Sorgusuz sualsiz Tayyip
destekçisi zavallı Star Yazarı; “Irak
Bölünsün” diyor. Söylemiştim size, bunlar gemi azıya
almışlar, salla pati gidiyorlar diye.
Irak’ın bölünmesini
istemek, Türkiye’nin parçalanmasını istemekle eşdeğerdir. Türkiye’nin âli
menfaatleri Irak’ın üniter yapısının ayakta kalmasını gerektirir.
Büyük Ortadoğu Projesi
politikalarının isteği elbette Irak’ın bölünmesi olacaktır. Amaçları bu değil
miydi? İslam ülkelerinden 22 sinin sınırlarının değiştirileceğini söylemişlerdi
zamanında. Duymamış olabiliriz.
Şimdi, sözde ‘İttihadı
İslam’ fikrinin savunuculuğunu yapan bir bahtsız, Irak’ı bölmenin peşinde.
Neo-Conların politikası
budur işte.
Gazetesine bakın, mesela
Ekmeleddin ihsanoğlu’nu Neo-Conların teklif ettiğini filan yazıyorlar. Asıl
Neo-Conlar kendileri. Onların politikalarını utanmadan yüksek sesle
dillendirebiliyorlar.
Zavallı kafa!..
****
Kim ne derse desin,
AKP ve Tayyip Erdoğan, ABD
ve Neo-Conların en büyük başarısıdır. Bu görmezden gelinemez.
Şuna Bakar mısınız;
Yalan yanlış olsa bile
söyledikleri olduğu gibi kabul görüyor, dün söylediğinin tam aksini bugün
söylemesine rağmen milyonlar alkışlıyor, bir adım önce söylediğinin yanlış olduğunu
şimdiki söylemi kendisini yalanlamasına rağmen hala desteği yüzde elli…
Bu inanılır gibi değil,
olacak bir şey değil. Ama işte geldi başımıza.
Gerçekten çok başarılı
Neo-Conlar. Onların İngilizceyle söylediklerini adam Türkçeye çevirip
konuşuyor, alkışlıyoruz, onların Müslümana olan kinlerini adam terse çevirip
Atelere, hıristiyanlara.. Söylüyor(muş) gibi yapıyor alkışlıyoruz…
Böyle şey olmaz.
Ama oldu, oluyor.
Nasıl olur?
Haydi, sosyologlar,
psikologlar, bakkallar, manavlar, kasaplar haydi sırasında mangalda kül
bırakmazsınız, çözün bu problemi, çözün: bu nasıl oluyor?
Şimdi, yandaşlar bu
lafların ardına: sen diyecekler, milletle! Birlik olamıyorsun, sen yabancısın,
sen milletin ne istediğini anlamıyorsun gibi ipe sapa gelmez laflar
söyleyecekler. Bunların bir önemi yok, bu bahtsızlar projenin ‘söyleyin’
dediklerinden başka bir laf etmiyorlar, onlar kullanılanlar. Benim derdim
onların hakaretleri değil.
Söyler misiniz;
Nasıl oluyor? Nasıl oluyor
da, yalana, talana, hırsızlığa, dolana, iflas etmeye, borçlanmaya, asgari
ücrete, lüzumsuz kanunlara, bin kere değiştirilen ihale kanununa, istenmeyen
kararlara…
Neden, neden, neden karşı
çıkılmıyor?
Benim anlamadığım budur.
Mantıklı bir açıklama bulamadım. Bilenlerden rica ediyorum.
****
Kafamızın içinde tanımadığımız,
kim olduğunu bilmediğimiz birisi mi dolaşıyor? Zannettiğimiz gibi o kişi bize
yabancı mı? Kararlarımızı alan kim? Niye kendimizden ayrı bir varlık gibi
algılıyoruz? Bir de şu var, bizim adımıza karar veren bizi bizden iyi tanıyor.
Ne isteyeceğimizi, nasıl giyineceğimizi, hangi yemekleri yememiz gerektiğini
bizden iyi biliyor.
Yoksa O, ‘Ben’ miyim?
****
IŞİD denen sürüden yeni bir
tehdit gelmiş:
- Kabe’yi yıkacaklarmış!.
Dini bütün, AKP’li
Müslümanlardan bir eleştiri, bir karşı tehdit geldi mi? Merak içindeyim.
