Bu kadar mı iş bilmez
olunur, bu kadar mı ben yaparım, ben yaptım oldu gibi ancak bir cahilin,
tecrübe edineceği cinsten yapılır işler?
Anlatılan nedir? TIRlar,
her ne ise yükü, yüklenmiş ve MİT memurları kontrolünde bir yerlere(!) gidiyor.
Tabi ki gidecek, elbette devletimiz istihbarat elemanlarıyla, istediği yükü
istediği yere (memlekete) götürebilir.
Kim ne diyebilir?
Peki, yapılan nedir? Yolda
bir yerlerde, devletin diğer görevlileri TIRları durduruyorlar. Bir değil, iki
değil, sanırım 11. TIR. Hep aynı akıbete uğradı. Böyle mi yapılır? Sıradan bir
seyahate çıkacağımızda, varacağımız yer sahibine haber veriyoruz, bir yerlerde
mola yaptığımızda, filan yerdeyiz, çay içiyoruz, bir-kaç saat sonra ulaşırız
inşallah gibi bilgileri veriyoruz. Niye yapıyoruz bunu? Usul budur çünkü.
Devlet niye yapmıyor? Niye
planlarını diğer kurumlarla paylaşmıyor, taşıdığı yükün dökümünü yapıp ilgili
şehrin Valisine niye bildirmiyor? Vali niçin gerekli emniyet tedbirlerini
almıyor, kamyonların varacağı yere selametle varmasını niçin sağlamıyor? Kaldı
ki, kuruluş kanunda “MİT
mensuplarına hizmetlerini yerine getirilmesi sırasında bakanlıklar ile diğer
kamu kurum ve kuruluşları gereken her türlü yardım ve kolaylığı göstermekle
yükümlüdürler” hükmü yer almışken! Niye bu kargaşa?
Devlet yapısı, tartışmalı
gruplar arasında pay edilmiş sanki, birbirlerine güven bitmiş, birbirlerinin
işlerine taş koymak için yarışıyorlar, birbirlerine çamur atmak için çaba
harcıyorlar. Dolayısıyla işler adam gibi yapılamıyor.
Hüseyin Çelik, “Tırların içinde ne olduğu kimseyi
ilgilendirmez” demiş. Devlet adamlığından ne kadar uzak
söyleyiş!
Tamam da, bunun için
devletin adam gibi çalışması gerekmez mi? MİT, MİTliğini yaparken, Vali,
Valiliğini, Savcı, Savcılığını yapacak. Makinenin bir dişlisinde görülen arıza,
tümüyle fabrikanın stop etmesine neden oluyor.
Sanırım kanun maddelerinin
yorumlanması anlaşılmasında kişiden kişiye farklılıklar ve uygulamalar var. MİT
kendisine verilen görevleri yaparken “Başbakana karşı sorumlu olup, Başbakanın dışında herhangi bir kişi
veya makama karşı sorumlu tutulamaz.” Maddesinin
yorumunda farklı sonuçlara ulaşılmaktadır. Hiç kimse tabi ki emir veremez,
verememeli. Ancak, “Koordinasyon”
ne
olacak? Koca ülkede, Rastgele doldurulan kamyonlar, elini kolunu sallayarak
geçip gidecek midir? Yoksa evveliyatında ilgili mercilere gerekli bilgiler
verilerek, kamyonun selameti sağlanacak mıdır?
İş ve işlemler ‘kayıt dışı’
yapılıyor adeta. Devletin bir kurumu, diğer kurumlarından bilgi, yapılan iş,
nasıl yapılacağı hususlarını kaçırıyor. Habersizce yapılan kayıt dışı işlemler
ise, belki de rutin kontrollerde aşikâr olup çıkıyor. Böyle midir devletin
işleri, hayır olamaz. Devletin yaptığı işlere muhalefet elbette olacaktır.
