22 Ocak 2014 Çarşamba

İhanet-i Vataniye

Kaçıncı gündür tartışmamız vatan ihaneti.

Hangi davranışlar, hangi eylemler bu suçlamaya muhataptır? Sıradan kişiler, devlet görevi olmayan sokaktaki kişiler vatana ihanet suçu işleyebilir mi? Mesela bavullarla bile ünlenmiş olsa sıradan bir gazeteci bu suça muhatap olabilir mi?

Vatana ihanet edebilmek için, devlet yetkililerinin almış olduğu bir takım gizli kararların ve bu kararlar üzerine yapılan planların ele geçirilip, düşman kuvvetlerine ulaştırılması gerekir. Bu planları da ele, ancak heyetin içindeki birisi geçirebilir ve ifşa edebilir. Bu demektir ki, vatana ihanet suçu ancak, o kararlardan bilgi sahibi olanlar tarafından işlenilebilir. Yoksa durup dururken sıradan bir vatandaşın vatan ihaneti suçunu işlemesi kabil değildir. Bu vatandaş gazeteci bile olsa. Ancak, gazeteci suça ortak olabilir ki, bu suçun da tanımı ihanetle değil, Ceza Kanununda da tanımını bulan diğer suçlar olabilir.

Sonra şu laf: “Konuşursam yer yerinden oynar”!..

Yapmayınız Allah aşkına. Siyasetçinin en zayıf olduğu noktalarda söylenen bu sözleri defalarca dinledik, ne o yeri yerinden oynatacak laflar edildi, ne de yerler yerinden oynadı.

Birde şöyle düşünülebilir. ‘yeri oynatacak’ lafların bilgisine sahipseniz, bunu adalete açıklamak zorundasınız. Bugüne niye sakladığınızı bile sorarlar sırasında. “Geciken adalet, adalet değildir” sözünü de sizden de duyduğumuzu hatırlatırız. “İleri demokrasi” söylemine sahip olmak, suçluları anında adalete göndermekle mümkündür, onları korumakla değil.

Her neyse, ilgili kurumlar Cumhuriyet Savcılığı’na “gizli belgelerin deşifre edilmesi” konusunda suç duyurusunda bulunmuşlar, adalet makamları konuyu çözeceklerdir.

‘Vatana ihanet’ Suçlamasına muhatap gazeteci, Başbakan’ın açıklamalarından sonra sosyal medyada şöyle bir soru sormuş:

“Sayın Başbakan: ihaleye girecek muhalifleri MİT’in dinleyip sizlere fişlemesi vatana ihanet değil de bunların belgelerini yayımlamak mı ihanet!..” (7 Aralık 2013, Hürriyet)

İnsanın kanını donduran bir suçlama.

Geçenlerde yazdığımız bir yazıda, ‘menfaat çatışmaları’ demiştik, bu ifadeden haberimiz olmadan. İsabet kaydetmişiz. Bence de düğüm burada. Rant paylaşımı, gelir bölüşümü, ihale kapma yarışı, devlet gelirlerini haneye daha fazla yazma girişimi.. Kavganın kaynakları olarak görünüyor. Değilse, dershanelermiş, fişlenmelermiş… Bunlar hikâye.

Burada, açıkça suçlar var. Yetkisiz olarak insanların (muhaliflerin) fişlenmesi, ihaleye fesat karıştırma, devlet mallarını yağmalatma, ilgisiz ve yetkisiz kişilere yapamayacakları işleri ihale etme… bunlar tanımlı, belirli suçlar, öyle (vatan ihaneti) gibi her ağzına gelenin deklare edebileceği cinsten soyut suçlar değil.

Bu ‘fişleme’ meselesi Çorum Milletvekili tarafından da gündeme getirilmiş ve “şimdi sıra bizde, biz de fişleyeceğiz” demişti de, o günlerde ne manaya geldiğini anlayamamıştık. Meğer, ‘parsa toplamak’ üzere, diğerlerinin önünü kesmek üzere yapılan işlemlermiş!.

