21 Ekim 2014 Salı

IŞİD, Esaret, İdare ve Terör; Buyurunuz!


Kabiliyet, yapılabileceklerin, yapabilmeye muktedir olunabileceklerin yekûnudur diyebiliriz. IŞİD hakkında daha düne kadar, öfkeli çocuklar, Müslüman çocuklar gibi ılımlı tanımlamalar yapıyorlardı. Onlardan, Sünni Müslüman Türklere asla tehlike gelmeyeceğini filan düşünmüş olmalılar ki, Konsolosluk elemanlarını rahatça teslim olmaya ikna etmişler. Ne de olsa, dürüst, tehlikesiz, Müslüman çocuklar!. Eski Başbakan’ın son günlerdeki bir konuşmasında, “Bir Müslüman, bir Müslümana bunları nasıl yapar” diye sorması, devlet zafiyetini gösteriyordu.

Yazımıza bu şekilde başlamış ve devamı için çalışırken, ummadığımız bir olay gerçekleşti. Musul Konsolosluk görevlilerinin 101 gün süren esaret (bu tanım bize ait değil, Baş Konsolosun tanımıdır) günleri sona erdi. Sınırda teslim edilmişler, oradan Şanlı Urfa’ya, oradan da kahraman hükumet üyeleri ve kahraman AKP yöneticilerince özel uçakla Ankara’ya getirildiler. Televizyonlardan naklet seyrettik. Başbakan bir konuşma yaptı, hiçbir şey anlatmayan bir konuşma, kutuplaşmaya son vereceklerini belirtmelerine rağmen, hala işbirlikçilerden, provaköterlerden bahsettiği (muhalefetin tamamen susmasını istiyorlar anlaşılan) ama rehinelerin IŞİD’e teslim edilmeleri konusunda bir şey söylemedi, kurtarılmalarının pazarlıkla mı, verilen tavizle mi, yoksa bir askeri operasyonla mı alındıkları hakkında da bir şey söylemedi. Sadece konuştu, kahramanlar dedi, alınlarından öptü, çocukları sevdi falan, filan. Bizim merakımız hala yerinde duruyor: niye teslim edildiler, niye üzerinde konuşulmaya yasak getirildi, nasıl kurtarıldılar? Nasılsa bir gün açıklanır.

Olmayanları kabul ettirmekten yana üstlerine yok. Yalana bulaşmış, algı yönlendirme operasyonlarında oldukça ustalaştılar. Operasyon görevlileri pek çok. Bizatihi kendilerinin yaptıkları açıklamaların yanında, görevli gazeteciler ve bürokratları da kullandıkları oluyor. Mesela, yeni Dış İşleri Bakanı Çavuşoğlu şunu söylemiş; “Biz IŞİD’i hep söyledik, müttefikler yeni uyandı”! Allah Allah, ne zaman söylediniz, söylediniz de basın mı yazmadı, yazdıysa biz mi görmedik. Nasıl söylediniz? Bizim bildiğimiz, öfkeli Sünni Müslümanlardan’ bahsettiniz, bu doğru, başka neyi nasıl söylemiştiniz? Suriye Başkanı Esad’ı devirmek için, kurulan bir organizasyon muydu yani, nasıl anlayacağız bu cümleyi?

Bir açıklama da, Tayyip Erdoğan’ın mikrofonu durumunda bulunan, Yeni Şafak Gazetesi Ankara temsilcisi Abdülkadir Selvi tarafından yapıldı. Hürriyet’ten Ahmet Hakan’a verdiği röportajda şu garip açıklamayı yaptı: “Konsolos, Defalarca uyarıldığı, THY uçağı gönderildiği halde tehlikeyi görmedi ve boşaltmadı.” Yani suç tamamıyla Konsolos’un. Nasıl sıyrılıyorlar görüyorsunuz. Askere yapılan tutuklama harekâtını da, cemaatin üzerine ‘kumpas’ kelimesiyle atmışlar, ardından da ‘ne kadar safmışız’ demişlerdi. Bu laflardan sonra ne mi oldu? Cemaatin tüm suçları ve günahları CHP’nin üzerine yıkıldı, şimdi Ana Muhalefet Partisi bunu temizlemeye çalışıyor. Gazeteci Selvi, suçu Baş Konsolosa yüklüyor yüklemesine de, oradaki muhafaza görevini yapan özel kuvvetlere ait görevlilerin silahlarını niçin teslim ettiklerini açıklayamıyor. Zaten konunun ana noktası burasıdır. Koruma görevinde bulunan askerler silahlarını nasıl teslim ederler? Bu yönde kendilerine emir verilmemiş olsaydı, böyle mi davranırlardı?

