Frenler tutmaz oldu,
balataların değişmesi gerek.
“Çok açık ve ağır konuşuyorum. Kurumlara yönelik, milleti galeyana
getirmeye yönelik bu davranışlar şerefsizliktir. Kurum personelinin moralini
kırmaya yönelik bu girişimler en hafif tabiriyle sorumsuzluktur, alçaklıktır.”
“Bakıyorsunuz bu güzel bir teklif demiyorlar. Niye, öbür taraf çok daha
tatlı da onun için.”
“Yahu bugüne kadar siyer-i nebi yoktu da kaç tane gönderdiniz aya be.
Bu zihniyet 10 yıllar boyu Kur’anı yasakladı, ezanı yasakladı. Türkçe okunacak
dediler. Bu zihniyet şimdi aya insan göndermekten bahsediyor.”
(10.09.2012
tarihli gazeteler)
Abdüllatif Şener Hulki
Cevizoğlu ile yaptığı televizyon sohbetinde şunları söyledi:
“İlk başladığı andan itibaren kavgacı bir üslubu benimsedi. Öfke
oyunuzu artırabilir ama ülkenize zarar veriyorsa sorumlu siyasetçi böyle
davranmaz.
Tepki görmeyeceği bakanlarını azarlardı.
Çok yoğun bir yolsuzluk ortamı vardı. Bu ortamda olmak istemedim. İhale
kanunundaki değişiklik yirmiyi geçmiştir. Bakanlıklardaki teftiş kurulları
hâkimiyetini yitirmiştir. Demokrasi dediğiniz şey bir kişinin her şeye hâkim
olmadığı sistemdir.
Suriye’de yaptıkları tam bir İsrail tezidir. İsrail ne istiyorsa
katmeri ile yapan bir Erdoğan var. Ama İsrail’le kavgalıymış gibi bir görüntü
vermeye çalışıyor.
Suriye Politikasının tek sorumlusu Başbakan’dır. İşler iyiye gitmedi
deyip Dışişleri Bakanı tasfiye edilecek. Kemal Unakıtan dediniz. Ona o işleri
yaptıran Başbakan’dır. Unakıtan yıprandı, Başbakan tertemiz duruyor. Dışişleri
Bakanı’na aynı şeyi yapmaya çalışıyor şimdi.
Türkiye’de terör olaylarının artmasının bir numaralı sorumlusu
Başbakan’dır.
Bu kadar yanlış yapan bir iktidarın kalabilmesini anlamak mümkün
değildir.”
(10.09.2012 tarihli Yeniçağ
Gazetesi)
Frenler tutmaz olunca artık, makinenin diğer
parçalarına da güven kalmaz. Vardığınız tamirciye “-ya usta bir de şuraya
bakıver” diye aklınıza gelen parçayı da söylersiniz. Usta bu, sizin sözünüze
göre hareket edecek değil ya! Bildiğini, anladığını uygulayacak.
Böyledir. Mevsim sonbahara
ulaşınca küpler temizlenir yeniden, pazardan gelecek taze sebzelere, meyvelere
yer açılır, bu kışa doğrudur. Yeni ürünlerle yapılacak turşular, kurutmalar,
kızartmalar küplerde yerini almaya hazır beklemekteler. Hep sebep frenlerin
tutmaması halidir. Hazır kışa girerken temelli bir bakıma ihtiyaç vardır.
Usta, her şeyi en iyi bilir
maşallah. Artık danışmanların, uzmanların, işi bilenlerin lafları, raporları,
konuşmaları bir hiçtir. Usta bu, her şeyi herkesten iyi bilir.
Bu sebeple makinenin
parçalarını istediği gibi değiştirecekmiş (değiştiriyormuş) oysa tamircisinin
böyle bir ihtiyaç duyduğu yok, hatta gerek yok diyor. Tamiratı gereken
balataları değiştirsek yeter diyor, ama duyan yok. Aslında motordaki arızaya
kulak veren yok. Motor arızalı motor. Blok patlatmış bir motorla bir metre bile
gidemezsiniz. Siz asıl motoru değiştirin. Veya tamirci motor yenilesin.
Usta’nın, bir zamanlar
bağır-çağır yanına çektiği medyanın büyüklerinde de bir hareketlilik var bu
günlerde ve hatta bugüne kadar kesin olarak kendisine biat eden ve asla
sözünden çıkmayan yandaşlarda bile bir haller var. Usta’nın gidiciliği yüzünden
okunur olmuş olsa gerek. Zira onlar iyi koku alırlar ve gidiciler ile
gelicilerin görüntülerini iyi bilirler. Pozisyon alırlar, işleri budur. Onların
vatan, millet, din, insanlar, halk… Gibi bir dertleri yoktur. Varsa da, yoksa
da kazançlarına kazanç katmak dertleridir. İster eskiden olduğu gibi patron
medyatörlerden, ister yandaştörlerden olsun fark etmez. Para ılıman limanlarda
demirlemeyi sever. İsteyen, yandaş medya sayfalarına dikkatlice olmak kaydıyla
göz atabilir, göreceklerdir.
En mühim problem olarak,
demokrasinin yarattığı diktatörlük önümüzde duruyor. Bu hastalığa öncelikle
Ustalar yakalanır ve peşinden yandaşlarını da sürükler. Hastalık budur.
Tedavisi ise imkânsız. Çünkü kendileri hastalıklarını kabul etmezler, doktora
gitmeyi kabul etmezler, bir hekimle karşılaştıklarında da hikâyelerini
anlatmayı ret ederler. Çünkü kendileri en sağlıklı, en bilgili, en iyidirler.
Böyle görürler. Bu sebeple de hastalıkların en ağırıdır bu durum. Çürüme yavaş
yavaş tüm bedeni sarmaktadır, fakat kendileri iyilikten, sıhhatten, afiyetten
bahsetmektedirler yazık.
Usta’ya şifa diliyorum.
Açıkçası;
Ben de bu yazıdan bir şey
anlamadım.
Nidai Seven:
YanıtlaSilRehber, karga ve usta misali.