4 Ağustos 2010 Çarşamba

Kırılma Noktaları

ABD askerlerinin Irak’ı işgal etmeleri yolunun, Türkiye’den geçmesi için verilen tezkerenin Red edilmesinin üzerinden fazla da bir zaman geçmemişti…

***

O gün izinden dönüp, işe başlamıştım. Küçük bir radyom vardı. Açtım. Sabah haberlerini dinlemek için. Bu arada da işimi yapmaya çalışıyorum. Kulağım takıldı radyoya…spiker, hararetle, Irak’ın kuzey tarafında bulunan ‘Türk askerlerinin karargahının yabancı askerler tarafından basıldığı’, haberini tekrarlayıp duruyordu. “Eyvah! Dedim kendi kendime, orada kan gövdeyi götürüyor şimdi. Allah yardımcıları olsun”. Kulak kesildik, verilecek iyi bir yeni haber bekledik. Bir saat kadar sonra, acı haber verildi. “ABD askerleri ve Talabani’ye bağlı peşmerge’ninde bulunduğu bir grup asker, Süleymaniye’de Türklere tahsis edilen karargahı basarak, Üç subay ve Sekiz astsubayı başlarına çuval geçirilmek suretiyle esir edildiğini” bildiriyordu. Hiç çatışma olmamıştı. Silah patlamamıştı. Temmuzun bu sıcağında, haberle birlikte vücudumun ter ile sırılsıklam olduğunu hatırlıyorum. 11 Türk askeri esir idi şimdi. Oysa onlar, ABD ve İngiltere’nin de mutabakatı ile Talabani ve Barzani aşiretleri arası kavgayı önlemek için bulunuyorlardı.

Bu olayın üzerine ne Genel Kurmay’dan nede başbakanlık’tan tatminkar bir açıklama geldi. Vahim olan bu hadiseyi, ABD’nin Türk Askerini test etmesi şeklinde algılıyoruz. Test edildi, karşılık almayınca da, askerin, dolaylı olarak da milletin psikolojisini çözdüler. Bunun üzerine istedikleri (psikolojik veya istihbari) harekatı yapabileceklerini kararlaştırdılar. Bu birinci kırılmadır.

Ancak, birde fırsat verip ordunun harekattaki tavrının, becerisinin incelenmesi, neleri yapabileceklerinin öğrenilmesi gerekmekteydi. Bunun yolu da bulundu.

***

PKK terör örgütünün Türkiye içerisinde yaptığı, saldırıların sonucunda, Türkiye cumhuriyeti ile ABD idarecilerinin arasında varılan mutabakatla Irak’a Kuzeyden girilerek, PKK kamplarının dağıtılması amaçlanan harekattır. “Kuzey Irak’a yapılan -istihbaratı dışarıdan gelen bilgilere göre- yapılacak sefer”; savaşa el istihbaratı ile girersen olacağı budur. Sana niye izin verdiler sanıyorsun. Türk Ordusunun yıllardır savaştan uzak yaşadığını biliyorlardı. Eğitim talimlerinden de kabiliyeti tam olarak anlaşılamıyordu, askerin durumu. Ne yapalım, ne yapalım … derken. “Kontrollü olarak Kürtlerin üzerine salalım. Deneyelim. Görelim.” Dediler. Yaptılar da. Asker kuzey Irak’a girdi. Ne yaptılar. Silah patladı mı, patlamadı mı? bilen yok. Asker yürüdü. Karda kışta kıyamette. Bize bol bol ‘asker hücumda resimleri’, ‘karda yürüyen beyaz elbiseli asker resimleri’ gösterildi. Bizlerin göğsü kabardı. Uçaklar yukarıdan gaz tenekelerini! bıraktılar açığa, hedefler vurulamadı, biz zannettik ki, bitiyor pkk, daha birinci haftanın sonuna varmadan, geri dön emri verildi. Asker ne yapacağını şaşırdı. Asker kesin olarak başarısızdı. ABD istediğini almıştı. İşte ikinci kırılma.

Genel Kurmayı test etme sırası gelmişti. Medya ve PKK terör örgütü vasıtasıyla aranan kan bulunmuştu. Psikolojik savaş taktiklerini başarıyla uyguladılar…

***

Genel Kurmay Başkanı’nın “askere asimetrik psikolojik harekat yapılıyor” diyerek şikayette bulunması. Sanki şikayet etmeye hakkı varmış gibi. Sen askersin, sen kurmaysın, sana psikolojik harekat yapılıyorsa, sende karşı atak yapacaksın. Elini mi tuttular, paran mı yoktu, psikolojik harekat bilgin mi, silahın mı yoktu, ortamın mı yoktu? Bana ne! bizi ne ilgilendirir. Çıkarsın adam gibi, asker gibi düşmanı püskürtürsün, sırasında da arşivlerini açarsın bilenler, üniversiteler, tarihçiler, edebiyatçılar gelir, incelemelerini yaparlar, oradan yazılar, hikayeler, romanlar, şiirler, film senaryoları.. çıkar. Halka anlatılır. Bizde anlarız. Ağlar vaziyette, şikayet dinleyecek halimiz yok. Başkan bey, bizim çalışanlarımızdan birisi sizin yaptığınız bu hatayı yapsaydı inanın anında soruşturmalar açılır, gereken ceza verilirdi. Sizin yaptığınız, en azından görevini yapmamak, görevini suistimal etmek konularına girer ki, varın siz anlayın artık.

Genel Kurmay Başkanı ağlıyor. Daha ne yapsın AB-ABD, söyler misiniz daha ne yapsın. Yapılacak olan, hücum emri vermektir. Onlarda bunu yaptılar zaten. Bu da üçüncü kırılma.

“Askerin barındığı bina basılıyor, 11 asker tutuklanıyor kimsenin sesi çıkmıyor, askerlerini yanlış bilgiler, lüzumsuz istihbaratla ilgisiz yerlerde kışta kıyamette gezdiriyorsun, işin bitmeden geri dön emrini alınca da, fikir bile beyan etmeden hemence dönüyorsun, sonra da askere asimetrik psikolojik harekat yapılıyor diye ağlıyorsun.”

Tutuyorlar komutanlarını atıyorlar içeri.

Kağan’dan emir bekliyoruz;

“Ey Türk Titre ve Kendine Dön.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...