16 Eylül 2013 Pazartesi

Sanırlar ki, Kibirleriyle Dağları Delecekler


Yazının başlığı, biraz garip düşmüş olabilir. Kibir ile dağ da delinir miymiş? Hani derler ya kibrinden burnu göğe erecek, işte dağı da burnuyla delecek.

Her şeyleri güzel maşallah, eğri olan, eksik olan hiçbir işleri yok. Güzel başlayıp, güzel bitiriyorlar. Bunların, kendilerine seçtikleri olumsuzluklar bile anlatılıyorken güzel. Gerçi, kendileri yakıştırıyor, yandaşları peşlerinden koşturuyorlar.

Son ifade şu:

Türkiye’nin Ortadoğu’da yalnız kaldığı iddiaları olmuş. Bunun üzerine Tayyip Erdoğan’ın Dış Politika Baş Danışmanı İbrahim Kalın şöyle söylemiş: “Türkiye Ortadoğu’da yalnız kaldı iddiaları doğru değil, ama bu bir eleştiri ise o zaman söylemek gerekir: Bu, değerli yalnızlıktır.” Tabi, burada kalmadı, hükümet yetkilileri, yandaş yazarları ağızlarında sakız ettiler bu lafı. “Değerli Yalnızlık”. Kibir dediğimiz de bu.

Kendilerine iltifat sözünde, kibir de vardır. “kendilerini övme de üstlerine yok.” Yahu bırakın sizleri başkaları övsün. Bu işleri biz biliriz, biz yaptık, biz yaparız.. Bu “değerli yalnızlık” lafı da bu kabilden bir söz. İyi, peki siz değerli olun. Bizler değersiz. Sadece bizler değil, sizlerden başkası herkes değersiz. (Bunu bildiriyoruz) ki elinizden kaçana üzülmeyesiniz ve size verdiği ile de sevinip şımarmayasınız! Allâh çok övünen kibirli hiçbir kimseyi sevmez!” (Hadiyd/23)

“Bir türlü geçiremedim yalnızlık serüvenlerini” diyerek, dostlarına, yakınlarına, sevenlerine sitemlerini yollayan Sezai Karakoç üstadın Monna Rosa’sından iki paragraf hediyemiz olsun ve düşünsünler bakalım, sigara külü yalnızlığı nedir?

Ve yalnızlık, sigara külü kadar yalnızlık!
Ve toprağın rüyaya yılan gibi girişi.
Sana da, Monna Rosa, taş bebeği bıraktık,
Ellerinde kılçıklı balıkların bir dişi.
Senin hâtıran gibi büyük, yeni, karanlık;
Senin hâtıran kadar Allah ve şeytan işi…
Ve yalnızlık, sigara külü kadar yalnızlık!


Bugün yalnız yağmura tahammül edeceğim;
Ta boğazıma kadar çıkan deli yağmura.
Tüyüme horozdan çok itimat edeceğim,
İtimat edeceğim şu belâlı yağmura.
Ruhumu bayrak yapıp ben teslim edeceğim
Asılmış bir adamın iki eli yağmura.
Bugün yalnız yağmura tahammül edeceğim.
MONNA ROSA

Sonra da kendi yalnızlıklarının içinde, derin düşüncelere dalmalarını salık veririm.

Oysa her yalnızlık bir adım yaklaştırmalı hedefe, her yalnızlık istenen ve aranması gereken an olmalı iken, niyedir bu sıkıntı? Erenler şöyle söylemişlerdir: “Topluluk içinde yalnızlık: Dışı halk ile, içi Hakk ile olmak. Başkalarının yanındayken bile, saki halvetteymiş gibi, dikkatini manevi halinin korunmasına toplamak”. Biz böyle anlarız yalnızlığı efendi. Ve tarif edilen yetim o kişidir. Yetim yalnızdır ve çok ulvi bir makamdır bilenlerce.

Yoksa mağrurlanarak nutuk irad edip, gerdan kırarak atıp tutmak, sizi yalnızlık sandığınız batağın içinde büyük burunlu olmaya doğru iteleyen felaketler zinciridir.

Nitekim Kur’an’ı Kerîm, Mu’min Suresi 35. Ayette şöyle buyrulur:

“Onlar ki kendilerine gelmiş reddedilemez bir delil olmaksızın Allâh’ın işaretleri hakkında mücadele ederler… (Bu durum) hem Allâh indinde ve hem de iman edenlerin indinde şiddetli gazaba sebep oldu… Böylece Allâh, her kibirlenen zorba bilinci kilitler.”



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...