21 Ağustos 2014 Perşembe

IŞİD, Türkmenler ve Cumhurbaşkanlığı


IŞİD, Büyük İsrail Projesinde ara durak olan Kürdistan’ın kurulması için kullanılan bir alettir.

Hedef neresiydi?

Musul, Kerkük, Telafer, Tuzhurmatı!...

Buralar nereler?

Türk şehirleri.

Ne diyorlar bize?

Sen Kürdistan’ı kurar, kurdurtur, bekçiliğini yaparsan Irak topraklarında Türkmenlerin yaşama hakkı vardır. Aksi halde buralardan sürülürsünüz.

Tehdit bu.

Bizim cevabımız nedir?

Ne yaparsanız yapın, yeter ki, benim Cumhurbaşkanlığımın önünü kapatmayın.

Durum budur.

Pompalanan İslamofobi yalanlarının kabul ettirilmesi IŞİD’in, Taliban’ın, El-Kaide’nin başarılarına bağlı. Doğrusu işlerini de iyi yapıyorlar. Dünya İslam adına bunların resimlerini görüyor her gün. Bombaladıkları şehirler, katlettikleri masumlar, kan deryasına dönmüş Ortadoğu.

BOP eş başkanının uykuları bölünüyor mudur diye çok düşünmüşümdür. Ne diye bölünsün ki, verilen görevleri yapıyor. Bir yandan da, islamfobi’nin kışkırtılmasına karşı gibi bazı laflar ediyor. Bu ne perhiz, bu ne lahana çorbası derler. Lahana çorbası demişken, BOP eş bakanlığının görevlerinden birisi, Irak’ın Kuzey’inde bir Kürt devletinin kurulmasıdır. Devletin ekonomik kaynakları, Kerkük işgal ettirilerek sağlandı. Kerkük Petrolleri onları ihya edecektir. Ayrıca, İsrail’in petrol ihtiyacı da böylece karşılanmış oldu.

IŞİD’in Musul’u işgali bir faciadır. Türk Konsolosluğu’nun korumaları ve çalışanlarının teslimi bir felakettir. Barzani efendi, güya Işid’e karşı birleşmeyi ve seferberliği öneriyor. Laf olsun, torba dolsun. IŞİD sayesinde Kerkük taraflarınca işgal edilmedi mi? Onlarla birlikte, BOP’un planladığı ve paylaştırdığı gibi, şehirler pay edilmedi mi?

Doç. Dr. Mehmet Seyfettin Erol, Milli Gazete’deki köşesinde 16 ve 19 Haziran tarihli yazılarında, IŞİD’in sadece bir terör örgütü olmadığını, BOP politikalarının uygulanması için oralara sürüldüğünü, Irak’ın yeni bir kargaşaya sürüklenerek, istenilen politikaların uygulamasına geçileceğini vurguladıktan sonra şu satırlarla bitirir yazısını: “Dolayısıyla IŞİD tehdidi, aslında görünenin ve tahmin edilenin çok daha ötesinde yıkıcı bir etkiye sahip. Bu gördüklerimiz, sadece aysbergin görünen yüzü. O yüzden hem ‘uyanık’ hem de fazlasıyla ‘soukkanlı’ ve ‘temkinli’ olmak zorundayız. Aksi halde ‘İslam’ın son kalesi’ ve ‘umudu’ da düşer!”.

Namuslu ilim adamları ve düşünürler tehlikeyi görüyorlar ve gerekli önerileri yapıyorlar. Bize göre yapılacak neler var? Dış İşleri neler planlıyor, Türk Genel Kurmayı gelişmelere nasıl bakıyor? Haberimiz yok.

Hocanın yazısına yorum gönderdim.

1. Öncelikle Musul yolu görünmüştür. Musul’a girilmeli ve şehir tahkim edilerek Türk idaresine tevdi edilmelidir.

2. IŞİD ve benzeri radikal kuvvetlerin, Irak-Suriye bağlantıları kesilmelidir.

3. Musul’a girilmesi ile PKK’nın da hareket kabiliyeti daralacaktır. Çözüm denen saçmalık yeni bir boyut kazanarak, millet ve devletimiz yararına gelişmeler olacaktır.

4. Suriye beklenilmeden huzura kavuşturulmalıdır. Bu da Türkiye politikalarında radikal değişimleri zorunlu kılıyor.

5. Irak’ın üniter yapısının parçalatılmadan ayakta tutulması şimdilik zor gibi görünse de, Türk Silahlı Kuvvetleri bunu başaracak yetenektedir.

6. İran kadar pragmatik olamamak, özellikle Ortadoğu’da oyun kuruculuğu üstlendiğini propaganda eden Türk Dış İşlerinin zaafıdır. Oyun kuruculuk, korkusuzluğu da gerektirir.

7. ‘Son kale’nin kurtarılması, Türklere tarihi bir görev yüklemiştir.

8. Ucuz Fatihanlık değil, akıllı ‘huzur getiriciliği’ düşüncesi ve hedefleri ile başarılamayacak bir politika olamaz.

9. Huzur arayan dünya, Türklerden bunu beklemektedir.

Bunları yazmışız.

Bendeniz hala buradayım. Musul’a girilerek, hem Irak, hem Suriye karmaşası önlenebilir ve ayrıca, PKK belasının sonu getirilebilir.

Hükumet yetkililerine duyururuz, ‘oyun kuruculuğu’ böyle olur.

Cumhurbaşkanı seçilebilmek için, PKK’ya, IŞİD’e, Kuzey Irak’a taviz vermekle, sen kendini, oyun dışına atarsın.

Allah akıl-fikir versin.


(İlk yayınlanış haberiniz.com.tr 11.07.2014)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...