IŞİD tarafından esir edilen
TIR şoförleri ağız birliği etmişçesine, IŞİD aleyhine olabilecek bir tek kelime
bile etmediler. Onlara iyi bakmışlar, işkence etmemişler, onlar Allah’ını
Kitabını bilen insanmışlar, hepsi de iyi niyetli kişilermiş, yemeklerini vermişler,
sularını vermişler, kötü söz söylememişler…
Yalnızca TIR’larına el
koymuşlar!.
Ve,
Salıvermişler.
Siz inandınız mı bunlara?
Propaganda taktik ve
tekniklerini ilk olarak öğretiyorlar galiba bu sefillere. Bakar mısınız, yakan,
yıkan, kıran, geçiren, esir eden, bombalayan, yasaklayan.. bu yobazlar ne kadar
iyi insanlarmış?
****
“Komşusu aç iken tok yatan
bizden değildir.” İlahi emirdir.
Muhafazakâr kafa, bu emrin
hükmünden ve sonucundan kurtulmanın yolunu bulmuş:
Köşeyi döndükten sonra,
Levent’e, Bebek’e, Çankaya’ya taşınıyormuş!...
Kafa işte.
Çok değerli akademisyen
Ayhan Eralp şu cümleyi ilave etti: “Sağlam
kafa sağlam vücutta bulunur, dolu beyin dolu mideden geçer.” Teşekkürler
Eralp.
***
Bir daha bayrak
indirilemeyecekmiş, müjdeler olsun.
“8 Haziran’ın hemen ardından
Diyarbakır’da toplanan AKP’nin üst düzey bürokratları çözümü bulmuş. Diyarbakır
Emniyet Müdürlüğü’nün üst düzey yöneticilerinin de katıldığı, bayrak krizinin
çözülmesi ve bundan sonra yaşanmaması için alınması gereken önlemlerin masaya
yatırıldığı toplantıda, “kamu kurumlarına bayrak asmayalım PKK’lılar da
indiremesin” çözümü benimsenmiş.” Ahmet TAKAN.
****
Arslan Bulut’un yazısının
başlığını okuyunca, gülmekten katılayazdım:
“Seçime kadar Türk olmak!”
****
Cengiz Çandar, 10.07.2014
tarihinde şunları söylüyordu:
“Tayyip Erdoğan'ın,
"post-Kemalist" bir Türkiye'de Atatürk'ü gömen bir "ikinci
Atatürk" işlevini yerine getirmek ya da "sultan gibi bir
cumhurbaşkanı" olmak istediğini aklı başında herkes görebiliyor.”
Günaydın Cengiz Çandar,
sanki bugünkü hali bu.
Değil.
İlk günden itibaren
böyleydi. Gözünüz kapalı destekleyip, ülkeyi çözülme eşiğine getirince,
felaketin büyüklüğünü anlayıp bunları söylemek yine iyidir diyelim.
Günaydın Çandar!..
****
Tanrı’yı kandırdığımız
sürece mutlu isek, daha başka bir şey yapmaya gerek yok. Sahtelik hayatımızın
temel argümanı olduğu sürece, kendimiz de bir süre sonra sahte ile aynileşip,
kandırma işlevini devam ettiririz. Sanırım bu durum halimizi en iyi tasvir eden
cümledir. Sahteleşme, sahte yollar ve sahte tanrının, sahte eylemlerle
kandırılması.
Niye kandırma yolunu tercih
ediyoruz? Hakikatin ne olduğundan haberimiz yok da ondan. İbadet diye
sarıldıklarımız, birisinin taklidinden başka bir şey değil. Ne fayda sağlıyorsun?
Sanırım hiç!.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder