
Cümlesinin başına darbeci
kelimesini yazarak kendisinin suçunu ve yalanını hafifletmeye çalışıyor.
Hakaret doğrudan devlete karşı. Devletin elemanı, devlete karşı suç işliyor.
Dindarlık günlerimiz de
oldu, dindar arkadaşlarımız da. Ne bir takibat yapıldığına şahit olduk, ne de
bir arkadaşımızın dindarlığından dolayı alıp götürüldüğünü gördük.
İrtica, bütün devirlerde
devlet için tehlike olduğu gibi, günümüzde de aynı derecede tehlikedir. Böyle
değilse, ne diye 10 saat yaptığınız MGK toplantılarınızda ‘paralel’ adını
taktığınız vaveyla ile kırmızı kitaplara şerhler düşütünüz! Asıl sebep
irticadır. Dindarlık değil.
‘Kürtler’ hiçbir zaman bu
ülkede tehlike unsuru olarak kabul görmemiştir. Yalanınızla yaşayarak,
kalbinizden işleyecek ve kendi kendinize düştüğünüz derin pişmanlıklar içinde
kahrolacaksınız. İftira, ha deyince affedilecek suçlardan değildir çünkü.
Tarihi yanıltmak ve insanlara yalan bilgi vermek ve insanları yalan yollara
saptırmak kolay affedilir suçlardan değildir. Bunun vebalini kendi kendinize
kahrederek ödeyeceksiniz.
Bölücülük de, tıpkı irtica
gibi daima tehlike olagelmiştir. Ve bir bölücü ile, o bölücünün etniğine mensup
hiç kimse karıştırılmaz. Ancak, 80’den sonra bir takım hataların (özellikle dil
ile ilgili) yapıldığı da bir gerçektir. Acelecilik ve çabucak çözüme kavuşmak
isteği bu hatayı doğurmuş ve özellikle bir kısım menfaat gruplarının istekleri
doğrultusunda yöneticilerimiz kandırılmışlardır. Nasıl ki, şimdi sizler
‘paraleller tarafından kandırıldığınızı’ hatta, ‘ne kadar saf olduğunuzu’ filan
söyleyerek aklanıyorsunuz ya, şimdi hayatta olmayanların böyle fütursuzca
suçlanması sizin şanınıza yakışmaktadır. Bu ayıpta size yetmektedir. Bu ayıpla
ömrünüzün sonuna kadar utanç içinde yaşayacaksınız.
Yukarıdaki iki cümle,
dindarları ve Kürtleri devletin aleyhine ayaklandırma ve doğrudan doğruya
devletin niteliklerinden olan özellikle ‘Laiklik’ ilkesinin kaldırılması ve
anayasadan çıkarılmasının istenmesinden başka bir şey değildir.
Böyle sinsice sokulurlar ve
öldürücü darbeyi en zayıf anınızda vururlar.
Yalancılıklarının yanında:
Bu kadar da kalleştirler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder