5 Haziran 2013 Çarşamba

Niye Huzursuzlar?


Mutsuzluk, evvela yönetici kadrosunda ve onları destekleyenlerde zuhur eden bir garip rahatsızlıklar zinciridir. Garip dedik, çünkü zaman olarak anlamsız anlarda beliren ve pik yapan bir rahatsızlık söz konusudur. Hiçbir sebep gözle görünmezken kendilerini rahatsız ve mutsuz hissederler. Ara sıra, belki de uykularında akıllarına gelir. Yaptıkları ahlaksızlıklar, adaletsizlikler, Hak yemeler, onun-bunun gıybetini yapmalar… birilerini karalarlar ve kendi istediklerini ön plana çıkartırlar. Bunlar gerçekten insan olan için huzursuzluk veren, uykularını bölen hadiselerdir. Kendi başına kaldığı zamanlarda düşünceler hücum eder beynine. Çoğunlukla uyandıktan sonra ‘aman’ der geçerler. ‘Bana ne’! Oysa, birinin hakkını yemek ve millet menfaatine olmayan kararlara olur vermek, bir gün bir yerden cerahatini atacaktır. Korktukları da, huzursuzlukları da budur. İktidar kâsesinden içilen zemzem de olsa, kâsenin zehrini alır ve ölümü (felaketi) yavaş yavaşta olsa getirir. Zehirlenme tüm taraftarları birden götürür. Akıllı olanlar ise, tehlikeyi baştan görüp, muhalif kanatlarda, kendi yağında kavrulmaya devam ederler.

“Mümtaz’er Türköne, Naci Bostancı, Namık Açıkgöz, Ahmet Turan Alkan, İhsan Dağı, Taha Akyol, Hasan Celal Güzel…”

Bir anda hatıra geliveren isimler bunlar. Akademik hayatta kolayca Prof.luk makamına gelmişler, devlet idaresinde ve medyada önemli köşeleri zapt etmişler, yolları daima açık, işleri her zaman-her devirde- kolay olmuş bu kişilerin, ne özellikleri vardı da…

Güzel mevkiler sundular, kimisinin karısını milletvekili yaptılar, televizyonlarda krallara layık yerlerde oturttular, değersiz fikirlerini başköşelerde yayınladılar. Bir b.k olduklarını düşündürttüler.

Karşılığında sadece, iktidarın zehirli bardaklarından bir-kaç yudum içebilmek için.

Huzursuzluk, egolarının tatmin edilemeyişinin, gözlerinin doyurulamayışının sonucudur. Belki satılmış olduklarını düşünenlerin sayısı da arttıkça kendilerine dönen bildirimlerin sıkıntısı da huzursuzluk verir. Bilemeyiz. Samimi bir ortamda olursak sorarız.

Sonra bu insanların gazete köşelerinde, televizyonlarda ortaya döktükleri fikirleri, geniş halk kesimlerince okunduklarından ve seyredildiğinden bu fikirler üzerinde tartışmalar yapıldıkça, yayılma hızı da artmaktadır. Ancak, huzursuz bu kişilerin fikirleri de huzursuzluk dolu olduğundan, geometrik olarak huzursuzluğun arttığını da müşahede etmekteyiz. İktidar lezzetinden tatma iştiyakı geniş halk kesimi veya oy verenleri cezp etmektedir.

Değerli filozof Ayhan Eralp Hoca geçenlerde sosyal medya sayfalarında şu mesajı yayınlamıştı: “Mutsuz insanlar, mutsuzluklarıyla baş edemeyince, başkalarına acı çektirmeye çabalarlar; çoğu insan bunun imkânlarından mahrumdur. Başkalarına acı yüklemenin en kolay yolu kaba olmaktır. Trafikteki araçları kaba kullanan, kaldırımlarda kabadayıca yürüyen insanlar bunun bir tezahürüdür. Toplum giderek psikopatlaşıyor. İnsanlar mutsuz, çünkü; güvensiz, tatminsiz, hasta ruhlu…”

İktidarın temsilcisi ağızlardan, Hoca’nın tarif ettiği hoyratlıkları ne kadar çok duymaktayız. Tamamen kendi ruh hallerinin dışarıya yansımasıdır. iç rahatsızlıkları, mutsuzlukları yani.

Abdullah Alagöz, turansesi.com sitesinde yayınladığı makalesinde vurguladıkları da aslında aynı anlamlara geliyor: “Vilügarize tiplerin akil adam ilan edildiği, kutsal değerlerin tu kaka haline geldiği bir ruh atmosferi bu şekilde devam edemez. Kim ne derse desin bu mücadele ne özgürlük, din, demokrasi ne de ekonomik refah gibi değerler için yapılmıyor. Bu mücadele Türk milletinin tarihten silinmesi mücadelesidir. Özgürlük adı altında kapıkulu zihniyeti, haramzade kültürü, etnik nifaklarla bütünleşmiş olan şekilsiz bir canavar ile karşı karşıyayız. Bizden görünen ama bizden olmayan bir canavar.” 

Milletin geleceğinin rahat ve huzurlu olabilmesi, tüm dış olumsuzlardan emin olarak ileriye yürüyebilmesi ancak, yüzüne mutsuzluk, huzursuzluk resmi nakşedilmiş hoyrat fıtratlı kişilerin devlet idarelerinden, okullardan, gazete köşelerinden, televizyonlardan uzaklaştırılması ile mümkün olabilecektir.

Mutsuzun, huzursuzun çocuğu da mutsuzluk, huzursuzluk olacaktır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...