Yıkıcı sel felaketinden
sonra, dağlardan sürüklenip gelen kütükler denizin üstünde rastgele yüzerler. Deniz
hırçın dalgalarıyla kütükleri kıyıya sürükler.
Artık, kütük yağması
vardır.
Ahali, bulabildiği taşıma
araçlarıyla sahilde kütük yağmalamaya çıkarlar. Şanslı olanlar bir yıllık
yakacağını birkaç saatlik çalışmayla toplarlar.
O kütükten bu kütüğe
koşarkenki hallerini inceleyecek olursanız.
Belki de, geçici bir
hastalığın izlerini hemen hepsinde görürsünüz.
Gördüğü kütüğe doğru hamle
yapacak, koşacak ve o kütüğe doğru koşmakta olan diğerinden evvel arabasına
atacak.
Ne korkunç bir yarıştır.
Ha..
Tedavisi imkânsız bir
derttir tutuldukları.
Ama;
Kışın soğuk zamanlarında
sobanın çatırdayışını şimdiden duymak da hastalığı unutturur ve zevklerin
zirvesini yaşatır.
Hırs, hastalıkların en
berbatıdır. Lakin bu derde tutulan hastalığının farkında olmaz.
Etrafınıza bir iyice bakın.
Yüksek makamlara doğru,
Nasıl da birbirlerini yiyorlar!...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder