20 Mayıs 2012 Pazar

Suriye Değerlendirmesi



15 Ocak 2012 tarihli yazımızda; (http://mahmutemin.blogspot.com/2012/01/yemen-taliban-ve-biz.html) “Taliban militanlarının Lübnan, Suriye, Irak ve İran’da CIA’nın amaçlarına ulaşmak üzere kendilerine yardım edeceklerini, bunun karşılığında da Afganistan’da iktidar vaat edildiğini…

“Yemen’in başkenti Sana’dan 170 Km.lik uzaklıkta bulunan Radda Kentinin el Kaide militanlarının eline geçtiğini,

Yazmışız.

Boş durmamışlar. Suriye içlerine kadar yürümüşler.

Bu Taliban, güya ABD’nin düşmanı. ABD ise Taliban düşmanı. Nasıl oluyor demeyin. Bugün düşman, yarın dost. Menfaatler neyi gerektiriyorsa o. Burada ‘menfaat’ kelimesi üzerinde biraz duralım. Eskiden, devletlerin menfaatleri neyi gerektiriyorsa onu yaparlar derdik. Dış politikada dostluklara yer yoktur, ülkenizin menfaatini düşünürsünüz, bu doğrultuda kararlar alırsınız, derdik. Artık şimdi böyle değil. Dünyayı, 100 – 150 kadar büyük şirket yönetmektedir. Menfaat kelimesinden o şirketlerin menfaatleri anlaşılmalıdır. Bu şirketlere de biz ‘küresel çeteler’ diyoruz. Küresel güçlerin işlerine hangisi geliyorsa, kendilerine bir maşa bulmaları da zor olmuyor. Bir yerde Taliban, başka yerde Müslüman Kardeşler, başka başka yerlerde ise PKK oluyor. Fark etmiyor! Birisi ‘PKK büyük düşman’ derken, diğeri onu silahlandırmaya, eğitmeye, lojistik destek sağlamaya devam eder. Böyledir dünyanın halleri.

Baharın taze güzellikleri doyasıya yaşanmadan, Suriye’nin Başkenti Şam’da ‘canlı’ bomba denen, makineleştirilen, uyuşturulan, mankurtlaştırılan birisi bombanın pimini çeker. 70 kişi ölür, 392 kişi yaralanır. Bu acıyı, TV haberlerinde, yorumlarında, yazılı basında içimiz sızlayarak dinledik, okuduk, öğrendik. “Suriye’de halk nezdinde karşılığı ve saygınlığı olmayan ve kendini Suriye Ulusal Konseyi olarak tanıtan örgüt bu cinayetin suç ortağıdır. Komutanları Antakya’da bulunan Özgür Suriye Ordusu ise başından beri silahlı eylemlerde bulunarak katliamlar gerçekleştirmektedir. Yani ‘özgürlük ve demokrasi’ uğuruna başından beri cinayet işlemektedir. Bu ‘ordu’ militanları şimdiye kadar binlerce asker, güvenlik elemanı ve vatandaşı öldürdü. Bu orduya Kaide ve benzeri örgütlerin ruh hastası elemanları yardım ediyor. Bunu da ben değil, ABD Savunma Bakanı söylüyor. Söylüyor ama Suriye’yi yandaşlarıyla birlikte karıştırmaya devam ediyor. Çünkü ABD’nin ‘Arap Baharı’ ile coğrafyamıza layık gördüğü demokrasi böyle bir şey. Yani kin, nefret ve cinnet demokrasisi, sonrası ise teslimiyet ve kölelik…” (*)

Eş Başkanlığını bizlerden birisinin yaptığı BOP örgütlenmesi, uygulamaya geçirildiğinde, Ortadoğu Bölgesinde 22 İslam Ülkesinin sınırlarının değişeceği deklare edilmişti. Çalışmalar bu yönde devam ettiriliyor. Demokrasi, insan hakları, özgürlükler gibi güzel ve insanları kandırabilecek etkiye sahip kelimeleri kullanarak.

