Şu
haberi okumuştum yakın geçmişte:
“Heidelberg Üniversitesi’nden Peter Lampe ve ABD’nin Tulsa
Üniversitesi’niden Willam Tabbemee 2001’den beri bölgede çalışıyorlar ve iki
köyün arasındaki yaylanın şehrin inişine müsait olduğunu bildiriyorlar.”
(İskender Öksüz, 5 Eylül 2012 Star/açıkgörüş)
Hz. İsa’nın geleceği yeri
tespit çalışmaları yapıyorlar koca koca Üniversitelerin, koca koca Profesörleri.
Çalışma sonuçlarını da yayınlıyorlar. “İneceği yeri tespit emişler “Pepuza ile Tymion arasındaki tepeye
inecekmiş. Pepuza, bizim Uşak’ın, Karahallı’sının Karayakuplu Köyü. Tymion ve
Şükraniye Köyü imiş.” (aynı yazıdan)
Müjde, Hz. İsa’nın “gökyüzünden”
ineceği yer Türkiye’de.
Yo, yoo taş devrinden kalma
bir haber değil bu, dünyaya nizamat vermek isteğindeki ABD’li Profesörlerin
yakın zaman çalışmaları. “Ben
üstünüm çünkü benim kültürüm üstün” başlığı altında İskender
Öksüz Hoca’nın eleştirisinden okuyoruz.
****
İnsanların kafasını
karıştırmak ve istedikleri sonuca ulaşmak! Başarının planlanmış yolu. Amaç,
dünyaya hükmetmek. Nasıl olacak? Nasıl olursa olsun, ama olsun. Sıkıntılı
zamanlarda sarılacak bir dayanakları da var, hem de bütün dünya insanlarının
inandığı, (ya da çar çabuk inandırıldığı) Mehdi. İyi para yapıyor, kolay
taraftar kazandırıyor. Sal ortaya bir mehdi hikâyesi, peşine düşsün milyonlar
ve paraları. Yukarıdaki öykü de öylesine bir çaba. Belli ki, Üniversite
harcamalarını karşılıyor, koca koca profesörler de isa’nın gökyüzünden ineceği
yeri tespite çalışıyorlar. Nerenizle isterseniz gülünüz. Onların inancına mı,
onların zavallılığına mı, onların üçkâğıtçılığına mı? Nasıl isterseniz gülünüz.
Ortaçağ’dan kalma haber
değil dedik. O günleri bilemiyoruz, acaba ortaçağda da böylesi inançlar var
mıydı? Belki insanlar daha çabuk kanıyor, daha fazla destek veriyorlardı kim
bilir?
Yeni bir ayrıştırma, yeni
bir hizip konusu mu buldular? Yeni bir düşmanlık, yeni bir provakasyon aracı mı
tespit ettiler? Tıpkı, Karadeniz Bölgesi’nde filizlendirmek istedikleri “Rum
Pontus” gibi. Yoksa buldukları bilgilerle buraların da kendilerine mi ait
olduğunu söyleyecekler göreceğiz. Aslında bu çalışmalar, misyonerlik
çalışmalarıdır. Kendi inançlarını güya bilimsel yollardan bizlere aktarıyorlar.
“Uşak’ın Karahallı ilçesinde
yapılan kazı çalışmalarında ‘Yeni Kudüs’ olarak da adlandırılan ve İncil’de
Hristiyanlığa ait bir tarikatın merkezi olarak geçen Pepouza kenti (Karahallı
Karayakuplu köyü) ve Montanist kilisesinin ortaya çıkarıldığı ve böylelikle
dünyanın 7. Mezhebi olarak bilinen Montanizm’in de bulunduğuna dair görüşler
ileri sürülmüştür.” (Prof.Dr. Adnan Şişman, Afyon Üni.
Sosyal Bilimler Dergisi, cilt III,Sayı 2, 2001).
“İlluminati”, “Moon
Tarikatı”, “Hristiyan Siyonistler”, “Mormonlar”, “Yenidünya düzeninde
Masonlar”, “Cizvitler”, “Opus Dei”, “Kutsal Kâse”, “Ilımlı İslam”… Konularında,
Arslan Bulut Eylül ayı içerisinde 9 yazıyı dizi halinde yayınladı. Yazılar
incelenirse ortak konusunun “Mesih” olduğu anlaşılır. “Mesih” konusuyla
insanların zihinleri daraltılıyor, kısırlaştırılıyor. Bazen korkutarak, bazen
cennet vaadiyle insanları taraflarına çekiyorlar. Güya ‘dini’ konferanslar ve
yazılı metinlerle misyonerlik faaliyetlerine hız kesmeden devam ediyorlar.
Ve Mesih’in bir kurtarıcı
olarak dünyaya geleceğini propaganda ediyorlar, aslında kendilerinin
(kendisinin) bir Mesih olduğunu anlatmak istiyor, böyle olmasa da, dinleyen
cahiller böyle yakıştırıyorlar, “Cahil
ise ağzı çok laf yapan bu adamın beklediği kurtarıcı- Mesih- olduğunu sanır
(örnek Hitler) Yobaz daima Cahillerin sırtına binerek yükselir (örnek: Şeyh,
Şıh, Hocaefendi, ağa…) Cahil ise ilginçtir ki, sırtındaki Yobazı taşıdıkça
kendisinin de önemli olduğunu sanır.” (Aytunç Altındal,
Bir Türk Casusunun mektupları, Alfa yayınları, 2010). Böylece atılan taş yerini
bulur ve halkın zihnini eline alır misyoner (yobaz). İstediği gibi işlemeye
koyulur.
“Mehdi inancının ana fikri ‘dönüş’tür. Ve dönüş inancı Yahudilik ve
Hrıstiyanlık’taki Mesih ile örtüşmektedir.”
(Ramazan K. Kurt, Ortadoğu Gazetesi)
Dönüştür doğrudur. Ancak
birileri, koca Üniversitelerin koca Profesörlerine dönüşün (dünyaya gelişin)
bir ana ile bir babadan meydana gelebileceğini, gökyüzünden ‘Mesih’ beklemenin
beyhude olduğunu anlatsalar iyi olacak.
“Adam mısın, ebediyen hürsün
gez…
Yular takıp bir kimsecik seni
sürükleyemez.
Adam değil misin oğlum;
gönüllüsün semere,
Küfür savurma boyun kestiğin
semercilere.”
(Mehmet Akif Ersoy)
****
Sıkıntıda kaldıklarında
gündeme getirirler ya ‘Mehdi’yi. Dinleyenler ve onlara inananlar da boşuna
beklerler.
Şöyle okumuş öğrenmiştik
Ehli’nden.
“Kim ki, hidayete ermiştir
bulmuştur Mehdi’sini, kim ki, hidayete erememiştir bulmuştur Deccal’ini.”