21 Eylül 2011 Çarşamba

Bir Nefes Dünya

Kavgasız bir hır gürün içinden çıkılmışçasına, özür mahiyetinde;

“İri laflar etmeyi bilmeyiz elbet
Bir ilmin varsa eğer fakiri de celbet
Anlamayız bildiğin ahval-i dünyadan
Varsa kusurumuz büyük sensin affet”


Evet, kesinlikle bir kavga anıydı. Kansız, yumruksuz ama acımasız.

Sohbete ara vermeden devam ettiler.

Birisi; “Hiçbir şeye cesaret etmeyen, hiçbir şeye sahip olamayacaktır” dedi.

Diğeri cevap verip vermemek arası tereddüt etti. Şöyle bir cümle yuvarlandı ağzından…

“Cesaret naif bir vergidir, asıl olan sahip olamadıklarının farkına varmaktır.”

Bu kavga, benzeri bugüne kadar görülmemiş, sadece fikirlerin kelimelere döküldüğü dinleyenin de konuşan kadar zevk aldığı bir kavgaya benziyordu. Başka bir kelime bulamadığımdan kavga diyorum aslında. Bu tam bir zevk paylaşımıydı. En güzeli hiç ses çıkarmadan şurada dinlemek. O’nlar gibi zevk almaya gayret etmek.

“Sahip olunmayanlar bizi sımsıkı sarıp sarmalamış bu dünyada. Ne onlardan vazgeçerek kendimize yönelebiliyoruz, ne de onlarsız yapabiliyoruz.”

“O halde asıl olan, sahip olunamayanlara değer vermemek, onların bir hiç olduklarını kabul etmek. Bir bankada çalışan güvenlik elemanı gibi. Özellikle geceleri bir başına kaldığında kasanın paralarla dolu olduğunu bildiği halde hiçte oralı değildir. Sanki o paralar yok hükmündedir.”

“Doğru. Dünyaya bu gözle bakıp, kendimize yönelmeliyiz. Tepeleme biriktirmekten, bıkıp usanmadan biriktirmeden vazgeçerek, onların birer emanet olduğunu emanetin de yerinde harcanması ve sahibine teslim edilmesi gerektiğini bilmeliyiz .”

“O halde yukarıdaki -sahip olmak- tanımını nasıl anlamalıyız?”

“İlm’in dehlizlerine cesaretle girilir. Bu cesarete sahip olamayanlar da İlme sahip olamazlar. İlim sahipleri, gecesini gündüzüne katıp, dur durak bilmeden, uyku, yemek, dinlenmek bilmeden habire çalışanlardır. Kolaylıkla mı o makamlara gelirler, hele bir düşün.”

“Yalnız dehliz dediniz de, dehlizde ben karanlıklar, fırtınalar var biliyorum.”

“Karanlıklar, fırtınalar. Doğrudur. Aydınlığa kadardır bu, cesarette bu karanlık ve fırtınalar içindir. Aydınlık bulunduğu vakit ızdıraplar da sona erecektir.”

Ilık bir meltem yalıyordu yeryüzünü, serinlik kaskatı kesilen ‘Ben’de bir rahatlama, bir huzur bırakıyordu. Kendimi alamadım bir türlü, konuların açılmasını sabırsızlıkla bekledim. Suskunlukları uzun sürdü. Bakışları ile konuşuyor gibiydiler.

“Ne varsa cihanda, bir adedi de İnsan’dadır. Rab’in bilinmesi ‘nefsin’ bilinmesidir. Nefsini bilen ‘kendi’ni bilendir, kendini bilen ‘Rab’ini bilendir. Ne ararsan kendinde ara kelamı bilinmek manasındadır. ‘Âdem’e isimleri öğretti’ kelamı mucibince… Bilen kendisidir.”

“İnsan, insan. Dünyaya gelişin büyük sırrı, İnsan.”

“Bir mekteptir dünya diyebilir miyiz?”

“Çok odalı, çok dershaneli, çok talebeli, çok hocalı bir mektep.”

“Hangi yöne bakarsan görünenden, hangi sesi duysan bildirdiğinden, neyi-kimi görüyorsan alabildiklerinden her birisi derstir. Her birinden alınacak, çıkarılacak dersler vardır. Rüzgâr nasıl kokuyu taşıyorsa, hava nasıl sesi getiriyorsa, manevi dalgalar vasıtasıyla bize ulaşan binlerce, milyonlarca bilgi çözümlenmeyi bekler, idrak edilmeyi bekler. Bu, Rahmaniyet’inin, Vericiliğinin, Büyüklüğünün bir sırrıdır. Adaleti böylece tecelli eder. Bu noktada hürriyet önemlidir. Hür olmak önemlidir. Özgürlüğünü sınırlandırıcı, hürriyetini bağlayıcı zincirler varsa ayaklarında manevi dalgalar ulaşsa da sana, ‘çözümleyici’ olmadığı sürece bir işe yaramayacaktır. Ayrıca anteni de doğru yöne ayarlamak gerekiyor. Hâsılı bilgi akışı biteviyedir, ilânihayedir.”

Yaslandıkları ağaçtan doğrularak ayağa kalktılar. Hemen yakınlarında akan küçük dereye doğru yürüdüler yavaş adımlarla. Ayakkabılarını çıkardılar, ayaklarını dereye uzattılar, sessizce akan serin sulara daldırdılar ayaklarını, serinlik rahatlama sağladı nurlu yüzlerde. Meltem hafiften esmeye devam ediyordu.

3 yorum:

  1. Ali Yüceveli:

    Dünya bir mekteptir evet. Çok hocalı çok sınıflı bir mektep.
    Bu güzel deneme için teşekkürlerimi sunarım.
    Bir güzel şey biliyorsan anlat ve beni de celbet. İşte bu cümle beni aldı götürdü. Kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  2. Mehmet Ali Öztürk :

    Hür olmak önemlidir. Özgürlüğünü sınırlandırıcı, hürriyetini bağlayıcı zincirler varsa ayaklarında manevi dalgalar ulaşsa da sana, ‘çözümleyici’ olmadığı sürece bir işe yaramayacaktır...

    YanıtlaSil
  3. Harun Meral :

    Hiç bir şeye cesaret edemeyen hiç bir şey başaramayacaktır.
    Ben de bu cümleyi aldım ve düşünüyorum şimdi.

    YanıtlaSil

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...