Kâinat stabil değildir,
daima hareket halinde, daima iyiye, güzele doğru değişim, gelişim halindedir.
Sıfatlar İsimlerinin şekle, renge bürünmüş halidir. Kâinat sıfatların
terkibinden başkası değildir. ‘İsmin sahibini’ tanımak ve anlamak için,
sıfatlarının olağanüstü görünümünden, sonsuz derinliğinden, neş-vü nema eden
isimlerinin bilinmesi ve dünyaya bir süreliğine gönderdiği kullarının bu
isimleri öğrenmesi, bilmesi ve kendinde İsimlerin, açığa çıkarıp yaşanması
gerekliliği vardır. Eğitim, öğretim bunun içindir. Yapılmasını emrettikleri,
yapılmamasını istedikleri de bu kabil tahsil ve tedrisatı içindedir.
Nasıl olacak?
Öncelikle, daima hareket
halindeki kâinata uyum halinde olarak, durumumuzu korumayı terk ederek, hareket
haline geçmeliyiz. Anlaşılıyor ki, yola çıkış söz konusudur, yeni bir yola.
Yol, daima ikiye
ayırılacaktır.
- Hatırlatanlar
- Unutturanlar
1 numaralı yolu tercih
edersen, sıkıntılıdır, karmaşıktır, yol çakıllıdır, dağları fazladır, yarlar
geçersin, seni yoldan alıkoyacak milyonlarca düzen vardır…
2 numaralı yolu tercih
edersen, yol düzdür, her şeyin lezzeti farklıdır, oyun imkânları, tat imkânları
türlü türlüdür. Renkli günler ve geceler seni bekler…
Yol aha anlatılan gibi.
Var artık, hangisini tercih
edersen et.
İlle de fikrimizi soracak
olursanız, bir numaralı yolun tercih edilmesini tavsiye ederiz. Kolay,
zahmetsiz ve albenisi kuvvetli yolların asıl tehlikelerle dolu olduğunu bilmek
lazımdır.
Bitkiler ve çiçekleri de
böyledir. Nerede mat renkli, dikenli, albenisi olmayan bitki varsa, can
onlardadır. Çeşitli renkli, parlak ve cazibesi olan bitkiler ve çiçekleri,
reklamları kuvvetli ama ürünleri zayıf olan firmaların yaptığı gibidir.
Yaklaşmamak, uzak durmak en iyisidir. Zehir, gösterişli bakışının ardına gizlenmiştir.
“İşaretlerimiz hakkında uygunsuz konuşmalara dalanları gördüğünde,
başka bir konuya geçene kadar, onlardan yüz çevir… Eğer şeytan sana unutturur
ise, fark ettiğin zaman zâlimler topluluğu ile beraber oturma.”
(En’am/68)
Hakikatini unutuş, araya
girenlerin unutturmasıyla olabilir. Araya giren tanımını, seni O’ndan
uzaklaştıran her şey olarak anla. Mesela, onun-bunun dedikodusunu yapmak çok
tatlıdır, söyleyene de dinleyene de zevk verir, geçici bir zevktir bu.
Aldatıcıdır. Gıybet anında ise, Allah’tan uzaklaşılır. Unutulur. Hakikatten
uzak düşülür. Dünya zevklerinin tamamı böyledir. Bu yüzden, ‘doymadan kalkın’
buyurulur. Aç kal demek değildir. Tıka basa dolarsa mide, rahatsızlanma da
vardır sonunda. Yeteri kadar, gereği kadar, ihtiyacı kadar yemek edeptendir.
Fazlası unutturanlardandır. Aklı çalışamaz hale getirir, Hakk’tan uzaklaştırır.
Bir de hatırlatanlar
vardır. Her hareketlerinden, her sözlerinden, her yaptıkları veya
yapmadıklarından verdikleri işaret, bildirdikleri bilgi, gösterdikleri resimlerle
hatırlatırlar.
“Yemin olsun ki, size, içinde zikriniz olan (hakikatinizi
hatırlatan) BİLGİ inzâl ettik! Aklınız
almıyor mu?” (Enbiya/10)
Güzelliklerden bazılarını
şöylece sıralayabiliriz: Aşk, tevâzu, huzur, anlayış, sarış, affedicilik,
merhamet, irâde, vefâ, güzel bakış, asâlet, zariflik, bilgelik, modernlik,
güncellik, hoşgörü, her şeyi ve herkesi içine alan sonsuz sevgi…
Yolunuz güzelliklerle
dolsun, Sevgi Sultanları yoldaşınız olsun.
“Seni yoldan alıkoyan, geri bırakan söz, ister küfür olsun, ister iman;
Seni dosttan uzaklaştıran, ister çirkin olsun, ister güzel”
(Hz. Mevlâna)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder