3 Temmuz 2013 Çarşamba

Günah Keçisi Bulundu: Cemil Çiçek


Dağda yalnız yaşayan adamın, ara sıra nara atması rahatlamaya dönük olabilir mi, yoksa kendini kandırmaya çalışmaktan başka bir mana aramamalı mıyız? Yalnız yaşayan adamın kalabalıklar arasına çıktığında da kendisini yalnız hissetmesi, ruh halini nasıl anlatmalıyız ki, meydanlardaki yalnızlıkla, dağdaki yalnızlık benzeşmesini nasıl bağdaştıracağız?

Biliyor musunuz, devlet kademelerinin yükseklerine ulaşmış muhteremler de, dağda yalnız yaşayan kişinin hali gibidir. Onunla benzer eylemler, işler, hareketler yapar, hayat tarzları çok benzer (mesi lazım) uyanık kalış süreleri, dinlenme zamanları, gecenin baskıları hep, ama hep aynıdır. Fildişi kulesinden çıkıp halkın arasına karıştığı zamanlarda da bu yalnızlığı dibine kadar yaşar. Kendini kalabalıktan koruması, etrafını tehlikelere karşı tahkim etmesi, psikolojik sorunlarından değil, görevinin kendisine yüklediği hassas yaşayabilme, sükûn içinde düşünebilme, korkusuz konuşabilme, ümitsizliğe düşmeme gibi görev özelliklerindendir.

CNN Türk Televizyonu’nda rastladım. Meclis Başkanı Cemil Çiçek röportaj tadında sorulan sorulara cevap veriyordu.

“Bu dünyaya ne yapmaya geldiğimi sorarsanız.. Cevabım şu olacak: Hayatımı yüksek sesle yaşamak için buradayım” (Emile Zola) Aslında ses yükseldikçe, konular çoğaldıkça, anlatılacaklar karmaşık hal alınca anlatılacaklar anlaşılamaz sınırına doğru koşar. O halde, yükselen ses sadece ‘kendisi’nin duyması içindir. Söylenilen laflar sadece kendisinin tefsiridir. Fısıltıyla da olsa edilen sözler kendisini tatmine doğrudur.

Sayın Başkan da hep kendisinden söz etti durdu. Kendisini anlatarak, sanki birilerine beğendirme çabasındaydı. Belki de af diliyordu kim bilir!

Televizyon ekranında, dağdaki adamın narasına benzer kişinin konuşmaları.

Ağızdan çıkan kelimelerle değil, cümleler altına gizlenmiş manaları çözebilen anlar anlatılmak isteneni. Daldan dala atlayarak, konudan konuya geçerek, “kendisinin ne kadar zor bir görev yaptığını” filan anlatmak niyetinde olsa gerek. Yine de, bunun altında sanki: “Bir görev verdik, yapamadın” azarı var gibiydi. Bir buçuk yıla yakın zamandır Anayasa Uzlaşma Komisyonu istenen verimi veremedi. An itibariyle, 2/3’lük kısmı henüz anlaşılamamış, uzlaşılamamış duruyor. Ee.. Kızgınlık belirtenlerde de haklılık payı var hani. Aslında tam bir perişanlıktır yaşadığı Çiçek Başkan’ın. Olmayacak işi iste ve niye yapamadın diye sor. Olacak iş değil. Haa, yüksek yöneticilerin en becerdiği işlerin başında, gözden düşürmek istediği kişiye yapamayacağı işi yüklemektir. Böyle olmasın sakın, zaten, anayasanın yeniden yazılmasının mümkün olmadığı, olamayacağı bir yıl önce pek çok kişi tarafından yazıldı. Tüm suçu Çiçek üzerine yıkıp rahata ermek de siyasilerin başvurduğu bir yoldan olsa gerek.

Meclis Başkanı Sayın Çiçek’in görev süresi de 4 Temmuz’da sona erecek. Önümüzdeki yıl Cumhurbaşkanı seçimi var, Cumhurbaşkanlığı makamı neredeyse dört ay kadar Vekâletle yürütülecek. Ee, bu durumda itimat sağlamış, her istenene evet diyecek ve hatta ‘o benim ilmi görüşüm, bu ise siyasi görüşüm’ diyecek kadar bağlılık gösteren birisinin Meclis Başkanlığı Makamına getirilmesi, parti üst yönetiminin de arzusu olmalıdır. Hem anayasa komisyonu başkanlığı da yaptığına göre, Meclis Başkanı olarak, yarım kalan anayasayı da hallediverir. Nasılsa, anayasa profesörü değil mi? oldu da bitti maşallah. Elbette Başbakan’ın işareti ile Başkanlık yarışı hız kazanacaktır.

Peki, mevcut Başkan Sayın Çiçek yeniden aday olmayı düşünür mü? Televizyondaki sesini duyurma gayretlerini, konuların giriftliğini, spiker hanımın sözünün kesilmesini, koltuğunda rahat oturamamasını… Dikkate aldığımızda, artık Çiçek’in Başkan olma isteği imkânsız gibi bir şeydir, yeniden Başkanlık yolu ve hatta Milletvekilliği bile maalesef kapalı bulunmaktadır.

Hatta,

Sayın Çiçek bundan sonraki hayatına bir vakfın, derneğin ikinci başkanı sıfatı ile devam edecektir dersek kehanetten saymayınız.

Orada bol bol kendisini ve hatıralarını anlatır. İster yüksek sesle yalnızca kendisine, ister insani bir üslupla herkese.

“Başka birinin ikinci sınıf bir versiyonu olacağınıza her zaman kendinizin birinci bir versiyonu olun.” (Judy Garland)

NOT: iş-bu yazı 24.06.2013 tarihinde haberiniz.com.tr adresinde yayınlanmıştır. Sayın Cemil Çiçek dün akşam itibariyle yeniden Meclis Başkanlığı’na seçilmiştir. Aslında yazının ana fikrinde bir değişim olmamıştır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...