2014 Mart’ında yereler
seçimler var, Ağustos ayında ise Cumhurbaşkanlığı seçimi. Siyasi partilerin
bazı illerde Belediye Başkan adaylarını açıkladıklarını biliyoruz, demek
partiler hazırlıklı, haa unutuyordum nerdeyse, Milletvekili genel seçimleri de
2015 yılında. Mayıs ayı ortalarında ‘üç
sandık’ lafı atıldı ortaya. Mecliste 330 oyu
bulmayı becerebilirlerse, üçüncü sandık Anayasa Oylaması için gelecek. Bu
tartışmalar olgunlaşmadan Taksim Gezi Parkı eylemleri başladı ve sandık
tartışmasını bitirdi.
İktidar destekçisi çevreler
AKP’nin ezici oy oranlarına sahip olduğundan o kadar eminler ki, bir sürü
senaryoyu inanarak naklettiler. Yok, Tayyip Bey Cumhurbaşkanlığı’na, Gül Bey
AKP genel başkanlığına filan. Her şey hazır lokma, kafeste kuş, oldu da bitti
maşallah anlamında.
Taksim’den başlayıp tüm
yurt sathına yayılan eylemlerde ortak tema, AKP ve Başbakan’ın öteden beri
ezici, küçümseyici, büyüklük kokan tavırları ve bu tavırların halk içine
antipati olarak yayılması. Nitekim bir-kaç ağacın kesilmek istenmesi üzerine,
çevreci güdülemeyle başlayan eylemlerin konusu, ‘Tayyip istifa’ noktasına kadar gelmiş bulunmaktadır.
Anayasa çalışmaları kritik
bir durumdadır. 2012 yılının ortalarında Tayyip Erdoğan Anayasa Uzlaşma
Komisyonu’nun yılsonuna kadar çalışmasını yapmasını, söyleyerek yılsonuna kadar
mühlet tanımıştı. Sonra bu süreyi Mart 2013’e kadar uzattı. Mart’ta geçti
gitti. Haziran içindeyiz. Sonuç alınmadı henüz. Anlaşılan eften-püften maddeler
dışında tartışmayı derinleştiren ve içinde ‘Türk’ kelimesi geçen maddelerin hiç
birisinde uzlaşma sağlanamadı. Aslında AKP’liler ‘Türk’ kelimesini çıkartmaktan
vazgeçtiklerini açıklamışlardır. ‘Türkü sileceğiz’, ‘dağdan taştan indireceğiz’
hoyrat ve uzlaşılması imkânsız söyleminden uzaklaşmışlardır. Yani geri adımı
onlar atmışlardır. Buna rağmen anayasa maddeleri üzerinde uzlaşma sağlamaları
mümkün olamamıştır. AKP’nin BDP ile ortaklaşa anayasa çıkarmak isteğine de
(sanırım) teşkilatın alt katmanlarından yüksek sesle reddiyeler ulaştırılmıştır.
Kamuoyu yoklamaları da bunu teyit eder niteliktedir.
16 Mayıs ABD ziyaretinde
anlaşılmıştır ki, Suriye ve Ortadoğu konusundaki düşüncelerde de ABD ile AKP
arasında uçurumlar vardır. PKK’nın Türkiye topraklarında bulunan silahlı
güçlerinin Türkiye’yi terk etmeye başlamalarına rağmen, anayasa konusunda
verilen sözler yerine getirilememiştir.
MHP Milletvekili Lütfü
Türkkan, Twitter hesabından “yarın
taksim’deyiz” mesajını geçmişti. Basında ateşli
başlıklarla kullanıldı bu mesaj. Fakat yarın olunca gördük ki, sabaha kadar karar
çok değişmiş. Genel Başkan Bahçeli ve parti yönetimi Gezi eylemleri aleyhinde
konuşmaya başladılar. Neler olmuştu? Sorusu düşünenler için çözülmesi o kadarda
kolay bir soru değildi. Memleketin siyasi havası hükümet başta olmak üzere
diğer tüm siyasiler için parlak görülmüyordu. 6 Haziran’da yapılan MHP Merkez
Yönetim Kurulu toplantısından sonra Bahçeli Gezi Parkı politikasını şöyle
açıklamıştı: “Orada PKK intifadasının
hazırlık çalışması yapılıyor”. Öyleyse, MHP ölse de
orada olmayacaktı. Kamuoyuna açıklanamayan başka bir tespit vardı belki de!
Suriye politikasının
başarısızlığı, Reyhan’lı bombalaması ve 53 can’ın şahadeti, üstüne Gezi Parkı
eylemleriyle;
İktidar bir çaresizliğin
içine tıkılmış kalmıştır.
Çıkış yolu nedir?
Elini çabuk tutmak, ata bir
an önce binmek ve dehlemek, erken çıkan yol alır mantıklarıyla bir baskın
seçim.
Yapılacak iş çok basit.
2015 yılında yapılması gereken Milletvekili seçimlerini bir yıl öne almak ve
2014 yılındaki yerel seçimlerle birlikte yapmak.
ABD’den dönerken yol
üstünde Başbakan, yardımcısı Arınç’ı Okyanus ötesi sakini ile görüşmeye
göndermesi de ilişkilerin yumuşak götürülmesi, desteğin devam ettirilmesinin
istenmesi gibi manaları da içermektedir.
Ki, erken seçim kararı ABD’de
alınmış olmalıdır.
İktidar partisinin daha
fazla yıpratılmadan, yaralanmadan, sosyal politika alanında yapılacak ve halkın
beğenisini kazanacak bir-kaç kanun maddesi ile halledilebilecek düzenlemelerden
sonra, unutkan zekâlı insanlar sandıkları için halkı, rahatlıkla alınabilecek
bir erken seçim kararı, halkın rahatlaması, gevşemesini sağlayacaktır. Popülist
kararlarla, AKP topladığı olumsuz puanları rahatlıkla unutturabilecektir.
Böylece, anayasa işini de
gelecek döneme bırakmak makul bir siyasi davranış olarak gözükmektedir.
Siyasinin beyninde bin plan
gezinir, ancak birisi uygulama alanı bulur. Siyasi rakiplerini atlatıp, yapmak
istediklerini sessizce uygulamaya geçme planı ise her siyasinin aklında sıkı
sıkıya tuttuğu bir plandır.
Tekrarında fayda var:
Erken kalkan yol alır. Artık
seçim sathı mailine girilmiştir.
NOT: Bu yazı yazıldıktan
sonra aşağıdaki haber düştü internet medyasına:
“8 Haziran günü İstanbul’da yapılan AKP, MKYK toplantısında 15 Haziran
Cumartesi Ankara ve 16 Haziran Pazar günü İstanbul’da gövde gösterisi yapmak
adına iki dev miting yapma kararı alındı”.
Buyurunuz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder