Dağda yalnız yaşayan
adamın, ara sıra nara atması rahatlamaya dönük olabilir mi, yoksa kendini
kandırmaya çalışmaktan başka bir mana aramamalı mıyız? Yalnız yaşayan adamın
kalabalıklar arasına çıktığında da kendisini yalnız hissetmesi, ruh halini
nasıl anlatmalıyız ki, meydanlardaki yalnızlıkla, dağdaki yalnızlık
benzeşmesini nasıl bağdaştıracağız?
Biliyor musunuz, devlet
kademelerinin yükseklerine ulaşmış muhteremler de, dağda yalnız yaşayan kişinin
hali gibidir. Onunla benzer eylemler, işler, hareketler yapar, hayat tarzları
çok benzer (mesi lazım) uyanık kalış süreleri, dinlenme zamanları,
gecenin baskıları hep, ama hep aynıdır. Fildişi kulesinden çıkıp halkın arasına
karıştığı zamanlarda da bu yalnızlığı dibine kadar yaşar. Kendini kalabalıktan
koruması, etrafını tehlikelere karşı tahkim etmesi, psikolojik sorunlarından
değil, görevinin kendisine yüklediği hassas yaşayabilme, sükûn içinde
düşünebilme, korkusuz konuşabilme, ümitsizliğe düşmeme gibi görev
özelliklerindendir.
CNN Türk Televizyonu’nda
rastladım. Meclis Başkanı Cemil Çiçek röportaj tadında sorulan sorulara cevap
veriyordu.
“Bu dünyaya ne yapmaya geldiğimi sorarsanız.. Cevabım şu olacak:
Hayatımı yüksek sesle yaşamak için buradayım”
(Emile Zola) Aslında ses yükseldikçe, konular çoğaldıkça, anlatılacaklar
karmaşık hal alınca anlatılacaklar anlaşılamaz sınırına doğru koşar. O halde,
yükselen ses sadece ‘kendisi’nin duyması içindir. Söylenilen laflar sadece
kendisinin tefsiridir. Fısıltıyla da olsa edilen sözler kendisini tatmine
doğrudur.
Sayın Başkan da hep
kendisinden söz etti durdu. Kendisini anlatarak, sanki birilerine beğendirme
çabasındaydı. Belki de af diliyordu kim bilir!
Televizyon ekranında,
dağdaki adamın narasına benzer kişinin konuşmaları.
Ağızdan çıkan kelimelerle
değil, cümleler altına gizlenmiş manaları çözebilen anlar anlatılmak isteneni.
Daldan dala atlayarak, konudan konuya geçerek, “kendisinin ne kadar zor bir
görev yaptığını” filan anlatmak niyetinde olsa gerek. Yine
de, bunun altında sanki: “Bir görev verdik, yapamadın” azarı
var gibiydi. Bir buçuk yıla yakın zamandır Anayasa Uzlaşma Komisyonu istenen
verimi veremedi. An itibariyle, 2/3’lük kısmı henüz anlaşılamamış,
uzlaşılamamış duruyor. Ee.. Kızgınlık belirtenlerde de haklılık payı var hani.
Aslında tam bir perişanlıktır yaşadığı Çiçek Başkan’ın. Olmayacak işi iste ve
niye yapamadın diye sor. Olacak iş değil. Haa, yüksek yöneticilerin en
becerdiği işlerin başında, gözden düşürmek istediği kişiye yapamayacağı işi
yüklemektir. Böyle olmasın sakın, zaten, anayasanın yeniden yazılmasının mümkün
olmadığı, olamayacağı bir yıl önce pek çok kişi tarafından yazıldı. Tüm suçu
Çiçek üzerine yıkıp rahata ermek de siyasilerin başvurduğu bir yoldan olsa
gerek.
Meclis Başkanı Sayın
Çiçek’in görev süresi de 4 Temmuz’da sona erecek. Önümüzdeki yıl Cumhurbaşkanı
seçimi var, Cumhurbaşkanlığı makamı neredeyse dört ay kadar Vekâletle
yürütülecek. Ee, bu durumda itimat sağlamış, her istenene evet diyecek ve hatta
‘o benim ilmi görüşüm, bu ise siyasi görüşüm’
diyecek kadar bağlılık gösteren birisinin Meclis Başkanlığı Makamına
getirilmesi, parti üst yönetiminin de arzusu olmalıdır. Hem anayasa komisyonu
başkanlığı da yaptığına göre, Meclis Başkanı olarak, yarım kalan anayasayı da
hallediverir. Nasılsa, anayasa profesörü değil mi? oldu da bitti maşallah.
Elbette Başbakan’ın işareti ile Başkanlık yarışı hız kazanacaktır.
Peki, mevcut Başkan Sayın
Çiçek yeniden aday olmayı düşünür mü? Televizyondaki sesini duyurma
gayretlerini, konuların giriftliğini, spiker hanımın sözünün kesilmesini,
koltuğunda rahat oturamamasını… Dikkate aldığımızda, artık Çiçek’in Başkan olma
isteği imkânsız gibi bir şeydir, yeniden Başkanlık yolu ve hatta
Milletvekilliği bile maalesef kapalı bulunmaktadır.
Hatta,
Sayın Çiçek bundan sonraki
hayatına bir vakfın, derneğin ikinci başkanı sıfatı ile devam edecektir dersek
kehanetten saymayınız.
Orada bol bol kendisini ve
hatıralarını anlatır. İster yüksek sesle yalnızca kendisine, ister insani bir
üslupla herkese.
“Başka birinin ikinci sınıf bir versiyonu olacağınıza her zaman
kendinizin birinci bir versiyonu olun.” (Judy Garland)
NOT: iş-bu yazı 24.06.2013
tarihinde haberiniz.com.tr adresinde yayınlanmıştır. Sayın Cemil Çiçek dün
akşam itibariyle yeniden Meclis Başkanlığı’na seçilmiştir. Aslında yazının ana fikrinde
bir değişim olmamıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder