Sohbeti kaçırmış
olmalıydım. Son demlerinde yakaladım. Takibattan çıkan sonuç:
-) “Eskiden iyilik yaparlardı
söylemezlerdi. Sonra hem yapmaya; hem de söylemeye başladılar. Şimdi ise
yapmıyorlar fakat söylüyorlar.” (Kemalettin Tulgar)
-) “Hatırlayın hele: Çok
eskilerde Selatin Camilerimizin avlularında YADA TAŞLARI vardı… Hani zengin
olanların ihtiyaç sahiplerini rencide etmemek için, içine para koydukları…
O zamanlarda muhtaçlar;
ortalıktan el ayak çekildikten sonra taşların yanına giderlerdi ve oralardan
sadece ihtiyacı kadar para alırlardı ve ihtiyaçlarından fazlasına el
sürmezlerdi… O zamanlarda hırsızlıklar da yapılmazdı ve herkes Hakk’ına rıza
gösterirdi. O zamanlar Türk Milleti’nin şeref yılları idi…
Ya şimdi… öyle mi ya?...
Bu hallere düşürülmüş bir
milletin yöneticileri de ancak böyle olur…” (Abdurrahman Biçer)
İki kıymetli dostun
muhaveresi böyleydi.
Birinci konuşmacının
anlattığı bir değişimi, bir ters gidişi, bir kötüye varışı özetliyordu. “Bir elinin verdiğini diğer elin
duymayacak” temel eğitiminden, gelinen noktayı bir
güzel özetleyen serencam. Böyle mi acaba? Diye düşününce, muhteşem Ramazan
iftar sofraları, makarna kömür dağıtımları akla geliveriyor. Susmak kalıyor
bize ve hemen doğru kanaatini belirtiyoruz.
İkinci konuşmacının cevabı,
tarihi bir vesikayı açıklar gibi. Anlıyoruz ki, bir medeniyetin zirve noktası,
karşılıksız, hiçbir beklenti sahibi olmadan verebilmesidir. Ne güzel
örgütlenmiş, zorlama yok, ‘vergi’ gibi mecburiyet yok. Kazancından o gün için
ne ayırabiliyorsa, belirli köşelere, duvar üstlerine, cami kıyılarına…
Serpiştirilen taştan yapılmış kutucuklara gönlünden koptuğu kadarını bırakıyor,
kimsenin görmemesi, kimseye göstermemek burada önem arz ediyor. İhtiyaç sahibi
onurunu, haysiyetini kimseye ezdirmeden kutucukların içine yerleştirilmiş
‘para’dan ihtiyacı kadarını alıyor. Fazlasına el sürmek aklına bile gelmiyor.
Ne kadar güzel, “zenginin
cömert, fakirin kanaatkâr” olması ne güzel.
**
Hatırıma “Askıda Ekmek Var”
uygulaması geldi.
Ankara’da beş – altı
ekmekçide uygulanan bir âdetin, ekmek satan “Ekmekçi Necati” büfesindeki
uygulaması şöyledir.
Hali vakti yerinde olan
ekmek alıcısı, iki ekmek ister, alıcı dört ekmek parası verir ve “askıya iki
ekmek koy” der. Necati Usta, müşterisini gönderdikten sonra iki ekmeği askıya
koyar ve “askıda Ekmek Var” tabelasını kapısına asar. Müşterilerinin çoğunluğu,
bu işlemi bildiklerinden bir ekmek, iki ekmek, üç ekmek… İsteyen istediği
kadarını askıya koydurur. Askıdaki ekmekleri kimin koyduğunu satıcıdan başkası bilmez.
Zaten bir müddet sonra da unutur.
İhtiyaç sahibi, doğrudan
büfenin askısına elini uzatarak, istediği kadar ekmeği alır ve gider. Kimse
soru sormaz, kimsin, ne istiyorsun diye sorulmaz… Alır ve gider. Ancak, asla
ihtiyacından fazlasını almaz. Evine ne kadar ekmek gerekiyorsa o kadarını alır.
Kimin ekmeğini aldığını bilmez, askıya ekmek koyan kişi de ekmeğini kimin
aldığını bilmez.
İkinci konuşmacının
anlattığı tarihi hadiseye çok benzer bu uygulama Ankara’da bazı ekmek
büfelerinde uygulanmaktadır.
Anlatayım, bilgilendireyim
istedim.
Henüz, unutulmayan güzel
adetlerimizin az da olsa bazı ulvi yaradılışlı adamların bulunduğu muhitlerde
yaşatıldığını bilelim.
Hüseyin Altınbay :
YanıtlaSilmahalle bakkalarına ugruyarak birikmiş borçaları sildiren güzel insanlarda vardı..yardım yapam kime yardım yaptıgını bilmiyor..yardım yapılanda kimin yaptıgını... bir elin verdigini diger el görmüyordu... şimdi ne mahalle bakkalları kaldı... ne askılar...şimdi dev avm... A.V. M. ler mi onlar artık... harcama puthaneleri...
Askıda elbise ekmek çay çorba bir zamanlar
KÜTAHYA da dayapılıyordu... unutuldu.... haydi bir kampanya başlatalım... ne güzel olur...
Candan Nurgül:
YanıtlaSilDenizlide ENDER pastanesinde halen yapılmakta.
Nidai Seven:
YanıtlaSilKomşusu aç iken tok yatan bizden değildir. Hadisi şerif bizlere özellikle Ramazan ayında rehber olsun.
Abdurrahman Biçer :
YanıtlaSilO dönemler Türk'ün Yüksek Medeniyyet kurduğu dönemler. Mohikanlar henüz ölmemişti...
Ve İnsan AHSEN-İ TAKVİM idi...
Nereden bilecekti ki bir gün gelecek ve ESFEL-İ SAFİLİN olacak...
Hülya Şahin :
YanıtlaSilİstanbul -Sarıyer'de de bu askı-ekmek olayı uygulanıyor. Hiç yoktan iyidir diye düşünüyorum. Bencillik arttıkça, yardımseverlik azalıyor. Hele bazı belediyelerin çalgılı çengili , reklamlı iftar yemeklerini hiç anlayamıyorum ..
Neyse vardır belki onun da iyi bir tarafı ..
REYYAN.....
YanıtlaSilbugun ramazan birrrrrrrrrrrr..
bende tuttum .....
REYYAN cennette bır kapı .....
oruçluların girebildiği kapı....
ben orucun sahurda başlayıp ...
iftarda bittiği öğretılanlerdenım 8 9 yaşımdan berı tam tutmaya çalıştım...
58E dayanınca yaştan deyıl tabiki..
izledıklerımden........ 7 yıldızlı otellerde
41 çeşİt..... veya 52 çeşit 50. 70 $ kişi başı... hiç hosuma gitmiyor...
anLadımki .. oruç İFTARDA BİTMİYORMUŞ ..
İFTARA BAŞLIYORMUŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞ
fakir edebiyati yapacaginiza fakirligi topraga gomun.RT.
YanıtlaSilTeşekkürler, fırsat bize düşerse toprağa gömmeye çalışırız.
SilSizin bu yazıyı okuduğunuzdan emin değilim. Belki üç-beş kelime okumuşsunuzdur o kadar.
Sizin eleştirinizle yazının alakası yok.
Yine de teşekkürler ediyorum, ilginize. Var olunuz.
Saygılar