10 Haziran 2012 Pazar

Fatih’e Gidiş



Balkonumun altına kadar uzanan ağacın dalına bir bülbül kondu. Bir milyon makamlı şarkı faslına başladı. Güneş deniz üstünden yokluğa doğru gidiyor.

Bülbülün figanı kim için?

Balkona çıktım. Çıkar çıkmaz dal üzerindeki bülbülün uçup oradan uzaklaşması bir oldu.

Meğer bana güneşi göstermek istiyormuş.

Güneş, çıplak gözle seyredilebilecek çağında. Son demlerini yaşıyor.

Kızıla bürünmüş deniz, ufukta güneş.

Resmin sağ tarafındaki tepelerin görünen yanı karanlık. Güneş, deniz ve ben. Bülbülün ikramı.

Bir kez daha allak bullak et dünyamı ey bülbül. Bir kez daha yık hayatımı.

Ve,

Cennet nedir, cehennem nedir bir kez daha yaşat bana.

Görmek, yaşamaktan ibarettir.

Duymak, sahici yaşamak.

Artık,

FETİH kelimesi üzerinde derin, derin düşünmek gerekir.

Fetih nedir?

Fetih neden gereklidir?

Fatih kimdir?

Fetheden neden güzeldir?

Güneş, deniz ve ben. Arada bülbül.

Öyleyse;

Her fatih’e bir İstanbul.

1 yorum:

  1. Yılmaz Karahan:

    ‎"Bülbülün figanı kim için?" Bülbül sizde gül kokusu almış ki sizi fethe başlamış. Tebrikler Mahmut bey...

    YanıtlaSil

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...