23 Aralık 2011 Cuma

Zafiyet

                            “Allah, üzerinizdeki yükü hafifletmeyi murat eder,
                              İnsan zayıf yaratılmıştır”. (Nisâ/28)


Rahmi Bey Kürdîlihicazkâr Şarkısında, şu sözleri söyler; “Kırıldım, küstüm, incindim, gücendim.” Bu özellikler, insan yaratılışının zayıflıklarıdır. Zayıflığını bir bir Efendi’sine çekinmeden, korkusuzca, ağıt yakar gibi bildirir Rahmi Bey. Ne de güzel bir bestedir.

Yaz mevsiminde sıcaktan bunalma, kışın soğuktan üşüme, küçük bir cereyanda kalma durumunda hastalanma, acıkma, uykusu gelme, titreme, korkma, endişe, sevinç veya üzüntü gösterme, heyecanlanma, gıybet etme, hırs, kıskanma, kin gütme, haset etme, yorulma, eksiklik, yetersizlik, tamah, açgözlülük, zayıflık… Zafiyet göstergeleri, zafiyet belirtileri…

Zaaf’ta irade zayıflığı ve de düşkünlük vardır.

Şunu düşünürüm hep, zafiyetlerimiz doğuşla mı verildi?

Bir de nefs var. Nefs dünya için bir zorunluluk. Öyleyse zafiyet de nefse bağlı olarak gönderilmiş olmalıdır.

Dünyayı mamur hale getiren güç ‘nefs’le anlatılabilir ancak. Daha fazlaya sahip olmaya çalışmak, daha moderni bulmaya çalışmak, şehirlerin imarı, evlerin dizaynı hep nefsin iştiyakının bastırılması içindir. Böylece dünya da imar edilmiş olmaktadır.

Zafiyetler de bir zorunluluk. Öyle olmasaydı, -imtihan dünyası- denir miydi? Marangozun işe yaramaz tahta parçalarını rendeleyip işe yarar hale getirmesi gibi. Eğriyi düzeltir, uzunu keser, kısaya ilave eder.. ve bir yerlerde kullanır. Onun gibi anlıyorum zafiyetleri de.

Zaaf; Hak’tan uzak kalmak, anlayamamak, dikkate almamak, önemsememek.. Olarak da açıklanabilir. Öyle ki, bu dünyada kendisini bulunmaz sanan benim gibi salaklar, hiç düşünmezler olsa gerek:

“Allâh’tır ki, sizi zayıflıkla (hakikatinin farkında olmaksızın) yarattı! Sonra, zayıflığın ardından bir kuvvet (hakikatini-rabbini bilmenin kuvveleriyle) oluşturdu! Sonra, kuvvetin ardından zayıflık (ismi Allâh olan indinde acziyetini -abd-i âciz) ve ak saçlı (bilge) hâline getirdi… dilediğini yaratır.. “HÛ”; Aliym’dir, Kaadir’dir.” (Rûm/54)(*)

Öyleyse acziyetini bilerek başlamalı, bir hiç olduğunu da idrak etmeli. Kıldan ince kılıçtan keskin yoldur bu. Yaradılış ve istenen pek de sarih bir şekilde anlatılmış ayet-i kerimede.

Acziyetimizle da baş başa bırakmamak üzere müjdeleri de vardır. “İşte böyle (yaşayıp gördünüz)! Muhakkak Allâh, hakikat bilgisini yaşamayı inkâr edenlerin tuzağını zayıf düşürendir”! (Efâl/18)

Yeter ki acziyetimizi alt etmeyi murad edelim, şeytanın, kâfirlerin, inkâr edenlerin (tuzağını zayıf düşüre)cektir. “Muhakkak ki şeytanın tuzağı zayıftır” (Nisa/76)

Şimdi Rahmi Bey şarkısını tekrar dinlemenin vaktidir.


(*) ayet mealleri, Ahmed Hulusi, “Kur’an’ı Kerim Çözümü”ndendir.


2 yorum:

  1. İnsan üzerine enfes bir yazı. Özellikle de haddini bilmeyene, gücün coşkusuna kapılmış kendini kaybetmişlere tavsiye olunur...

    YanıtlaSil
  2. Çok güzel anlatmışsınız,elinize,emeğinize,yüreğinize sağlık

    YanıtlaSil

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...