19 Ağustos 2013 Pazartesi

Kardeş Kavgasına Mehel


Adil düşünebilme yetisini kaybetmiş kafalar, daima geçmişin ıvır zıvır hatalarını hatırlar. Hatta bu hataları, kendisinin ürettiği de vakidir. Suç var mı? Şüpheliyse, cezalandıramazsın. Vicdan, küllidir. Tamamının, topyekûn hepsinin görülemediği durumlarda kanaat belirtmek zayıflık işaretidir. Peşin hükümlerin, zanların bir-iki edebi cümlelerle açıklanması hakikati ortaya koymaz. Açıklanan senin ‘korku’, ‘endişe’, ‘acelecilik’, ‘kandırılmışlık’, ‘vehim’ gibi kuvvetlerin zihninde yarattığı zanlardan başka bir şey değildir.

Ne olursa olsun adalet ile hükmetmek, insan olmanın da bir zaruretidir.

İftiralarla, kara çalmalarla suç isnat edip mahkûm etmek, ortaçağ karanlığının, kilise baskısının hala yürürlükte olduğunun bir kanıtıdır.

İnandığını söylediklerin, senin zanlarından ibaret olan deli saçmalıkları. İman, insanı arşa çıkartan mücevherlerden yapılı nadide merdiven. Karşıyı koruyan, sakınan, zulmetmeyen, basamaklarının her çıkışta bir mana ve bir kademe yaşatan muazzam ilahi yapı.

“Aslı olmayana” iman ise, ataların yadigârı. Hamur teknesine doldurulmuş küflü karışımın taze hamur olduğunu iddia ile geçen beyhude bir ömür. Biliyorum şimdi sen bu ‘ataların yadigârı’ sözünü de yanlış anlayacaksın. Varsın olsun. Zaten bizi böyle, böyle birbirimize düşürdüler. Düşünme yetimizi elimizden alıp, şeytan tuzaklarına bastırıp şeytanlaştırdılar. Yazık ki, bizde de buna uygun fıtrat varmış…

İslam adına kavgaya çıkanların, amaçlarından bihaber yaşadığı, zavallı, geri kalmış koca bir yığın.

Haydi, buyur. Savaş ortada. Düşman içine yerleşmiş. Çıkar çıkarabilirsen. İman safsatasıyla sarıldığın hurafeler nasıl yardım edecek görelim bakalım.

Yanı başımızda patlayan bombalar bile uyandıramadıktan sonra. Bir yerden gelirdi patlama sesleri önceleri, şimdi sıkıştırıldık iki-üç taraftan üst üste gelmekte. Uykular bölünmekte lakin uyanmak, uyandırabilmek hayal. Ne isterler? Aynı patlamaların bizde de olmasını. Ve hatta aynı dava arkadaşlarının birbirleriyle kavga edip, ellerini kana bulamasını. Arkadaşlardan bir taraf ise, koşar adımlarla düşmanın hedefine yardım etmekte.

Heyhat!

Buyurun size adalet: mahkûm ettiğin insana “son söz” Hakk’ı bile vermiyorsun! Nerede görülmüş, hangi divanda var böyle bir durum? Son söz Hakk’ı, kim bilir, davayı baştan yenileyecek muazzam bir sözün edileceği Hakk’tır, kim bilir? Ve sen, adaletin, üstelik ilahi Adaletin tahakkuk ettiğini yüksek sesle savunacaksın, kuşları güldürme bari.

Adalet’i bir gün sana da lazım olacağı için değil, adil olmaya mecbur olduğun için uygulayacak ve isteyeceksin. Dağ başlarındaki, yaylalardaki otlar niye kurur biliyor musun? Adalet ile o otun dibine bir bardak su veren olmadığı için. Bari sen, kendi bahçendeki otları, ağaçları sulamayı ihmal etme.

Gazali, “adil olmayan bir iktidarı değil, dinsiz bir iktidarı yeğlerim” sözünü niçin söylemiş olabilir? Düşünülmeye değer.

Şu satırları Prof. Hasan Onat’tan okuyalım: “İnsanoğlu, kendi yarattığı dünyaya kendisini zincirleyebilen; kendisini mahkûm edebilen bir varlıktır. Bunun adı, bazen kendi kendini kandırmadır; bazen akla uygun hale getirmedir; Kur’an dilinde ise, kalbin mühürlenmesidir. Kendi tercihleri, yapıp ettikleri yüzünden kalbi mühürlenen insan çelişkileri göremez, doğrudan yana tavır alamaz ve insan ilişkilerinde adaletli davranamaz.”

***

Konuyla ilgili Ayet-i Kerimeler:

“Ey iman edenler, adaleti uygulamaya aziymli olun! Ana-baba veya akrabanız aleyhinde de olsa, zengin veya fakir fark etmeksizin Allâh için şahitlik edin; Zira Allâh hakkı, ikisinin de önündedir! O halde adaleti sağlamada geçersiz kabullerinize tâbi olmayın! Eğer gerçeği çarpıtırsanız, muhakkak Allâh yaptıklarınızın yaratanı olarak Habiyr’dir” (Nisa/135)

“Ey iman edenler… Allâh için dosdoğru durun, âdil şahitler olun… Bir topluluğa olan nefretiniz sizi adaletsizliğe sevk etmesin! Adil olun, bu anlayış korunmaya daha yakındır… Allâh’tan korunun! Muhakkak ki Allâh tüm fiilerinizi (onların yaratanı olarak) Habiyr’dir. (Maide/8)

“Değerlendirmeyi (Uluhiyet hükümlerine göre) adaletle yaşayın ve mizanı dengelemede yanlış yaparak hüsranı yaşamayın!” (Rahman/9)

“Sen körlere doğru yolu gösteremezsin, saptıkları yanlış yoldan çıkarmak için! Sen sadece teslim olmuşlar olmaları dolayısıyla, varlıklarındaki işaretlerimize iman eden kimselere işittirirsin” (Neml/81)

***

Değerli ilim adamı ve düşünür Zekeriya Kökrek’in “S. Ahmet Arvasî’yi anlamaya çalışmak başlıklı makalesinden bir cümleyle bitirelim yazımızı, (haberakademi):

“Bizim açımızdan önemli olan, kapitalizmin ve komünizmin iddialarının ve birbirlerini tenkitlerinin bütün olarak değerlendirilmesi, önemli ve değerli verilerin kendi düşünce sistemimiz içerisinde yorumlanmasıdır. Bunun yanında, modern dönemde onlarla ortak yanlarımız olması kadar doğal bir durum yoktur, ancak farklılıklarımızın onlardan eksiklik olarak görülmemesi, bunların bizim asıl gücümüz olduğunun bilinmesi gerekir. İnsanlığın aradığı hakikat, hakkaniyet, adalet arayışına cevap verebilecek bir hayat tarzının, yönetim anlayışının ve dünya tasavvurunun ortaya konması ülküsü yolunda çabalar devam etmelidir.”


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...