Danıştay’ın kuruluş gününde
yapılan konuşmalarda bir şey oldu.
Barolar Birliği Başkanı
Metin Feyzioğlu konuşmasında, Van’daki deprem evleri ve sahiplerine dağıtılan evlerin hakkında bir-iki söz etti. Vay..
sen misin siyasi konuşan. Vay geldi başına.
Sayın Başbakan, “edepsiz, yalan söylüyorsun” diyerek
hakaret etti.
Peki, durum neydi ve
Başbakanı sinirlendiren gerçekte neydi?
Doğal felaket gelir ve
yıkar gider. Geride kalanlar tamiratı ile uğraşır. Devlette bunlardan
birisidir. Van’ı vuran depremden sonra da devletimiz bu işe girişti ve yıkılan
evlerin yerine yenileri yapıldı. Evleri yıkılanlara yeni yapılanlardan evler
verildi. Kiracılara ise kalan evler kura yoluyla dağıtıldı!.. işte sorun
burada.
23 Ekim 2013 tarihli
Milliyet gazetesinde Damla Yur’un bildirdiği habere eğilelim.
“İki depremle sarsılan Van’da aradan geçen iki yıla rağmen yaralar tam
olarak sarılmamış. Kentin hemen hemen her caddesinde yıkılmış ve onarımı süren
binalar depremin izini taşıyor. Herkesin dilinde deprem var. Yıkımın en büyük
mağdurları ise 20 metre karelik konteynerlerde yaşamak zorunda olan 160 aile.”
Evet, Başbakan’ı
sinirlendiren, Barolar Birliği Başkanı’nın uzun konuşması değil, temas ettiği
konudur.
Evet soralım bu 160 kişi
kimlerdir?
Sakın,
Türkler olmasın.
Evet.
Vücut kimyasının
bozulmasına sebep bu olmasın?
Özellikle ev verilmeyen
Türkler olmasın. Hatta kur’a dışı bırakılan Türkler.
Ve Başbakan’ın dengesini
bozan bu ifşaat olmasın?
Ayırımcılık yapıldığı,
ayrıcalıklı davranıldığı olmasın?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder