3 Şubat 2012 Cuma

Türk Tarihinde Bir ilk

Daha iki gün önceki yazımızda şunları yazmıştık:

Tarihinin hiç bir döneminde Türk dışarıya kapalı olmamıştır. Komşularıyla, diğer ülkelerle ticari, askeri, kültürel ilişkilerini kuvvetle ilerletmiş ve geliştirmiştir. Bizim bilgimiz bu yöndedir. Hatta bu ülkelerden kültürler ithal etmiştir. Diline kelimeler almıştır. Onların kullandığı eşyaları, makineleri almıştır. Bunları kullanmakta hiç bir beis görmemiştir. Onların kütüphanelerindeki eserleri kendi diline tercüme ettirmiş, onların ilim adamlarını, sanatçılarını ülkesine davet ederek ve onlara yaşayacağı mekân, geçineceği maaş vermiştir. İspanya ve Almanya’daki Yahudilerin Türkiye’ye kabulü de böyle olmuştur. Öyle ki, onları kendimizden biri gibi görmüş, büyüklerine gerekli hürmet ve itibar verilmiştir.

Hatta iddia ile söyleriz ki, Türk kadar yabancı kültürlere açık bir millet daha yoktur. Bu vasıf onun ilerlemeci, yükselmeci karakterinden gelir. Tarihi yer değiştirme arzusu, dolayısıyla göçler, uzak diyarlardaki bilinmeyenlerin öğrenilmesi iştiyakıyladır. Bu itibarla, ön yargılarını, statülerini… Bir kenara bırakarak yeni ülkelere, yeni bilgilere, yeni bilgelere kanat açar.

Zamana uymada sorunu yoktur. Zaman Hakk’tır. Asır Hakk’tır.”

Hürriyet Pazar ekinde Paul Auster isimli bir Amerikalı yazarın röportajı yayınlandı. Auster’in Türkçeye çevrilmiş 25 ten fazla kitabı varmış. Hikaye, roman ve senaryolardan oluşan. Auster’den bahsetmemizin sebebi röportajında:

“Hapiste yatan yazar ve gazeteciler yüzünden Türkiye’ye gelmeyi reddediyorum! Kaç kişi oldu? 100’ü geçti mi? biz demokratlar Bush’lardan kurtulduk. Bir savaş suçlusu olarak yargılanması gereken Cheney’den kurtulduk. Neler oluyor Türkiye’de! En çok endişelendiğim ülke. Demokrat yasaları olmayan ülkelere gitmiyorum davet alsam da. Aynı sebeple Çin’den gelen davetleri de geri çeviriyorum. Bu hükümetleri protesto ediyorum”.

Sözleri kıyametleri kopardı Türkiye’de.

Başbakan R.T. Erdoğan Auster’e; “Türkiye’ye gelsen ne olur, gelmesen ne olur?” dedi. Türk tarihinde bir ilk dediğimiz de budur. Yazarlar, ilim adamları, araştırmacılar, felsefeciler… nadir insanlardır. Mamur şehirlerde onların imzaları vardır. Türk tarihinde ilk olarak Sayın Başbakan’ımız bir yazara, sanat adamına “Gelmesen ne olur?” diyebildi. Pek çok pot kırmıştı, pek çok argo sözcükleri dile getirmişti Başbakan, bu sözü tarihe geçecek, kötü sözlerin içinde yer aldı. Bu söz ayrıca Türk Milletini de aşağılayıcı bir sözdür. Misafirperverlikte övündüğümüz özelliğimiz bundan böyle dillendirildiğinde Başbakan’ın bu sözleri ile karşılaşacağız. Nitekim bir yazarımız; “sağa sola böyle bir üslupla posta koymakla kimse bir şey kazanamaz. Bu üslup her şeyden önce bir başbakana yakışmaz” diyerek öğüt verdi ve bizim endişelerimizde haklılığımız ortaya koydu.

Önceki dönemde Milletvekili olan Mehmet Ocaktan konuyla ilgili bir yazı yazdı. Milletvekiliği döneminde derde şifa olacak bir satır işi olmayan bu devasız yandaş kalem, Auster’in Türkçeye çevrilen bütün romanlarını severek ve coşkuyla okuduğunu bildiriyor. “Amerika’daki Neo-Con’ların akrabası olan sömürgeci tipler hariç, demokrat aydınlar, kendilerine anlatılan her olumsuz Türkiye fotoğrafına samimi olarak inanıyorlar ve bir demokrat olarak endişeleniyorlar.

Çünkü onlar, kendilerine bu karanlık tabloyu çizenlerin aslında ‘ulusalcı’ bir ruhla beslenen faşolar olduğunu, hayatları boyunca darbecilere alkış tuttuğunu, Türkiye’de hep ‘kaos’ ve ‘Askeri vesayet’e yatırım yaptığını bilmiyorlar.”

Bir yazar, üstelik kendisinin coşkuyla okuduğu bir yazar bir cümle söz söylüyor. Lafı getirdiği yere bakınız. Neo-Con’lar ve Türkiye’de Ulusalcılar! Ne alaka! Kaldı ki, sizleri iktidara taşıyanların Neo-Con’lar olduğu yazıldı çizildi. Karanlıklar Prensi’nin AKP’yi iktidar yapmak için yıllar önce çalışmalar yaptığı kitap sayfaları arasında öylece duruyor. Şimdi bu yaftayı atıp, başkalarına bulaştırmak istiyorlar. Böylece temizlik mümkün mü?

Başbakan’ın sözü bir Türk’e yakışmayacak kabalıktadır. Bunun tevili filan da olamaz. “Gelsen ne olur, gelmesen ne olur” sözü kara yazıyla geçmiştir tarihe, sırasında da bu sözü çıkarıp Türk Başbakanı söylemiştir diyerek yüzümüze vuracaklar. Böyle giderse ileride Türkiye’ye davet edebilecek yazar, sanatçı, ilim adamı bulamayabiliriz, bu yönde tedbirler alınıp ‘gönüller yapılmalıdır’.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...