Bu fişlemenin alt yapısındaki günah çıkartmayı da şöyle yapıyorlar: “Zaten biz çoktan beri Kiramen Katibin tarafından raporlanıyoruz. Bir şey dedik mi?”. Bakar mısınız mantığa. Fişlemeyi doğru bir iş gibi görüyorlar ve bu mesajı veren arkadaş şunları söylemekten de kaçınmıyor: “Fişliyorlarmış!!.. Ulan niye gocunuyorsunuz. Elbette fişleyeğiz. Elimiz armut mu topluyor. Torbası boklu olan gocunsun.” Acaba bu arkadaş, yaptığı fişlemelerin, ihale alacak yandaş, kandaş, candaş destekçilerin ileri sürdükleri fiyatlara yansıdığının farkında mıdır? Acaba, bu amaçla yapılan fişlemelerin ‘kanunsuz emir’lerden kaynaklandığının farkında mıdır? Acaba, ‘kanunsuz emirleri’ yerine getiren memurların da kanunsuz iş yaptıklarından dolayı soruşturulabileceklerinin farkında mıdır? Zannetmiyorum. Gözü kapalı, bir yandaşın, ruhunu ideolojisine kiralamış bir zavallının tavrını sergilediğini nasıl bilsin.

Fişleme yapılacaksa ille de nerelerde, nasıl yapılması gerektiğini de söyleyelim bari. Bakan ağzından, devlet idarecileri ağzından işittik. Ülkemizin Güney Doğusu’nda yabancı ajanlar cirit atıyormuş. Fişleme yapılsın, tespitler edilsin, ajanlar sınır dışı yapılsın. Asli görevleri bırakıp, devletin yapacağı ihalelerin kimlere verilmesi çalışması yapmak insafla bağdaşmaz.

Birilerinin vatana ihanet suçunu işlediği kesin,

Ama kimin olduğu hakkında kafalar karışık.

3 yorum:

  1. Türüdüzade Abdurrahman Biçer :

    Yok...

    Kafalar o kadar da karışık değil...

    "Vatana İhanet"in ne olduğunu anlayabilmek için İSTİKLAL MAHKEMELERİNE bir bakış yeterlidir sanırım...

    Vatanın bir bölgesinde Milletin şeref ve haysiyetinin temsilcisi olan Türk Bayrağını gönderinden indirerek yerine paçavra tabir şeyleri çekmek ve bu işleri yapanları desteklemek ya da göz yummak VATANA İHANET değil de nedir?...

    KOZMİK ODALARA girerek TSK nın imkan ve kabiliyetlerini sıfıra indirmek VATANA İHANET değil de nedir?...

    Bu tip girişimleri çoğaltmak çok mümkündür...

    VATANA İHANET suçlamasını da alanlara yaymak mümkündür...

    Kurulursa İSTİKLAL MAHKEMELERİ; VATANA İHANETİN ne olduğu daha net olarak anlaşılacaktır...

    Unutmayınız ki VATANA İHANET suçunun tarifi kanunlarla sınırlı değildir...

    YanıtlaSil
  2. Tuncay Altunezen :

    İstihbarat ile, ayrıştırma maksatlı fişlemeyi karıştıran bu zihniyetlerle yıllardır memleketimiz tarumar edildi. Kaleminize sağlık Hocam.

    YanıtlaSil
  3. TC Ekrem Aktaş :
    Vatan Hainliği Sanatı...

    Vatan hainliği ince sanattır.
    Önce ihanet edecek bir vatanda doğman gerekir.
    Daha doğrusu doğduğun yerin bir vatan olması gerekir. Zaten ulus bilinci olmayan topraklarda vatan hainliği yapmanın da hiçbir zevki yoktur.

    Ardından vatan hainliği yapacağın ülkenin koşullarından, senin en kolay kullanacağın
    bir tanesini seçeceksin.
    Dikkat et !
    Seçtiğin konu özellikle Amerika´nın ve Avrupa Birliği´nin de istediği bir emir olsun. Olsun ki sap gibi tek başına vatanseverlerin arasında kalmayasın.

