11 Haziran 2012 Pazartesi

Hangi Kitapları okumalıyız?


Sık sık karşılaşırım okunan kitaplarla ilgili tartışmalara.  Neleri okumalıyız, nasıl okumalıyız. Okurken not almalı mıyız, yeni karşılaştığımız bir tespit veya teklif halinde dönüp o konuyu araştırmalı mıyız?

Her kesin kendine has bir okuma tarzı vardır. Bu zaman içinde kendiliğinden gelişir ve oturur. İmkânı yok ki birisinin önerisiyle, dayatmasıyla değiştirilebilsin.

Görebildiğim kadarıyla, (genel olarak) kitap tercihi genel olarak reklamların mesajlarının algılanmasıyla oluşuyor. Kafasındaki oluşan probleme çözüm aramaktan ziyade, televizyonlarda kitap tanıtımı saatlerine denk gelinmişse, sunucunun heyecanla gösterdiği kitaba yöneliş veya marketlere kadar inmiş kitap raflarının cazibesi kitabı satın almaya yönlendiriyor. Sonra okunur mu, atılır mı bilinmez. Eğer amaç sadece kitabın satın alınması ise diyeceğimiz olamaz. Bu yayınevinin amacı olabilir. Tabiî ki ticari gayesi de vardır yayınevinin, okuyucuyu pek de ilgilendirmeyen.

Kitap, tanımlanmış bir probleme cevap olacak veya musluğundan şerbet akan çeşmenin tadını, lezzetini, zevkini verecek. Şartlar sağlanmamışsa bırakırım kitabı. Sonuna kadar okuyamam.

Üslupta mühimdir. Kimi sıkıcı üsluplara sahip sayfaların içinde boğuşmaktansa, zevk alınan gül bahçelerinde dolaşmak evladır.

Kitap tavsiyesi kadar hatalı bir şey olamaz. Evvela tavsiye edeceğin kişiyi en az kendin kadar tanımalısın. Zevklerini, hayat görüşünü, felsefesini, inançlarını… Bilmelisin. Kitap tavsiyesi ondan sonra gelir. Sorularını da bilmelisin, aradıklarını da, duymaya alıştıklarını da öğrenmelisin, duyduklarını geliştirecek okumaları tavsiye etmelisin. Zordur. En iyisi kütüphane rafları arasına serbest bırakmalı okuyucuyu. Ne arıyorsa kendisi bulsun. Küçük yardımlar, adres tarifi gibi olmalıdır. Edebiyat kitapları sol rafın başında, tarih kitapları ikinci rafta… gibi.

Bilgilenmek, malumatı artırmak iyidir. Ancak insana yük olacak malumattan da kaçınmalıyız. Hiçbir şeye yaramayacak, düşünceyi kısırlaştıracak, gereksiz bilgilerden uzak durmalı, boşuna hamallık yapmamalıyız.

Zevk alındığı sürece kitabın cinsi, konusu, baskısı, kâğıdı önemli değildir. Okunacak tek kitap, zevk alınarak okunan kitaptır.

Kulak misafiri olduğum bir konuşmayı aktarmak isterim, yeni denizler keşfetmek isteyen okurlarımız için. Yeni yeni sularda kulaç atmak isteyen okurlarımız için, enteresan gelebilir.

**

Sordular;

-                 -    “Siz hangi kitabı okursunuz.”

Cevap verdi;

-                -   “Biz kendimizi okuruz.”

**

Son söz;

Herkesin (İnsanın) bir kitabı vardır. Açılma(k) için Besmele bekler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...