19 Mart 2014 Çarşamba

Kırım, Ukrayna ve Millilik


Almanya liderliğinde ve ABD’nin desteğinde (ve planlamasıyla) uygulanan, Avrupa Birliği’nin Ukrayna politikaları Rus tankına tosladı.

Ekonomik verimliliğini yitirmiş, ihtiyarlamış insanlarının iş-gücünden düştüğü Avrupa yeni kapılar, yeni imkânlar aramak peşindedir. Türkiye’yi düşürdükleri gibi, Ukrayna’yı da aynı tuzağa düşürmek istediler. Gümrük Birliği sözleşmesini dayattılar. Ukrayna idaresi imzalamadı ve çok iyi bildikleri halk ayaklandırması yöntemini hayata geçirdiler. Oyuncular Avrupa Birliği adına sahnede olmalarına karşılık, perde ABD’nin isteği ile açılıp kapanıyordu. Çıkartılan kargaşa sonucu, hükümeti düşürdüler. Cumhurbaşkanı’nı istifaya zorladılar. Yüzlerce kişinin ölümüne sebep oldular. Ukrayna’nın verimli toprakları ve fakir halkının işgücünden istifade etmek gayesiyle. Küresel çetelerin acımasız oyunu. Başkentten başlattıkları olaylar, Kırım’a kadar uzandı.

BOP planlamalarıyla Arap ülkelerinde oynan oyunun bir benzeri sahnelendi. Yıkım ve kan dökülmesi de oyunun bölümlerinden. Aslında bölge, renkli devrimlere 2000’li yıllardan aşina. Ukrayna ve Gürcistan’da denenen ve başlangıçta başarılı olan ‘renkli devrimler’ oyunu, yıllar sonra bozulunca yeni bir alternatif olarak ve özellikle Karadeniz hâkimiyeti hedefine varılabilmek için, Ukrayna bir kez daha seçilmişti.

Hesap edilemeyen veya önemsenmeyen bir güç vardı Rusya. Ukrayna halkının önemli bir bölümü Rusça konuşan ve Rusya’ya tabi olmaya can atan topluluktu. Tıpkı, Irak’ta bulunan Türkmenler gibi. Rusya bizim yaptığımıza benzer uzak durmadı, Türkmenlerin başına gelenleri uzaktan izlediğimiz gibi izlemedi ve halkının selameti ve can güvenliği için girdi önce Kırım’a ve sonra Ukrayna içlerine doğru. Batı ve ABD işbirliği ile kurulan oyun 48 saat içinde bozuldu.

Bu, ABD ve Avrupalı dostlarının son yılda uğradığı ikinci yenilgiydi. Suriye ve Ukrayna’da Rusya galibiyeti tüm dış politika idarelerinde konuşulmaya başlanıldı. Çizilen karizmasını düzeltmek için ABD, Rusya’nın da dahil olduğu küresel lobilerden atılmasını konuşmaya başladı. Buna karşılık Rusya politik cevaplarını verdi ve ABD Dış İşleri Bakanı ağzıyla yapılan tehdit, söylenildiği ile kaldı.

Hatıralarımızda kötü ve hatırlamak istemediğimiz acıklı resimler saklı Kırım hakkında. İlki Küçük Kaynarca Antlaşmasıyla Osmanlı’nın elinden çıkışı (aslında bu antlaşma Osmanlı’nın yıkılışının ilk resmi belgesidir). “Neticede 21 Temmuz 1774’te imzalanan Küçük Kaynarca antlaşması devletin Karlofça Antlaşması’ndan sonra imzalamak zorunda kaldığı en ağır antlaşmadır. Bu antlaşma toprak kayıpları bakımından çok büyük olmamakla birlikte hukuk, ticaret ve diplomasi alanında Osmanlı tarihinin en ağır belgesidir.” (XVIII.Yüzyıl: Islahat, Değişim ve Diplomasi dönemi, Doç. Dr. Mehmet Alaaddin Yalçınkaya)

İkincisi ve en kötüsü ise, özellikle Stalin tarafından 1944 yılında Kırım Tatar Türklerinin hemen tamamının bir gece içinde uzak yerlere sürülmesi ve yurtlarına yerlerine Rusların yerleştirilmesidir. 100 bin civarında Kırımlı’nın öldüğü bilinen bu zulümden sonra, Kırım Türkleri tekrar anavatanlarına dönmenin yollarını aradılar ve bu hedeflerini hep canlı tuttular. 1989 Sovyetler Birliği’nin yıkılmasının ardından, Ukrayna’ya geçen özerk Kırım idaresi zorla göç ettirilen Türklerin vatanlarına dönmesine göz yumdu (Tabi bu zamana gelene değin özgürlük mücadelesi ve vatana dönüş çalışmaları hiç hız kesmedi) . Evet, tersine göçler oldu. Lakin dönebilenler ancak bir avuç kadardı. Kırım’da oturacak ne yerleri vardı, ne de kendilerine tanınan bir imkân olmuştu. Bu sebeple, dönebilenler şehrin dışında kendilerine çadır kentler kurdular ve buraları yaşama alanı yaptılar. An itibariyle Kırım nüfusunun ancak %12’sini Türkler oluşturmaktadır.

İşte, Ortadoğu’dan sonra Karadeniz’de de iç isyanlar çıkartarak, yandaşlarını (devşirdikleri) yönetime getirip, Ukrayna ve dolayısıyla Karadeniz’i sömürge yapmak isteyen Batılı güçler; Rusya’nın: “Ukrayna’da bulunan Rus vatandaşlarının hayatlarına ve sağlıklarına oluşan tehditleri gündeme getirerek ve Rusça konuşan halkı koruma ve kollama hakkının da bulunduğunu” ileri sürerek, Kırım’a, oradan da Ukrayna içlerine doğru girmeyi sürdürmüştür.

Türkiye Dış Politikası bu hengâmede Batı’nın yanında durduğunu belirtebilmek adına sadece: “Ukrayna’nın toprak bütünlüğünden yana olduğumuzu” bildirmiştir. Devlerin savaşını izlerken, aslında bizim yapabileceğimiz de pek fazla bir şey yok gibi gözüküyor. Bizimkiler toprak bütünlüğünden bahsedince akla ister istemez Irak geliyor. Orası içinde benzer bir politikamız vardı, Irak’ta neredeyse 4. Devlet kurulmak üzere, Sudan için aynı lafları söyledik fakat ikiye bölünmeden kurtaramadık, Libya için benzer politikayı sürdürmek istedik onlarca aşiretin kurtarılmış bölgeleri haline geldi, Suriye’den bahse lüzum yok, şimdi durup Ukrayna’yı izleyeceğiz bakalım neler olur?

Problem de girift. Kırım Ukrayna’da kalsa (toprak bütünlüğü) ve Rusya çekilse Avrupa -Batı- çöreklenecek, Kırım bağımsızlığı seçse Rusya çökecek, gel de çık işin içinden. Bu giriftlik ve bilinememezlik içinde sırf Batı yanlısı olmak adına, ne Ukrayna-Rusya geleceğinden ne de Kırım Türkleri’nin geleceklerinden tavizler verilmeden akıllıca bir politika izlenilmelidir. Karadeniz, Boğazlar, Marmara Denizi, Ege Denizi gibi çok önemli politik araçlar kullanılarak, milletimizin ve devletimizin bekasına zarar verilemeden bu problemin içinden çıkılmalıdır.

Ustalık, böyle günlerde belli olur…

(06.03.2014 tarihinde haberiniz.com.tr de yayınlanmıştır.)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...