“En son terör saldırısı Suriye meselesinin yeni bir boyuta evrildiğini gösteriyor. Anlaşıldığı kadarıyla artık denklemin içerisinde El Kaide de var ve şiddetin boyutları daha da artacak.” (**)

El Kaide, Esad Muhalifleri ile birlikte hareket etmektedir. Kaide Suriye’de oldukça güçlenmiştir, El Kaide Suriye olaylarına karıştıktan sonra, artık halkına şiddet uygulayan Esad’dan bahsedilemez çünkü Kaide’nin direkt olarak NATO’nun (ve AB+D)’nin sokak hareketlerinde kullandığı, militan güçler olduğu anlaşılmıştır. Bu itibarla, Esad’ın diktatörlüğünden evvel, Suriye parçalayıp, bölerek Suriye’ye yerleşmek isteyen güçlerin durumu önem arz etmektedir. Eli kanlı terörist bir örgüt olan Kaide devreye girdikten sonra, Türk Dış Politikasını yürütenlerden de tatminkar bir açıklama duyamadık. Yoksa, halkın özgürleştirilmesi sona mı erdi diye düşünmeden de edemiyoruz. Ne de olsa Irak’a, Libya’ya demokrasi getirenler, Suriye’ye de demokrasiyi insanların hakları ve özgürlüklerini dillendirerek getirmek istiyorlardı. Ne de olsa halkın yerine şimdilik El Kaide geçmiş (geçmek üzere) durumdadır.

Konuşmak zor olsa gerek.

Şimdilerde Türk Bayrakları yakılıyor, bir yıl önce krallar gibi karşılanan Sayın Başkanımız aleyhinde de ağza alınmayacak kelimelerle hakaretler yağdırılıyor Suriye’de. Bu durumlara nasıl gelindiği, ne hatalar yapıldığı umarım dış politika uygulayıcıları tarafından enine boyuna değerlendirilir…

                                                                 :
(*)  Hüsnü Mahalli, 12.05.2012, Akşam.
(**) Deniz Ülke Arıboğan, 20.05.2012Akşam.

3 yorum:

  1. Mehmet Ali Öztürk :

    ‎''Açık konuşalım: Washington-Tel Aviv lobisi, laik ve dindar liberaller ve Gülencilik, peşlerine NATO'ya asker yazılmaya razı Suud saltanatına biatli tekfir ve nefret lejyonu ile eski radikal İslamcıları takmış Türkiye'yi uçuruma sürüyor. AKP iktidarı işte böylesine kusursuz bir felaketin duble yolunu asfaltlıyor!..

    NATO marifetiyle değişim doktrinine güzellemeler düzseler de kendilerini hala eski ve yeni sömürgeciliğe karşı olmakla tarif etmeye çabalayan eski radikal İslamcılar için NATO'ya asker yazılmadan önce son çıkış kaçırılmak üzeredir. Suriye ile savaş başlarsa “Libyalı devrimciler” karikatüründen farksız hale gelecekler.''

    YanıtlaSil
  2. Mahmut Emin :

    ‎"Kusursuz felaket"! tanımlama on numara. Tereyağından kıl çeker gibi...

    Mehmet Ali Öztürk :

    Son çıkıştalar...

    Mahmut Emin :

    Son çıkış!; sert virajdan sonra, yar vardır, hemen çıkar. Aman dikkat.

    YanıtlaSil
  3. Dikkat ! Büyük bir müşrik cephesi oluşmuş durumda.. . Yahudi(Siyonist), Hristiyan ve Müslüman müşrikler diyalog içindedir... Aralarında kan uyumu vardır, anlaşırlar ...

    Bunlardan Müslüman geçinenleri en zavallı olanlarıdır ... Büyük kısmı kullanıldıklarının farkında bile değiller...

    Hiç mi şöyle bir başlarını kaldırıp dünyaya bakmıyorlar : Müslüman alemi kan, revan içinde, ... Yazıklar olsun

    M. Yalçın

    YanıtlaSil

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...