    Farz-ı misal;
    Türkiye´de gazetecisin. Yapacağın şey çok basit. Veryansın edeceksin 301´den. Ermenilerle ortak çalışacaksın. Ardından bir de Hrant Dink savunmasına geçip konuyu da Ergenekon´a bağladın mı, Türkiye´nin gazeteciler cemiyetinin sana teşekkür belgesi vermesi kaçınılmaz bir durumdur.

    Velev ki yazarsın. Roman yazıyorum diye devamlı Türkiye´yi kötüleyeceksin. Yurt dışında ki konuşmaların da ´Soykırım yaptık. 1 milyon Ermeni kestik´ dediğin anda Nobel´de alabilirsin, Avrupa domates güzeli de seçilebilirsin.

    Tabi bu söylediklerim entellektüel vatan hainliği için geçerli.

    Bir de sıradan insanların vatan hainliği var..

    Sen eğer kendi halinde biriysen ve inatla vatan haini olup bir yerlere
    geleceğim diyorsan o zaman yapacağın şey küçük çıkışlar yaparak
    çaktırmadan vatan hainliği yapmak olmalıdır.
    Vatan haini olacak kadar satılmış olman, arkanda kimse yokken vasıfsız kendi halinde biri
    olarak Türkiye´yi kötüleme aptallığını göstereceğinin anlamına gelmez,
    değil mi?

    Arkanda her zaman direk AB gibi bir kurum olmayabilir. Bu, kimi zaman ´Hindistan Cevizi Sevenler Derneği´ de olabilir.
    Önemli olan onu kimlerin desteklediği. Hangi fonlardan ne kadar para aldığı. Adı küçük
    fonu büyük bir dernek de yeni başlayan bir vatan haini için iyi sayılabilir.

    Eğer bir vatan haini olarak yurt dışında yaşıyorsan, bu ballı börek
    olur ki tadından yenmez. Rahatça konuşursun, yazarsın, çizersin. Sana
    kim dur diyecek? Yaşadığın ülke mi?
    Yok canım. Onlar PKK´yı, DHKP-C´yi destekleyip, sözde soykırımı tanıyın diye Türkiye´yi sıkıştırmıyorlar mı?
    Seni neden sıkıştırsınlar?

    Yurtdışında yaşayan bir grup var ki bunlarda Türk vatandaşı olmamalarına rağmen, yaşadıkları ülke tarafından Türk vatan hainliği görevi ile görevlendirilmişlerdir. En az Türk meslektaşları olan diğer vatan hainleri kadar bildikleri Türkçe ile önüne gelen Türk´ü
    faşistlikle suçlarlar. Atatürk´e dil uzatırlar. Ya da uzatını yanaklarından öperler. Devlete veryansın eder, demokrasi edebiyatı yaparlar. Bunları Türk dükkanlarında alışveriş yaparken, size selam verirken ya da Türklerle ortak iş yaparken görürseniz hiç şaşırmayın.

    Vatan hainliğinin birinci şartı karda yürüyüp izini belli etmemektir.

    Kıssadan hisse

    Bu ülke çok vatan haini gördü. Çok vatan hainini başına taç etti. Kimine nobel kazandırdı. Kimi bizim sırtımıza basıp Amerika´da profesör oldu. Hatta abartıp, devlet yönetimine bile getirdiklerimiz oldu. Ama işin en korkunç tarafı, bunların hepsinin Türkiye Cumhuriyeti kimliği taşıyor olmasıydı.

    ´Tanrı insanı Türk olduğunu söyleyenlerin ihanetinden korusun...´

    Bizi bu güne kadar Türk olduğunu söyleyerek bölmeye çalışanların ihanetlerinin izlerini hala taşımıyor muyuz? Devir vatan hainlerinin senin benim gibi insan olarak toplumda yer edindiği bir dönem. Onları seçip ayırmak ise bizim işimiz.

    Burak H. Ozdemir
    Bruksel
    20 NISAN 2008

    YanıtlaSil

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...