****
Ve Cumhurbaşkanlığı
adaylığı açıklandı.
İlk işi, uzun bir dua.
Bu propagandaya dayanmak ve
ona karşı siyasi terminoloji ile mücadele etmek mümkün değildir.
İnsanımız dindardır, manevi
kavramların kullanılması aklını başından alıyor. Söylenilenin din içerikli
laflar olması kandırılması kâfidir.
Ne yaparsanız yapın. Dinin
kullanıldığı, maneviyatın kelamlarının kullanıldığı siyasi propagandaya karşı
mağlubiyet görünür. Bu itibarla insanımızın uyanması, doğruyu-yanlıştan
ayırması, riyayı hakikatten seçebilmesi gerekir.
Bunun için yapılması
gereken ise,
Başa dönüp, yeniden bir
milli eğitimle, damarlarına asil kan pompalanmasıdır.
Durum bu.
****
Darbeci’nin ilk yapacağı
iş, kendisini koruyacak yasaların çıkarılmasıdır. Bu eksik akılla, aceleyle
yapılan bir kargaşadır. Hiçbir işe yaramaz.
Evren’in Anayasa’ya koyduğu
koruma maddesinin hiçbir işe yaramadığı 30 sene sonra anlaşıldı, üstelik bu
anlaşıldığında iktidarda bulunanlar, yaptıkları yanlışlardan sorumsuzluk
yasalarını çıkarmaları nasıl bir gaflettir. Hayır, gaflet değil: delalettir,
ihanettir.
****
Nice günler yaşıyoruz:
Yandaş ve merkez medya
nasıl da âlâ-yı vâlâ ile vermişti haberi:
“isminde Kürdistan kelimesi
olan partiye izin verildi”
Yalanmış, yanlışmış.
Eminim, Kürtçü B. Atalay’ın
bir saptırması olmuştur. Böyle bir haber nasıl yapılabilir?
Meğer;
Yargıtay Başsavcılığı:
“Kürdistan” kelimesini
çıkarmaları için ihtar yazısı yazmış.
Buyurun, medya ahlakı!...
Utanmazlar!
****
Bizim Vedat; “Nitekim Ergenekon,
Sarıkız, Ayışığı, Balyoz gibi cunta ve darbe girişimlerinin tasfiye
edilmesiyle beraber Türk Ordusu’nun “askeri fonksiyonları ön plana
çıkmış” olduğu söylenebilir. “
Demiş!.
Hiçte güleceğim yoktu.
Ya, Vedat sen gerçekten
inanarak bunları yazdın mı, yoksa birileriyle dalga mı geçiyorsun.
Daha ne olsun be Vedat,
Askeri alan içerisinde
uğruna ölümü kabul ederek yemin ettikleri bayrak gönderden indiriliyor,
korumayla görevlendirilen askerler bir tek bile silah atmadan silahlarını,
kendilerini ve koruyacakları kişileri teslim ediyorlar, PKK militanları
şehirlerin içine, askerlerin bulundu alanların önüne gelip, kurşunlamalar
yapıyorlar, senin ’askeri fonksiyonları ön plana çıkan’ askerlerin beton
duvarların ardına saklanıyorlar.
Bu mudur yani be arkadaş,
bu mudur?
Sen kafayı mı yedin Vedat
Bilgin, sen kafayı mı yedin.
Vah, vah, vah ki vah!...
Benim arkadaşım ne hallere
gelmiş? Vah.
****
Güya CHP’yi eleştiriyor
bizim Vedat, oysa eleştirdiği Atatürk.
Yazısındaki CHP’leri
çıkarın, yerine Atatürk yazın bakın neler oluyor.
Yapma Vedat, yapma. Bir kere
daha benzeri ile karşılaşırsam, hava sıcaklığının eksilerdeki Beytepe
sohbetlerinin tamamını haram edeceğim.
Yapma kardeş, yapma.
AKP nasıl ve niye girdi
Türkiye’ye bilmiyor musun?
Misyonu neydi, bilmiyor
musun?
Söyleyelim. Verilen
talimat: Atatürk düşüncesini, sevgisini, milletin dimağından silmek. Yalnız
Atatürk mü? Hayır, Atatürk ve milletin sinesinde bulunan saf İslam inancı ve
Muhammedi Şuur’un bertaraf edilmesi.
