16 Şubat 2013 Cumartesi

Kimliksizler…



Bilirsiniz, sık sık “referanslarının din olmadığını” söylerler.

Dindar görünümlü sahtekârlardır bunlar. İki laflarının arasına bir ‘dini’ çağrıştıran kelime koyarlar, gerdan kırarak, gırtlak patlatarak bunu millete dinletirler, tek dertleri milleti kandırmak ve desteklerini istemektir. Bunu da başarırılar. Çünkü cahil bırakılan millet evladı, düşünme yetisini yitirmiştir. Sanır ki, bu kelimelerle konuşanlar dindardır!

Kendileri ne demişlerdi: “referansımız din değildir” geliniz bu cümle üzerine biraz kafa yoralım.

TDK sitesinde, tavsiye mektubu, kaynak, tavsiye manaları verilmiş ‘referans’ kelimesine. Söylenilen bu cümlenin manasını, ‘biz dinden mana almıyoruz, kaynağımız din değildir’ şeklinde anlayabiliriz.

Biz biliyorduk zaten. Bunların kaynakları, beslendikleri kaynaklar yabancı ellere aittir. Bizden değildir, bizi bilmiyorlar, bizi anlatamıyorlar. Anladıkları da biz değil.

Kaynakları neresidir, nereden besleniyorlar?

Yer ismi vermenin anlamı yok, şöyle söyleyebiliriz. Türk olmasın, Türk’e ait olmasın da neresi, kim olursa olsun. Özeti budur.

Niye Türk’ü sevmezler?

Sadece tek sebep vardır. “Tekke ve Zaviyeler” kapatılmıştır. İstedikleri gibi at oynatma alanları daraltılmıştır. Hepsi bu.

Bunların ‘Osmanlı’lıkları da yalandan ibarettir.

Çünkü bunlar Türk’ü reddediyorlar, oysa Osmanlılar Türk idiler ve Türk’e laf ettirmezlerdi.

Abdülhamit Han’ın, Türkçe bilmeyen bir Tunuslu paşaya, Türk’e yaptığı hakaret üzerine söylediği söz dillerdedir: “Paşa! Paşa! Ben Türk’üm ve Türk kalacağım”.

Buna benzer bir sözü ne yetkililerde ne de onların borazanını çalma yarışında olan ve İslâmcı geçinen kalemşorlardan duyamazsınız.

Tek bir resimleri vardır:

Kimliksizlik.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...