5 Nisan 2012 Perşembe

Yargılanan Kimdir, 12 Eylül mü?


Kullandıktan sonra bir kenara atarlar, kâğıt mendil gibi. 30 yıl boyunca dokunmadılar, çünkü onların kurdukları sistem hala kendi lehlerine işliyordu. 10 yıl önce iş başına getirdikleri siyasi grup, artık eskiye ihtiyaç göstermeyecek kadar yeni politikaları uyguluyorlardı. Onların yerlerinin daha da sağlamlaştırmak, onlara karşı halkın sevgisini, teveccühünü artırmak için yapılacak olan da, eskiye dönerek onların kullanılma süresinin de sonuna geldiğini bildirmek ve imzalamak için yargılamalarını gündeme taşımaktı.

Yapılan bundan ibarettir.

Yakın geçmişten örnek olarak de Mısır Diktatörü Mübarek yeter.

12 Eylül 1980 ihtilali ilginçtir, “bizim çocuklar kazandı” cümlesiyle ABD Başkanı’na bildirilir. “Tereyağından kıl çeker gibi.”

“Yeşil Kuşak”, iki kutuplu dünyanın, S.S.C.B ve ABD çatışmasında düşünülmüş sosyolojik (güya) tedbirler zinciridir. Başarıyla kuruldu. Nedir? 1978 Pakistan darbesi, 1979 İran darbesi ve 1980 Türkiye darbesi; S.S.C.Birliğini yalnız bırakmaya yönelik dinci darbeler. Çok ilginç, 12 Eylül darbesini de dinci darbeler olarak tarihin sayfalarına not ediyoruz.

İhtilal Lideri işine “Hoca’nın Oğlu” olarak başladı. Yaptığı yurt gezilerinde “Ayetler” okudu, ayet mealleri uçaklardan atıldı, en çok imam Hatip Okulları bu devirde açıldı, her isteyen istediği gibi Kur’an Kursları açabildi.

En önemlisi, Atatürk adına yapılanlardı. Yaptıklarının tamamı milletin Atatürk’ten nefret etmesini sağlamaya yönelikti. Atatürkçülük adına hava alanının, spor salonlarının, caddelerin, salonların, yapıların adlarını değiştirdiler, radyo ve TV’de (O zaman Sadece TRT vardı) her gün insanları bıktıracak derecede Atatürk konulu sohbetler yaptırdılar. Öyle ki, millet yeter artık be.. dedi. Demek zorunda kaldı.

24 Ocak 1980 tarihinde ekonomi yönetiminde yeni kararlar alınır. Liberalleşme ve kapitalizmin ‘bırakınız geçsinler’ cümlesiyle özetlenen serbest piyasa ekonomisinin uygulanmasına yönelik kararlar, Türk Parasını Koruma Kanunu esnekleştirilip, Türk Lirasından kaçmak için nelerin yapılması gerektiği kararları.. bu kararları alan heyetin başkanı Turgut Özal’dı. (Daha sonra yüksek enflasyon belası patlamıştı).

8 ay kadar uygulamada bir başarı sağlanamadı. Kararlar alındığı gibi sürüncemede kaldı. Liberalleşme kararlarının uygulamaya konulması için Turgut Özal “Tek Yetkili” olarak iş başına gelmek istiyordu. Başbakan olamazdı. Milletvekili değildi. Üstelik sık sık kapatılma ile karşılaşmış bir dinci siyasi oluşumdan milletvekili adayı olmuş ama seçilememişti.

Bu durumda askeri müdahale tek çare olarak yapıldı.

Ve… Turgut Özal’ın kurduğu parti ezici çoğunlukla iktidara taşındı. (Mevcut duruma çok benziyor!)

24 Ocak kararlarının uygulanmasına geçilmesi için hiç bir sebep kalmamıştı. Turgut Özal, kadroları içine dinci düşünceli kişileri yerleştirdi, uzun süre Bakanlık koltuklarında oturttu. Bütün uygulamalar dini kelimelerle gizlendi, bütün söylemler dini terimlerden alınarak halkın zihni bulandırıldı. Bizim insanımız dindardır. Dine dayalı kelimelere, söylemlere duyarlıdır. Böyle olunca, bu söylemleri yapanları bağrına bastı. Müslüman olarak, Müslümanları oylarıyla destekledi, uzun süre iktidarda bulundurdu.

Bu arada da iktidar liberalleşmenin, küreselleşmenin isteklerini hiç bir itirazı olmadan, üzerinde hiçte tartışılmadan bütün kanunları çıkardı.

***

Bu günlere gelindi.

Şimdiki iktidar güçleri hakkında laf etmeye lüzum yoktur. Malumlarıdır.

Küreselleşme konseptindeki değişimler neticesinde, küreselcilere biat etmiş iktidarın yerinin sağlamlaştırılması için, eskilere tersten öykünerek yargılanmalarının önü açıldı.

Hepsi bu. Yargılamaların hiç bir önemi yoktur.

İhtilaller çocuklarını daima yemiştir. Liderlerinin de yenildiğini Mısır, Tunus, Cezayir, Libya, Sudan, Irak, İran, Pakistan, Afganistan (son günlerde de Suriye) örneklerinden biliyoruz. Bu kez, devrini, hizmetini tamamlamış bir yaşlı liderin üzerine tüm suçları yıkarak amaçları doğrultusunda ilerlemek istiyorlar.

Madem suçludur (ki, tabiî ki suçludur, bunun aksine bir şey söyleyemeyiz), yetkisiz olarak emir verme makamlarına kurulmuştur, demek ki, verdiği emirlerin tamamı yetkisizlikten ‘kanunsuzdur’. O halde, kanunsuz verilen emirleri yerine getiren, Başbakan, Bakanlar, Kamu Bürokrasisi.. taa odacısına kadar tamamı suçludur.

Bu dava dava değil, tiyatrodur. (Yargılanmaları gerekir ama sadece onlar değil.)

Türk Genel Kurmayı’na ihtilali yaptıran gücün (AB+D ve NATO) Hâkim karşısına çıkartılmasına kadar da tiyatro olarak kalacaktır.

Dikkat edilirse, “Yeşil Kuşak” projesi sağlam bir şekilde uygulanmış ve amacına ulaşmıştır. Yukarılara bakarsanız sözümüz anlaşılır.

Kullandıkları gibi atarlar bir kenara.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...