Şimdi kimlerle aşık
attığını var kendin hesap et.
Yazıklar olsun Vedat…
****
Erdoğan’ın yalakaları,
Erdoğan isminin açıklandığı anda seçimin bittiğini ve Erdoğan’ın açık ara
birinci olduğunu pompalıyorlar.
Bunun sebebi şudur.
Malumunuz, CHP’de adaylarından memnun olmayan bir kitle var, parti içinden
olmasa da MHP tabanından da adaya rahatsızlık bildirenler mevcut. İşte bunların
güçlerinin, AKP’ye dolayısıyla Erdoğan’a aktarılması çalışması yapıyorlar.
Nasılsa Erdoğan açık ara seçiliyor, ben de bu adayı istemiyorum, o halde
oylamaya katılmayayım düşüncesini yaymak istiyorlar. Oy vermeye gitmemekle,
Erdoğan’a oy vermenin arasında bir fark yok.
Erdoğan’ın 12 yıllık
icraatından memnun olanlar, çözülme sürecini destekleyenler, Irak’ın
parçalanmasına göz yumanlar, Suriye’de İsrail uzantılı devletçiliklerin
kurulmasını talep edenler, Mısır’da ayrı bir İsrail tesirli devletin
kurulmasından yana olanlar, 12 Aralık benzeri soruşturma konularından
rahatsızlık duymayanlar, TÜRGEV soygunculuğunun İslami olduğuna inanalar…
Varın,
Ya oyunuzu Tayyip Bey’e
verin, ya da varın yazlığınızda keyif çatın.
****
IŞİD’in Türk TIR
şoförlerini serbest bıraktığı ve Mahmur’a doğru yola çıktıkları haberleri
geliyor.
İyi bir seçim propagandası
olacaktır. Başbakan olarak seçime katılan Erdoğan, Kasımpaşalı tavırlı
yürüyüşüyle havaalanında apronda karşılasın, kameralar çalışsın. İyi bir
fırsattır.
Şoförleri arkasına alarak
bir de basın toplantısı düzenlesin. Burunları bile kanamadan IŞİD’in ellerinden
kurtardıklarını filan anlatsın. Bu fırsatı kaçırmasın.
Biz tavsiye makamındayız,
artık kendisi bilir.
****
Anahtar cümle şu:
“Zafer sadece ve sadece Allah’ındır...”
Manası çok açık:
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları oy verecek...
Erdoğan kazandığı takdirde bu, “Allah’ın zaferi” olacak...
Peki ya başka biri kazanırsa...
Bu da “Allah’ın hezimeti mi” olacak...
Dünya demokrasi tarihinde, sandıktan çıkacak sonucun
“Allah’ın zaferi veya hezimeti” olarak nitelenebileceği ilk seçimi
yaşayacağız...
Erdoğan’a oy vermeyecek her kişi, daha şimdiden “kâfir” ilan edilmiş durumda.
Yani bu ülkede şu an, ramazan ayı dolayısıyla oruç tutan, namaz kılan milyonlarca kâfir yaşıyor...
Ertuğrul Özkök 3.7.14
****
Ekranlarda izledim, müthiş
bir karizma. Salon son derece düzenli, herkesin oturacağı yer belli, en ufak
bir kargaşa yok.
Bu bile siyasi bir ruhun,
disiplinli bir siyasi hareketin göstergesi.
Salonda tek müzik ve tek slogan var: “Re-cep Tay-yip Er-do-ğan!”
Salonda tek müzik ve tek slogan var: “Re-cep Tay-yip Er-do-ğan!”
Taha Akyol 3.7.14
O günlere yetişmedim ama,
kitaplardan, dergilerden, hatıratlardan okudum.
Taha Akyol’un anlattığı
manzara, Hitler’in konuşma yaptığı salonlara benziyor.
Suat Canbek :
YanıtlaSilFiravun ve kodamanlarının kendilerine kötülük etmelerinden korktukları için, kavmi arasından bir gençlik grubu dışında hiç kimse Mûsa'ya inanmadı. Çünkü Firavun, o toprakta gerçekten çok üstündü ve gerçekten sınır tanımaz azgınlardan biriydi. - Yunus/83