10 Mayıs 2010 Pazartesi

‘Doymaz’lar

Akşam yaklaşmış, iyice de acıkmışlardı çocuklar. Izgara da karar kılındı. Mangal yakılması, Salata, ayran, kap kacak, çatal bıçak…işler paylaşıldı. Bize mangalın yakılması, etlerin pişirilmesi işi düştü. Hafiften denizden karaya esen ılık ve nemli –serin- rüzgar vardı. İskilip Mangalının yanması da bir başka olur, hafif esintili zamanlarda. Çalı çırpı toplandı etraftan. Bir güzel yerleştirdik mangalın içine, üzerine de meşe odunun yakılmış kömürlerinden yığdık. Alttan, bir gazete parçasıyla tutuşturduk ve çatırdamaya başladı, keyifli…

Salata malzemesi olan patlıcan, biber ve domatesler bir güzel közlendi önce mangalda…

Bir tarafta masa hazırlanırken, salata yapılmaya başlanmıştı…

Bende, etleri yerleştirdim ızgaraya.

Biraz da yağlı olduğundanmıdır nedir? Cızırdayan ızgara üzerinden müthiş bir duman yükseldi rüzgarın da tesiriyle.Yanan yağlar kokusu ile birlikte etrafa dumanlıyordu. Bir ara neredeyse vaz geçecektim. Uzaktan mahallenin köpeklerinden birisi "ateş" uygun adımla ilerliyordu bizden tarafa. Henüz pişen bir şeyde yok diye düşündüm. Neyse, biraz bekler bir iki lokma hallederiz, diye içimden geçirdim. Ateş başını ve kulaklarını dikerek yanımızdan, bize de bakmadan, olduğu gibi ileriye bakarak uygun adımla geçit resmindeki talebeler edasıyla yanımızdan geçti gitti. Ardından baka kaldım. Bir köpeğin dumanları çıkan ve etrafa yayılan kokulara aldırmadan geçip gitmesi olacak gibi değildi…

Atı, katı, yatı, envai çeşit malı mülkü, parası, kasası… her bi şeyleri tamam olduğu halde durmadan daha da, daha da diyerek fakir fukaranın parasına malına gözünü diken doymaz’ları gördükçe, "mahalle köpeği ateş" hatırıma düşer…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Aslan, Fare.. Kedi...

  Aslanın sindiği, sinmek yanlış oldu, köşesine çekildiği zamanlarda, farelerin kükremesi doğaldır. Fare kükreyince yine doğal olarak, kedi ...