17 Mayıs 2014 Cumartesi

Mısır, 529 İdam Kararı, Dış Politika ve Türk;


Çoktandır, Mısır’da verilen idam cezalarıyla ilgili bir şeyler söylemek istiyordum. Fırsat bulamadım. Gün bugünmüş.

İhvan-ı Müslimin örgütü İngiliz politikaları doğrultusunda kurulmuştu, sonraları ABD, örgütü ele alıp, ekonomik finansını ve lojistiğini de temin ederek çıkarları doğrultusunda kullandı. Mısır’da iç dinamiklerin tetiklediği ve yılların diktatörüne karşı bir halk ayaklanması yaşandı, ayaklananların çoğunluğu idareye karşı tepkili fakat örgütlü değildi. Eylemlere katılan ve hatta katılanları yönlendiren örgütlü yapı sadece Müslüman Kardeşler (İhvan) örgütüydü. Hüsnü Mübarek’in devrilmesi sırasında da ABD’nin kullandığı örgüt buydu. İhvan’ın kurucusu Hasan El Benna’nın torununun Oxford mezunu olduğunu söylersek herhalde bir şeyler anlatır. Mısır Başkan’ının devrilmesi sırasında halkı harekete geçiren grupların başında, ABD istihbaratının yetiştirmesi İhvan üyelerinin bulunduğu gizli değildir. Hatta olaylar öncesi ve sonrasında örgüt yöneticilerinin ABD başkanı Obama ile görüştükleri bile söylenilmiştir. İlginçtir, Mübarek’e karşı yapılan halk ayaklanmasında! Başı çeken İhvan’ın ABD’ye ve dayatmalarına karşı olduğuna dair bir cümlelerini bile duyamadık. Kullanıldı ve yaptırmak istedikleri işleri bitince de kenara atıldılar. Her ne kadar silaha bulaşmadı iddiaları olsa da (özellikle Türkiye’de), Ortadoğu uzmanı sıfatıyla tanınan Hüsnü Mahalli’nin bildirdiğine göre “Müslüman Kardeşler Mursi’yi deviren darbe sonrasında eylem ve saldırılarına devam etti, ediyor. Bu saldırılarda 500 kadar güvenlik görevlisi öldürüldü.” (Yurt,11 Nisan 2014) diyor. Verilen idam kararları da anlaşılan bu cinayetler üzerine oturuyor.

Arap Baharı denilen olaylarının patlak vermesinden önce Türkiye Başbakanı’nın büyük bir özgüven içinde söylediği bir söz vardır: “Biz bize yeteriz”. Tunus’ta meydana gelen halk hareketleri bu sözden sonra başlamıştır. Bir tesadüf olarak değerlendirebiliriz, fakat bizim inancımız odur ki, tesadüf değil, BOP uygulamalarının bir uzantısıdır. Birisi başını kaldırmadan, diğeri onun başını indirmeye kalkışmaz. Biz bize yeteriz lafının özeti, Osmanlı İmparatorluğunun canlandırılmasıdır aynı zamanda, başka deyişle ‘Yeni Osmanlı’.

Tunus hareketlenmesi akabinde diğer Arap ülkelerinde de telaş başladı, ‘acaba bizde de olur mu’? Niye başladı? Çünkü devleti olduğu gibi kendilerinin hizmetine sokmuşlar, halkın gelirlerine el koymuşlar, ille de ben, ille de ben! Anlayışındaki dikta idarelerinin de başına gelmesi muhtemeldir de ondan. (özel not: Türkiye’deki Gezi Eylemlerinde iktidarın telaşlanması gibi).

