1 Mart 2013 Cuma

Sinop, Provakasyon ve Büyük Korku!



Güçlü olanın yanında bulunmaktan zevk alırlar, güçlü olana ‘yalakalık’ etmekten gocunmazlar, güç sahiplerinin yanında el pençe durmaktan imtina etmezler, kuvvetli onların secdegahlarıdır. Korku asıl sebeptir. Korkaktırlar. Hatta kendi gölgelerinden bile ürküntü duyarlar. Evhamlıdırlar. Şüphecidirler. Vehimleri sebebi ile geceleri uyku girmez, kıvranırlar. Koruma ordusu bile onları korumaya kâfi gelmez, her gün ordunun sayısını artırırlar. Güçlerinin zayıfladığını hissetmeleri ile zayıf buldukları alanlara saldırıya geçmeleri bir olur. Zayıfa saldırmaktan büyük zevk alırlar. Hücum ettikçe kuvvet kazandıklarını sanırlar.

Sinop; hayatın güzel, insanların hoşgörülü, iklimin mutedil olduğu nadir olan illerimizdendir Sinop. İnsanları hala “gölge etme başka ihsan istemem” diyen yüreklilerdir.

BDP’li (PKK’lı) heyetin Sinop ziyaretine sözü getirecektim. İyice, enine – boyuna ölçülmüş, planlanmış bir ziyaret. Gidenlere bakınız. PKK havuzuna su taşıyan bu gafiller Kürt değil (özellikle belirtiyorum) ama Kürtçülük yapmakta bir beis görmüyorlar. Bir anlamda satılık devşirmeler. İyi seçilmişler. Hatta bu isimler vaktiyle PKK ile kavgaya girdikleri bile biliniyor (80 öncesi, PKK onlara da saldırıyordu, arkadaşlarından öldürülenler bile olduğunu hatırlıyorum). Sonradan ne olduysa PKK’lı olup çıktılar. Kraldan fazla kralcı denen tipler. Kürt olmayan bu Kürt muhiplerini Sinop’a yolladılar, Kürdistan’ın anlatımı için. Kendi halinde, kimsenin iyisinde kötüsünde olmayan Sinop halkı protesto ettiler bu gafilleri. Buraya kadarı bilinenlerin tekrarı. (Aslında, nabız yoklama aşamasıydı, neleri nasıl yaparız yoklaması.)

Ne olduysa hükümet, iktidar partisi yetkilileri hep bir ağızdan Sinop’ta provakasyon olduğunu anlattılar, demeç verdiler. Hatta başbakan grup toplantısında CHP ve MHP’lilerin saldıran grup içinde olduğunu, provake edenlerin bunlar olduğunu anlattı. (İstihbaratımız ne kadar hızlı çalışıyor!) üzerinde durmak istediğimiz husus budur. Yetkililerin bir ağızdan provakasyon olduğunu belirtmeleri.

Hatırlıyoruz, benzer bir husus İstanbul’da Galatasaray Stadı’nın açılışında yaşanmıştı. Başbakan ve diğerleri ıslıklanmışlardı. Hemen bu olayın üzerine “provakasyon” dediler. Değildi, o anda kendiliğinden oluşan, bir birinden etkilenen insanların ıslıklamalarıydı hepsi bu. Böyle değerlendirmediler. Örgütlü olduğunu, provake edenin bulunduğunu anlattılar. Neden? Çünkü kendiliğinden meydana gelen olayların önlenmesi zordur. Örgüt işi ise, örgüt yetkilisini, sorumlusunu bulursun yargı önüne çıkartırsın olur biter. Halkın, hiçbir iradeye bağlı olmaksızın meydana getirdiği olaylarda ise fail bulmak mümkün değildir. (nitekim stat açılışındaki olaylar hakkında suçlu bulunamamıştır. Çünkü herkes iştirak etmiştir) işte korktukları durum budur. Halkın küçük bir kıvılcımla harekete geçmesinden korkuyorlar. Ki, aslında Hakk’lılardır. Ama şu anlaşılmış olmalıdır ki, balonda basınç aşırı miktara ulaşmıştır.

Povake eden kim? “Has..tirin” lafını unuttuk mu, “Meşenin dalları..”nı unuttuk mu, “Kürdistan’ın sınırları belirlendi” sözünü unuttuk mu, “Kürtlerin sayımı yapıldı” nutkunu unuttuk mu, polisin dövülmesini, askerin kurşunlanmasını, tuzakları, bombaları, 45000 kayıp canı… Unuttuk mu? Ha, gerçekten milletin unuttuğunu mu sanıyorsunuz. Bunlar provakasyon olmayacak ve bu lafları edenler, vatanın bir bölümünü parçalamak isteyenler serbestçe zehirlerini saçmak için ülkenin bir bölgesine gidecekler, gerçek provakasyonu yapacaklar bunlar görülmeyecek ve onları protesto edenler hain ilan edilecek. Provake edildiklerini söyleyeceksiniz öyle mi? İşte korktuğunuz başınıza geldi. Balon patladı patlayacak değimiz noktada hiçbir olayın patlak vermesinin mümkün görülmediği Sinop ilinde bunlar yaşandı.

Sinop’a giden BDP’liler hiç anlamsız bir ismi, belediye başkanını ortaya attılar. Asıl provakasyon buydu. Hele ki, başkan bir açıklama yaparak doğruyu anlattı. Bunun üzerine gerçek provakatör BDP’li milletvekilleri özür dilemek zorunda kaldılar. Başbakan ise bunları görmezden gelerek MHP’lileri ve CHP’lileri suçlamakta devam ediyordu. Olayların içinde bu parti mensuplarının bulunduğunu söylemesi, bu partilerin provakasyonun içinde olduğunu belirtmesi hatalıdır. Çünkü bu bir halk hareketidir ve o kalabalığın içinde kendi partisine mensuplarında olması muhtemeldir.

Bu kelimeyi seçerek konuşuyorlar. Halkın ayaklanmasından korkuyorlar. Korkularından sebep, vehimlerinden sebep zafiyetleri ortaya çıkıyor. Zaaf her yanlarını sarmış. Korkularının sebebi nedir? Yönetme makamını kaybetmek en büyük korkuları. Son on yıl içinde iktidarlarının temellerini tahkim çalışmaları bitti bitecek derken, halk ayaklanmasına varacak bir kalkışma işlerini yarıda bırakacaktır. Bu itibarla, bir suçlu bulup ‘olayları yapan’ olarak kamuoyuna dikte edeceklerdir, yapılan budur. Böylece halkın biriken, patlamak üzere olan gazını da boşaltacaklardır. Korkularıyla, milleti de korkutmak asıl başarmak istedikleridir.

Ali Gülabi ‘Kalem’ şiirinde “Cahilin elinde korkunç silahsın” der. Cahil danışmanlar, cahil dinleyiciler, diskurcu da cahil olunca, o korkunç silah milletin can evine dönüyor. Sessiz çoğunluktan konuşmamaları, eylem yapmamaları istenmektedir. Tespitimiz odur ki, başaramayacaklar.

Madem tüm yetkililer bir ağızdan kışkırtıcılık olduğunu söylüyorsunuz, bulun provakatörü ve çıkarın hâkim önüne.

Bir iki söz de, Sinop olaylarının ‘Türk sorunu’ olduğunu söyleyen gafillere söylemeliyiz. Türk’ü kim sorun olarak görüyorsa, bir gün başına Türk bombası patlayacak demektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...