27 Mayıs 2011 Cuma

“Hasır Atında” Kulak Misafirliği

En özgür ortamı sunan kıraathanemizin terası hasırla örtüldüğünden, orası bizim “hasır altı” adını verdiğimiz sigara içme mekânımızdır. İşte bir gün; Sigara içmek için kaçtık oraya. Yaktık ve tüttürüyoruz.

Derken Turgut geldi. Birde o yaktı. Başladı içmeye. “Nasılsın” dedi arkadaş. “çok şükür” dedi. Turgut.

Yan tarafta bir şeylerle meşgul bir ihtiyar söze karıştı hemen;

-“Hayırdır ne diye şükrediyorsun? Bal mı yedin, baklava mı?” dedi.

-“Yoo. Bir şey yemedim.”

-“Eee, neye şükrediyorsun o halde!”

-“ Hiç bir şeye, hiç kimseye muhtaç değilim. Ona şükrediyorum.”

-“Ooooo, kimseye muhtaç değilsin. Ne güzel. Ne güzel. Ne güzel…” dedi ihtiyar.

-“Kimseye muhtaç olmayan Allah’tır. İyi, iyi… allah’lık vasfına haizsiniz demek!

-“Estağfurullah.”

-“Hem bir söz vardır hani. ‘Komşu komşunun külüne muhtaçtır.’  Diye.”

-“Evet. Öyledir.” ”Büyük bir hata yaptığımı anladım. Allah beni affetsin…”

Eğitimin böylesini de gördük işte. Dayakla, döve döve zorla öğretirler. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...