Yine ilginçtir ki, Türkiye Başbakanı Mısır seyahatinde ‘Laiklik’ üzerinde durur. Kendi ülkesinde asla ağzına almadığı ve hatta karşı olduğuna dair çeşitli konuşmalarının olduğu laiklik. Sanki, Batı’ya, ABD’ye mesaj verir gibi. Başbakan’ın laiklik söylemi Mısır’da kendi taraftarları (İhvan) arasında karşılık bulmadığı gibi, karşı fikirlerle laiklik karşıtı söylemlerle karşılaştı. Lakin dış çevreler laiklik nutkunun bir oyun hamlesi olduğunu düşünmüş olmaları lazım gelir ki, Mısır’ın laikleşmesi üzerinde hiç durulmadı. Ne İhvan ne de sonradan darbe ile gelenler laiklik hakkında olması gereken politik vurgulamalarda bulunmadılar, fakat ABD ve Batı Türkiye’den kendilerine karşı bir tehlikenin geldiğini, artık Türklerin büyümek (emperyal) istediklerini filan düşünmeye başladılar.

Tam bu sırada, Suriye hadiseleri patlak verdi. BOP eş başkanı olarak inisiyatif bizde idi. Üç aya kadar zalim Esed’in gideceği tahmini üzerine politika geliştirildi. Olmadı. Eş başkana ümidi bağlayanlar başarısızlıkla karşılaşınca, helikopter, uçak düşürmeler, Türkiye tarafına doğru bomba atışları, Türkiye sınır kapısında tedhiş hareketi uygulaması gibi pek çok provokatif eylemler denediler. Şükür ki, Türk halkı bu kışkırtmalara gelmedi, soğukkanlılığını koruyarak sağduyusunu kaybetmedi. Halkın dirayeti idarecilerini de bir bakıma uyandırdı. Her ne kadar söylem de düşmanlık gösterileri yapsalar da asla eyleme geçemediler.

Olaylar tamamıyla Türkiye ve ABD-Batı arasında gelişmekteydi. Olaylar tamamen Türkiye Batı, Türkler ve Haçlılar savaşıydı. Algı buydu. Aslında istenen de buydu. Mısır için laiklik piyonunu süren Türkiye’ye karşı, Suriye’de karışıklığın devamını isteyen bir karşı güç vardı. Karışıklığın sürmesi için ise yine Türkiye’nin devrede olması, muhalifleri beslemesi gerekiyordu. Ne de olsa sınır komşusu olarak, birinci dereceden tehlikeli bölgede yaşayanlar Türklerdi, hem de Suriye de yaşayan pek çok Türk vardı.

Dış politika oyunları böyle bir şeydir. Satrançtan maksat şahı yemektir. Şah, dış politika oyununda hedef ülkenin bütünüdür.

Şimdi karşımıza Mısır’da 529 kişinin idamını çıkarttılar. Bu taş öyle böyle değil, çok önemli bir hamle. Bu hamle ile bize, -‘siz artık ölüsünüz, ne Ortadoğu’da, ne Avrupa’da, ne de Asya’da hiçbir yerde yoksunuz’ demek istiyorlar. Canlandırmak istediğiniz Osmanlı’da zaten yüz yıl evvel toprağa gömüldü, biraz daha ısrar edersiniz, siz hepiniz ölürsünüz demek istiyorlar.

Mahalli idareler seçimlerinde ortaya konan uygulamalar, Cumhurbaşkanlığı seçimleri için ileri sürülen piyonlar hep bu yönde kullanılacaktır.


Amaç, Türk’ü boğmak ve dünya üzerindeki etkinliğini bitirmek.

3 yorum:

  1. TC Necati Polat:

    Tayyip bunları hazırladı ve o düşünsün. Asılacaklar güçlerini ondan almışlar, o bir miting ile bu günleri hazırlamıştı.

    Hele MHP bu konuda hiç laf etmesin, yoksa Tayyip diline dolar ve IRK'çılık hortladı diye propaganda yapar. Ona koz vermemek gerekir. Zaten konuşmadığı halde yeteri kadar liderleri fırçalamıyor mu?

    YanıtlaSil
  2. TC Mehmet Kahraman :

    EY RABIACILAR NERDESINIZ SECIM BITTI KEFENINIZDEMI GITTI NEREYE EL ATTIYSANIZ KAN VE GOZYASI BIRAKTINIZ SECIMLIK MUSLUMANLAR BUNUN VEBALI BUYUK OLUR.

    YanıtlaSil
  3. Şaban Çağlar :
    idama hayır

    YanıtlaSil

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...