Şimdi durum değişti, her ne olmuşsa, nasıl olmuşsa olmuştur. Rehineler salimen Türkiye’ye getirilmişlerdir. Bu durum sevindiricidir. Hepsine geçmiş olsun diyoruz. Devletimiz için bir başarı, Milletimiz için de önemli bir durumdur. Yapılan yanlışlar üzerine 3 aydan fazladır rehin tutulmaları, yaşanmamış olsun isterdik. Ne yapalım ki oldu, yaşamış oldukları zor hayatın bitmiş olması önemlidir. Bir daha yaşanmaması dileğimizdir. Bu olayların niye geliştiği, nasıl oluştuğu gelecek zamanlarda çok konuşulacaktır.

Siyasi şov yapmaları idarenin hakkıydı, kabul ediyoruz. Başarı tamamen kendilerine aittir. Hayırlı olsun diyoruz. Ancak şimdiden sonra yapılması gereken, IŞİD belasının bertaraf edilmesidir. Artık, rehine (veya esir) problemi ortadan kalkmıştır. IŞİD’in bir terör örgütü olduğunun açıkça deklare edilmesi gerekmektedir. Bununla kalınmayacak tabi, Türkiye içindeki açık veya gizli örgütlenmeleri dağıtılacak ve adalete teslim edileceklerdir. Irak ve Suriye içindeki güçlerini de kırmak Türkiye’nin görevidir. Madem, yüksek siyaset uygulama yeteneğindeki elemanlarınız vardır, bunu da becerirsiniz.

Mesela, IŞİD ile ilgili yapılan toplantıda alınan kararlara (bildiriye) Türkiye’nin neden imza atmadığı, açıkça anlatılamamıştır. Her ne kadar dünkü zafer görüntüleri göğsümüzü kabartmışsa da, IŞİD’in haber ajansı olarak faaliyet gösteren Takva Haber’in “müzakereler sonunda” serbest bırakılmış olduklarını açıklaması, bize “Ne verildi?” sorusunun sorulması gerektiğini hatırlatıyor. Ayrıca, AKP milletvekili Ş. Tayyar’ın tiwitter hesabından yaptığı “CIA’nın serbest bıraktığı” anlamındaki açıklaması da, savaşın aslında ABD ile olduğunu ve rehinelerin aslında CIA’ya teslim edildiğini mi anlatıyor diye sormadan edemiyoruz. Özet olarak, işler karışık. Sevinme bizim için bitti. Başbakan’ın “aylardır uyumadan rehineleri kurtarmak için çalıştık” demesi bile, bazılarımızın dudaklarında alaylı tebessümler oluşmasına sebep oldu. –ya, ne yapacaktınız. Yan gelip yatacak mıydınız?’ Deme hakkını verdi.

Olayları ve gerçekleri terse çevirme gayretlerinden vaz geçerek, anladık bu konudaki kabiliyetinizi de takdir ediyoruz:

IŞİD terör örgütüdür. Türkiye, büyük bir devlettir. Büyük bir devletin terör örgütlerine nasıl davranacağı bilinmektedir. Türkiye’nin IŞİD ve PKK’ya terör örgütleri gibi davranması zamanı gelmiştir.


Acıyanlar, bir zaman sonra acınacak hale gelirler.

1 yorum:

  1. Yine aynısını yaşayacağız. Bu yalanlara AKP'li güruh alkış tutacak, hindi gibi kabara kabara gezecek. Biz ise, olayların öyle olmadığını anlatmaya çalışırken, rezalete nasıl böyle sahip çıkabildiklerine de şaşıracağız.
    PKK'yi siyasi muhatap almak için kanun çıkarttılar diyorduk. Meğerse bütün teröristleri muhatap almaya kanun çıkartmışlar.
    Hocam, AKP gidip milli bir hükümet gelmeden dediğinizi yapmak mümkün mü?
    İlhan Yalçın:

    YanıtlaSil

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...