Yasal muhalefet, bilgilendirirse problem çıkmaz, nitekim TIRların durdurulması
ve aranmasıyla ilgili olarak muhalefet partilerinden ses çıkmadı (niye
çıkmadıysa?). vatandaşın zaten haberi olmaz bu kabil
işlerden. Geriye devletin kurumları kalıyor. Mesela, ABD’nin istihbarat
teşkilatının benzeri bir kamyonu bir yerlere götürdüğünü varsayalım. Böyle mi
olacaktır? Hiç duymadık. Daha önce Türkiye’de de olmadı mı, kamyon götürme gibi
işler? Oldu, kimsenin haberi olmadan, tereyağından kıl çeker gibi halledildi.
Şimdi, niye bu gürültü? Bir
taraf devlet sırrı diyor, diğer taraf arama yapıyor!
İllegal bir taşıma mı söz
konusudur?
İnsani yardım taşınıyorsa,
bunun saklanması gereksiz. Silah taşınıyorsa ki, bu halde de devletin ilgili
makamlarının bir kararı olmalıdır, bu karar üzerine Valiler yollarda gerekli
tedbirleri alır ve rahatça geçer gider TIRlar. Buda yoksa o zaman tehlikeli
durumlar söz konusudur ki, adalet elbette el atacaktır. Nitekim milli
istihbarat teşkilatının işi silah taşımak olamaz. Taşınması gerekiyorsa, örgütü
kurar ve taşıtır o kadar. Kendisi belki eskortluk yapar gizlice ama asla,
kamyonun içinde, bir yerlerde bulunamaz. AKP Genel Başkan Yardımcısı Çelik’in,
Savcı’ya hitaben “Seni
ne ilgilendirir” şeklindeki sorusuna da bir mana vermek
zordur. Savcıyı ilgilendirmeyecek de kimi ilgilendirecek diye sorarlar adama?
Savcı’dan saklanacak kadar
bir sır taşınıyorsa ve menzili Suriye’ye doğruysa, bu TIRların içinde
silahların olduğu kanısı uyanıyor. Türkmenlere gitmediğine göre (ki,
Türkmen lideri hiçbir yardım almadıklarını açıklamıştı),
Suriye devleti ile de düşmanlık içinde bulunulduğuna göre silahların, Suriye
ordusuna karşı savaşan, Özgür Suriye ordusu adı verilen gruplara dağıtılmak
üzere gittiği sonucuna varıyoruz.
Sonuç: devlet kurumları
saat gibi çalışması lazımdır. Her kurum diğeri ile düşmanlık içinde olmamalı,
aynı amaca ulaşmak için, aynı hedefe varmak için, benzer enstrümanları
kullanmalıdır. Amaç birliği yoksa, ülkü birliği yoksa devleti çalıştırmak da
mümkün olmaz.
Devlet içinde, kayıt dışı,
mafyavari örgütlenmeler kabul edilemez.
A Murat Çam:
YanıtlaSilBaş belası olan TIR değil AKP mafyası ...
Mehmet Kınacı :
YanıtlaSilBu MİT'te salaklar mı çalışıyor?Abdullah Çatlı,Altın Tabancalı adam YUTDIŞI operasyon yaptılar....Ama bunların MİT ajanı olduklarını anca "kırmızı pasaport"tan çıkarabiliriz.....Bugün ise ÜLKE İÇİNDE TIRLAR dünya aleme MİT elemanlarıyla AŞİKAR oldu...Yabancı gizli servisler ve yabancı basın trafiği dizi yazı yapıyor....Evet MİT personeli...Utanın...Çünkü sizin bu PEJMÜRDE halinizden ben yerin dibine geçtim.....Ama sizde UTANACAK algının olduğunu da sanmıyorum......
Türkiye Cumhuriyeti Candan Nurgül:
YanıtlaSilParalel bar'da Devleti esnetmeğe çalışanlar var...
Türüdüzade Abdurrahman Biçer:
YanıtlaSilKurtlar (Pardon Hırtlar) Vadisi mi yoksa Tırlar Vadisi mi?...