Ahmet HAKAN, Şunları yazıyor (02.01.2012):
“Devlet halkını bombalar mı? BOMBALAR.
Hem de nasıl bombalar! Devletler, halklarını bombalamışlardır. Tarih bunun sayısız örnekleriyle doludur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti de halkını bombalamıştır. Tarihimizde bunun örnekleri mevcuttur.”
Diyoruz ki, A. Hakan, haydi tarihimizden göster bakalım şu örnekleri de bizde öğrenelim. Böylesine iftira, böylesine hakaret edilmez bir millete. Tamam, döneklerin, liboşların, dincilerin ağzıyla konuşuyorsun. Tamam, çalıştığın ortam bir şekilde ikna edildi ve biat ettirildi. Fakat bu hakaretini, bu iftiranı kanıtlamalısın.
Devlet, yargılar ve cezasını verir. Devlet güçleri tepeden aşağı silahlı bir suçlu ile karşılaştığında “teslim ol”masını söyler, silahla karşılık verilince de silah kullanır.
Uludere olayı, henüz incelenmemiştir, araştırmalar sonuçlanmamıştır. Fakat burada ince bir ‘düşman’ politikasının varlığı ölenlerin mensubiyetinden de anlaşılmaktadır. Çoğunluğu devletten yana, devlet kuvvetleri ile birlikte hareket eden bu kişilerin, kandırılmaları ve devlete ama PKK, ama diğer kaynaklardan hatalı bilgi verildiği anlaşılıyor. Aslında burada kandırılan hem devlet hem de orada bulundurulan (bulunan) köylülerdir.
Bir çift sözde, orada ölenlerin “sivil” olduğu söylemi üzerine etmeliyiz. Üstüne basa basa, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar ve diğer yetkililer “sivil” olduklarını söylemektedirler. Şu soru gündeme geliyor: Onlara sivil demekle, PKK eşkıyasının militanlarına “Asker” mi demek istiyorsunuz? Devlet kendisine isyan etmiş çapulcu sürüsünü asker olarak mı görüyor.
Vahim olayda hayatını kaybedenler, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarıdır. Köylülerdir. Tabiî ki sivillerdir. Eşkıya elemanları da asker değillerdir. Devlete karşı ayaklanma, isyan başlatmış eli silahlı ve yurtdışı destekli elemanlardır, militanlardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder